Dün gece muhteşem bir sofraya davetliydik iftara. Yasemin'de toplandığımızda kararlaştırdığımız bu organizasyonu iple çekmekte haksız olmadığım anlaşıldı. Nasıl beklenmez ki o sofra ? Hele de ellerinden bal damlayan Münevver Ablacığımız hazırlıyorsa.
Peki şıpır şıpır burnu akan, hapşırmaktan gözleri şişen Mügeniz ne yaptı? Fotoğraf makinasını evde unutup gitti Münevver Ablasına oruç açmaya. Ama yanıma alsam da pek bir işe yaramayacakmış :( Hem daha önceki buluşmalarımıza oranla gece ışığına kaldığımız için fotoğraf çekimi için pek uygun bir ortam yoktu. Pınarım ve Dilekciğim baya uğraştılar yine de :) Hem de ortada çok büyük bir durum vardı, "açlık" :) O yüzden sizinle sadece menüyü paylaşabiliyorum, artık gerisini hayal gücünüze bırakıyorum ... Sıkça konuk ağırladığınız şu dönemde en azından fikir verebilir :
- Kabak çorbası
- Takayut ( Patlıcanlı köfte )
- Soğanlı, naneli pilav
- Bir meyve şerbeti (kavunluydu ve enfesti)
- Dizme taze fasulye
- Şarlota ( sütlü bir tatlı )
- İftariyelikler
Tamamen doğal malzemeler kullanarak muhteşem lezzetler yapan Münevver Ablanın iftariyeliklerini öyle sadece "iftariyelik" yazarak geçmek olmaz.. Bir reçeller yapmıştı, bizi yerken görmeniz lazımdı :) Hayatımda ilk kez yediğim harika nane reçelinin kabını en son pide ile sıyırırken gördüm Yasemin ve Seleni. Adaş şekerim karşılarında "durun ben tatlıyla tuzluyu karıştıramam, reçeli sona sakladım, bana da bırakın" çığlıkları atarken yaptılar hem de bunu :)
Bu menüye biz de naçizane destek çıktık ama her seferinde yaptığımız gibi herkese bir çeşit düşürerek değil.. Yasemin üç renkli nefis böreği ile damaklarımızı şenlendirirken, Nesliciğim de anneciğinin yaptığı harika tatlısı ile katılım sağladı. Bana da bir önceki görüşmede beğenilen ve yoğun istek alan tavuklu salata düştü.
Çok güldük, çok eğlendik ve bol bol da yedik.. En son "Allahım doymayayım ne olur" diye dua ederek yanımda oturan Fadime'yi sıkça güldürdüm :)
Ben buluşmalarımızı genellikle sözü az fotoğrafı bol şekilde yayınladım bugüne kadar ama bu sefer böyle uzun uzun anlatasım var, sıkmadım sizi umarım :)
Biz gelelim fasulyemize :)
Daha önce linkini dahi vermek istemediğim bir fasulye tarifim olmuş :) Olmuş diyorum çünkü 4 yılı bitirmek üzere olduğum blog hayatımda bazen ne yayınladığımı unutur durumdayım.. Şu revizyon & restorasyon projemde sıraya almam gereken bir fotoğraf da zeytinyağlı taze fasulye fotoğrafı olmalıymış.
Bu fasulye ondan farklı, o yüzden revizyon & restorasyon değil. Yıllar önce Bodrum'da ev yemekleri yapan küçük, sevimli bir yerde yemiştim zeytinyağlı fasulyeyi patatesle pişmiş olarak. Pek hoşuma gittiği için aklımda kalmış. Geçenlerde ilk kez denedim ve sonucundan oldukça memnun kaldım yine. Standart bir yemeği farklı yapmak isterseniz buyrun malzemeler:
Malzemeler:
- 1 kg taze fasulye
- 1 adet büyük boy kuru soğan
- 2 adet kırmızı biber
- 3 adet domates
- 2 adet orta boy patates
- 1 tatlı kaşığı biber salçası
- 1 tatlı kaşığı domates salçası
- 1/2 çay bardağı zeytinyağ
- 2-3 adet kesme şeker
- tuz , karabiber
Fasulyeleri temizleyip ortadan ikiye veya üçe bölerek hazırlıyoruz. Soğanı yemeklik şekilde doğruyoruz. Biberleri çekirdeklerini çıkartıp ufak ufak doğruyoruz. Patatesleri ve domatesleri de küp şeklinde doğrayarak hazırlıyoruz.
Düdüklü tencereye (siz normal tencere de tercih edebilirsiniz) zeytinyağını ilave ediyoruz ve soğanları kısık ateşte bir süre kavuruyoruz. Biber ve patatesleri de ilave ederek kavurmaya devam ediyoruz.
Salçaları ve domatesi ekleyerek, tuz, şeker, karabiberini ilave ediyoruz. Son olarak fasulyeyi de katıp iyice karıştırıyoruz. 1 - 1,5 su bardağı su ilave edip (Düdüklünüze göre ayarlamanız gerekebilir. Düdüklüde pişirmeyecekseniz azar azar su katarak pişirirseniz daha lezzetli olacaktır. ) yaklaşık 20-25 dk (Düdüklüye göre değişir, normal fasulyeyi kaç dakikada pişiriyorsanız o şekilde ayarlayabilirsiniz.) kadar pişiriyoruz. Düdüklüyü açtığımızda suyu çoksa tencerenin ağzı açık şekilde bir miktar kaynatabiliriz.
Ilık ya da soğuk şekilde servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,