Oooo... Başlığa bakılırsa derin bir mevzu geliyor demeyin. Tez ödevi niteliğindeki bu başlığın sebebi son dönemde yaşadığım örneklerin artması.
Önce
Uno yaşattı aslında çoğumuza bu tecrübeyi. Bir gün eve döndüğümde apartman görevlimiz ben yokken kendisine bırakılan kutuyu teslim edince,
o heyecanı ilk kez yaşamıştım. İçinden çıkan adıma yazılmış mektup ve harikulade tasarlanmış bir pazarlama stratejisi ile tanıtılan ürünler, markanın kafamdaki algısını daha da güçlendirmişti.
Uno , bunu ürün gruplarının tamamını tanıtana kadar
devam etti , eee tabii ben de anlatmaya. Kitle tespiti noktasında son derece başarılı bulduğum bu aktiviteler dizisini
Uno, harika bir organizasyonla sürdürdü.
Sonra
Tefal, yeni piyasaya sürdüğü ürünü
Actifry'ı tanıtmak amacıyla
bizleri biraraya getirdi.Yine hedef kitle belliydi.. Sesini blog mecrasından duyuranlar.
Bir sonraki seferde
Tamek, içecek grubunu bizlerle buluşturdu.
Tamekids ile
bu kutu vasıtasıyla daha yakından tanışmış olduk.
Tam mevsiminde,
Algida'nın yaptığı bir diğer pazarlama faaliyeti ise ürünün ve markanın gücünü yerinde görme fırsatı tanıdı bizlere.
Carte d'or lezzetlerini fabrika bantından tatmanın keyfini günlerce dilimize doladık.
Hem bir blog yazarı hem de pazarlama konusunda kariyerine devam eden bendeniz bu faaliyetlerin her birini bir örneklem, bir trend analizi şeklinde de değerlendirdim aslında. Tümü kendi alanında çok güçlü bu markaların faaliyetlerinin temelinde yatan şeyin özünün, marka bilinirliliği güçlendirmek ve kitlelere aracı kullanmadan ürünü birinci elden, direk temasla tanıtmak olması , günümüz pazarlama alışkanlıklarının ne derece boyut değiştirdiğini bizzat gösteriyor.
İşte bunların son örnekleri...
Geçen hafta yine
Tamek'ten aldığım bir kutu oldu. Bu sefer içerisinde konserve, salça vb bir grup ürün yer alıyordu. Kutuların anlamını daha da arttıran isme gelen mektup ile birlikte. Açılan yeni
websitesi ve yapılacak yemek yarışmasının tanıtımını içeren kutu yine bahis konusu olacak şekilde son derece etkin hazırlanmıştı.
Bir blog yazarı olduğum için değil, bu sefer şirkete direk tüm personele yönelik yapılan bir pazarlama faaliyetinden bahsedecek olursak, Amerika'nın meşhur Doughnut markası
Krispy Kreme , Türkiye pazarına müthiş bir tanıtım ile girdi diye düşünüyorum.
Eğer bu faaliyet için ayırdığı bütçeyi iki ya da üç gün prime time zamanında televizyonda iki sefer reklam döndürerek kullansaydı, aynı etkiyi bırakır mıydı? Ben sanmıyorum.
Çünkü bütün haftasonu Bağdat Caddesi'nde kutu kutu ürün dağıtarak, sonrasında bizim şirket gibi personel sayısı yüksek firmaları hedef alıp onlara da dağıtım yaparak bir iki reklamla yapamayacağı tanıtımı yapmıştır diye düşünüyorum. Haaa bu arada
Krispy Kreme'e ben bayıldım , hamuru müthiş.. Yumuşacık ve insanın yedikçe yiyesi geliyor:) Bu iyi bir şey mi tabii tartışabiliriz :)
Pazarlamacı damarım tuttu bu sabah, fazla tuşladım kusura bakmayın artık:) Ama hakedene bir iki kelam etmemek olmaz.
Tüm bu sözlerin ardından herkese iyi ramazanlar diliyorum. Sofralarınız bereketli, ağzınızın tadı yerinde olsun.
Afiyetle,