29 Aralık 2016 Perşembe

PASTIRMALI RULO YILBAŞI BÖREĞİ

pastırmalı yılbaşı böreği

Bu parti için hazırladığım son derece pratik bir börek oldu.. Renkli sunumu ve lezzeti ile dikkat çekti.
Sizin de pazar kahvaltılar, yılbaşı sofraları, özel davetlerde tercih edebileceğiniz bu tarifi, pastırma sevmezseniz salam/jambon gibi alternatiflerle denemeniz mümkün.

Malzemeler:
  • Milföy hamuru (2 adet milföyden 3 börek çıkıyor)
  • Pastırma (yapacağınız börek kadar dilim sayısı)
  • Uzun dilimlenmiş taze kaşar
  • Kiraz domates
  • Yumurta sarısı (üzerine sürmek için)
  • Kalıpları yağlamak için katı yağ (margarin)

Pastırmalı Rulo yılbaşı böreği


Yapılışı:

  1. Öncelikle muffin kalıplarınızı çok iyi yağlamanız gerekiyor. Aksi taktirde böreğinizi çıkartmanız zorlaşabilir.
  2. İki kare milföyü yanyana getirerek bir dikdörtgen elde ediyoruz. Bu dikdörtgeni uzunlamasına 3 eşit şerite bölüyoruz.
  3. Milföyün üzerine pastırma dilimi ve kaşar dilimini koyarak rulo yapıyoruz. Ruloyu yaparken kiraz domatesimizi de yerleştirerek sarıyoruz. 
  4. Rulo yaptıktan sonra hamurun alt kısmını biraz birleştirmenizi tavsiye ediyorum. Elinizle alt kısımda hamuru birleştirir kapatırsanız kalıptan çıkartması daha kolay olacaktır. yoksa kaşar eriyerek kalıba yapışabiliyor.
  5. Muffin kalıplarına bu şekilde oturttuktan sonra yumurta sarısını hamurun kenarlarına sürüyoruz.
  6. 200 derecede ısınmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,



2017 YILBAŞI SOFRASI ÖNERİLERİ VE BLOG KIZLARI İLE YENİ YIL KUTLAMAMIZ

Artık her sene geleneksel olarak yılbaşı öncesinde toplanıyoruz bizim blog kızları ile biliyorsunuz. Aralık ayında kimin ev sahibi olacağı ise her sene ayrı bir konu bizde. Geçen sene sıramı yılbaşı ile karışık Poyraz'ın diş buğdayı partisini de yaparak savmıştım neyseki, sanırım daha 2 -3 senem var :)

Bu sene bundan 5 yıl önce de bize Aralık ayında ev sahipliği yapan ve sofrasını - detaylarını hala unutamadığımız, çıtayı yükseklere çekerek bizi perişan eden sevgili Neslihandaydık yine.

O günü bizi unutturacak, akıllarda yepyeni şeyler bırakan bu buluşmaya dair fazla söz etmeyecek direk fotoğraf paylaşımına geçeceğim.

İtina ile hazırlanmış bir sofra, ince ince düşünülmüş ayrıntılar, lezzetli bir menü daha ne olabilir ki.

İşte sizlere de fikir verecek yeni yıl sofralarınızda fark yaratabileceğiniz blog kutlamamızın detayları.

Önce sofranın detayları ile başlayalım.

yılbaşı sofrası


yılbaşı peçete katlama


yılbaşı peçete katlama


yılbaşı peçete katlama


yılbaşı sofrası


Menü ise yine oldukça zengindi. Bu toplantıda en sevdiğim şey yiyeceklere de bir yeni yıl ruhunun verilmesi oluyor. İşte herkesin özenerek hazırladığı lezzetli ikramlarımız.

Erken  buluştuğumuz için kahvaltı - öğlen yemeği bir arada gibi hazırlıyoruz soframızı.


Lezzetli çeşitleri ile hazırlanmış peynir tabağımız..

peynir tabağı


Yılbaşı çelengi şeklinde dekore edilmiş, görsel bir şölen sunan zeytin tabağımız

zeytin tabağı ylbaşı sofrasında


Neslihan'ın sevgili annesinin ellerinde çıkan nefis bir yöresel lezzet


yöresel köfte


Neslihan'ın her sene hazırladığı artık geleneksel hale gelen çam ağacı formundaki patates salatası

patates salatası çam ağacı


Gülriz'in tadına doyum olmayan nefis bisküvileri

kakaolu yılbaşı bisküvisi

Adaş'ın tadına doyamadığım tahinli patlıcan salatası

kereviz salatası

Yine Neslihan'ın annesinin itina ile hazırladığı kabak çiçeği dolması

kabak çiçeği dolması


Sevgili Esra ile özdeşleşen nefis kişimiz

kiş

Benim yaptığım pastırmalı yılbaşı börekleri

pastırmalı yılbaşı böreği

Fadimeciğimin elinden brokoli salatası, tadı ile bizi şaşırtan bir lezzet oldu

brokoli salatası

Selen'in yaptığı nefis kereviz salatası (bknz. Yemekbahane Kereviz Salatası Tarifi bu linktedir)

patlıcan salatası

Neslihanın sofraya renk katan sebze tabağı

brokoli çam ağacı

Münevver ablamızın ıspanaklı çöreği

ıspanaklı çörek

Ve... tatlı büfemiz 

tatlı büfesi

Pastalarımızın kraliçesi Yasomdan geleneksel hale getirdiğimiz kütük pastamız..


kütük pasta

Makaron denince akla gelen ilk isim o :) Münevver Ablacığımın elinden kardanadam makaronlar..

kardan adam makaron

Gördüğünüz gibi bizim önce gözümüz doydu o gün.. Her şeyin tadına bakayım derken de elbette fenalık seviyesine yakınlaştık :)

Şimdi bir kaç dekorasyon detayı fotoğrafı koyarak ayrılıyorum :) 


yıldız kurabiye yılbaşı ağacı


yılbaşı dekorasyon


yazı panosu

Herkese sağlıklı , mutlu ve huzurlu bir yıl diliyorum buradan...

2017 güzel anılarla dolu olsun hepimiz için...

Afiyetle & sağlıkla 
mutlu yıllar pano

20 Aralık 2016 Salı

ÇÖREKOTLU MİNİK TUZLU KURABİYE

Mini Tuzlu Kurabiye

Eskiden yazılarımın içeriğine bakıyorum da kelimeler nasıl da süzülüyormuş benden öyle.. Ya sık yazmanın verdiği meleke ya da kafanın daha dinginliği.. Neden anlamadım, yıllar geçtikçe insan daha kısa yoldan ifade ediyor gibi geliyor kendini bazen. Tüketmekten mi yoruluyoruz anlamadım. Tek bildiğim yaşım küçükken kelimelerim daha büyükmüş, şiirlerim varmış, satırlarımın arasında hayallerim varmış.

Hayal mi kaldı Müge? dediğinizi duyuyorum sanki. Evet hayallerimizi bile alıyorlar bugünlerde elimizden. Her gün kurulu bebekler gibi işe gelip eve dönüyoruz belki ama bu bizim düzenimiz dışında olanlar hiç kabullenilir bir halde değil. Korku evet korku benim içimdeki. Çocuklarımı ne bekliyor korkusu. 

Patlayan bombalar, ölen insanlar, feryat eden anneler, eşler.. İçimizden birileri.. Hergün duymaya alışmaya başladığımız haberler. Alışmak mı kötü yaşamak mı? Bilmiyorum .. 

Aras'a ve Poyraz'a ne diyeceğim bilmiyorum. Nasıl oldu bunlar bilmiyorum. Şu anda sormuyorlar, anlamıyorlar ama az kaldı Aras 2-3 aya kadar okumayı öğrendiğinde ölmek, öldürmek bunları okuduğunda ne cevap vereceğim ona hiç bilmiyorum..

Pembe bir dünya hayal etmedim hiç ama bu kadar burnumun ucuna geldiğinde kaos korkum büyüdü. Büyürken de hayallerimi götürüyor sanki. 
Şimdi bu tadına doyulmaz ufaklıkları yazayım istedim ama bana "boş iş" gelmeye başladı. İşte bizden çaldıkları bu sanırım "içimizdeki mutluluk" 

"Hayat devam ediyor " felsefesi mi yapıcam? Hayır.. Hayat hep böyleydi, biz görmüyorduk mu demeliyim, bilmiyorum. Baksanıza ne yazacağımı bile düşünemeden sadece klavyede tuşlara basar buldum kendimi.. Neyse ben buranın amacına hizmet etmeye devam edeyim en iyisi.. İçimdeki kırıntılarla yola devam edeyim ..

Malzemeler:
  • 1 yumurta (sarısı üzerine sürülecek)
  • 250 gr tereyağ
  • 1 yemek kaşığı buğday nişastası
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağ
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 tatlı kaşığı pudra şekeri
  • 1 limon kabuğu rendesi
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 3 yemek kaşığı çörek otu
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • Aldığı kadar un
Yapılışı:

  1. Tüm malzemeleri derin bir kaba koyuyoruz.
  2. Ele yapışmayan rahat şekil alan bir hamur elde edene kadar un ekleyerek yoğuruyoruz. 
  3. Hamurumuzu 15 dk buzdolabında bekletiyoruz.
  4. Fırını 180 derece ısıtıyoruz.
  5. Tepsiye yağlı kağıt serip hamurdan minik parçalar alarak yuvarlıyoruz. 
  6. Yuvarladığımız kurabiyelerin üzerine yumurta sarısı sürüp fırına veriyoruz.
  7. Renkleri değişince fırından alıp servis ediyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,



2 Aralık 2016 Cuma

KAKAOLU ISLAK KEK

Kakaolu Islak Kek



En temel, en klasik kek tarifimdir. Ölçüsünü değiştirmezseniz asla şaşmaz, sizi yarı yolda bırakmaz (Tabii fırın da önemli) Meğer bugüne kadar yazmamışım :)


Malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı süt
  • 3 tepeleme yemek kaşığı kakao
  • 2,5 su bardağı un
  • 1 avuç ceviz
  • 1 paket kabartma tozu
  • sosu sulandırmak için (ölçüsüz) süt
Yapılışı:
  1. Toz şeker, süt, kakao ve sütü çırpıyoruz.
  2. Bu karışımdan 1/2 su bardağı ayırıyoruz.
  3. Ayırdığımızdan kalan kısmına 3 yumurtayı ekleyerek iyice çırpıyoruz. Yumurtaların çırpılması ile karışım kabarıyor.
  4. Buna kabartma tozu ve unu ilave ediyoruz.
  5. Fırın kabımızı (mümkünse düz dikdörtgen / yuvarlak bir kalıp tercih edin, her yerinin eşit ıslanması kolay olacaktır) margarin ile iyice yağlıyoruz.
  6. Fırını 180 derecede ısınmaya bırakıyoruz.
  7. Yağladığımız kaba kek karışımımızı döküyoruz, arzuya göre üzerine ceviz dizip fırına veriyoruz.
  8. Yaklaşık yarım saat sonra kürdan ile test edip pişip pişmediğini kontrol edebiliriz.
  9. Pişen keki fırından alıyoruz ve kenarlarından bir bıçak ile tepsisinden ayırmaya çalışırcasına geçiyoruz. bir çatal ile kekin çeşitli yerlerine delikler açıyoruz.
  10. Ayırdığımız sosu süt ile karıştırarak inceltiyoruz ve kek henüz sıcakken ve kalıbının içindeyken bolca her yerine eşit olacak şekilde sostan döküyoruz.
  11. Sosunu çekmesini bekliyoruz, sonrasında dilimleyerek servis ediyoruz.
Evde ceviz olmasa da olur. Üzerine hiç bir şey koymayabilir, çikolata-fındık vs tercih edebilirsiniz.

Afiyetle & sağlıkla,

25 Kasım 2016 Cuma

MUZLU KAKAOLU KEK

muzlu çikolatalı kek




Islak kekin tarifini verecektim bu geldi :) Dün akşam taze taze pişirince heme de tarifi yazmak istedim. Elim hazır klavyeye alışmış bunu ertelemek olmazdı.
Büyük oğlum Aras'ın yemek ile doğduğundan beri pek hoş değil, okuyanlar hatırlayacaktır. Aras şimdi Hazırlık sınıfına gidiyor. Tıpkı pedagog desteği aldığımız o dönemde duyduğumuz üzere, büyüdükçe aşacak evresini tecrübe ediyoruz aslında. Eskiden hiç tadına bakmadığı nice şeyi şimdi kendisi merak eder duruma geldi. Örneğin geçen hafta ilk kez patates kızarmasının tadına bakmış ve elbette her aklı başında insan gibi tadını beğenmiş :) Aras'a birileri bir şey ikram ettiğinde "yemem" dediğinde onu klasik bir yemekseçer olarak adleden toplum insanımız, onun yemekten korktuğunu ve hayatında örneğin hiç ekmek, makarna, kek gibi çocukların çok severek tükettikleri şeyleri yemediğini duyunca doğal olarak şaşırır. Evet Aras hayatında hiç çikolatalı pasta bile yemedi :) Ama çikolata seviyor, belli markalarınkini. Bu keki onun sınıfında bugün öğretmenleri için yapacakları partiye götürdün diye pişirdim. Beraber yemek yapmayı seviyoruz. Karıştırmak, malzeme eklemek, hamur mıncıklamak en sevdiği şeyler. Paylaşmak için güzel bir yöntem oluyor bizim için de..


Bu keki hazırlamamız yaklaşık 10 dk sürdü. Yaklaşık olarak pişmesi ile beraber 40 dk da hazırdı diyebilirim. Elinizin altındaki malzemeler ile yapıldığı için son derece pratik.


Malzemeler:
  • 2 adet yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 adet büyük boy olgunlaşmış muz
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 3 yemek kaşığı tepeleme kakao
  • 2 su bardağı un (yavaş yavaş dökün, ilave alabilecek durumdaysa harcınız biraz daha eklemeniz gerekebilir, muz vve yumurtaların büyüklüğüne göre değişecektir)
Yapılışı:


  1. Yumurta ve şekeri koyu bir krema kıvamına gelene kadar iyice çırpıyoruz.
  2. Kıvama gelince süt ve yağı ekliyoruz.
  3. Muzu çatalla ezip katıyoruz.
  4. Kabartma tozu ve kakaoyu da ekleyerek bir kaç sefer çırparak malzemeleri birleştiriyoruz.
  5. Son olarak koyu boza kıvamına gelene kadar un ilave ederek yine çırpıyoruz.
  6. Kek kalıbımızı margarin ile yağlıyoruz.
  7. Fırınımızı 180 dereceye getirip ısıtıyoruz.
  8. Harcımızı yağladığımız kalıba döküp fırına veriyoruz.
  9. 20 dk fırını hiç açmıyoruz, kabarma işlemi gerçekleşip üst tarafın kabuk tutmaya başladığını farkedince fırını açıp kürdan ile içinin pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz.
  10. Pişen keki fırından alıp ılınınca kalıbı ters çevirerek servis ediyoruz.


Afiyetle & sağlıkla,

24 Kasım 2016 Perşembe

YENİDEN BİR ÇAY DAVETİ VE GÜNCELLEMELER

Çay daveti


Merhaba Ben Müge :) Tanışıyor muyuz :)


Nisan'dan beri blogumu update etmediğimi bugün bir ajanstan aradıklarında hatırladım :( Sağolsunlar bana bu hatırlatmayı yaptılar..


"Müge Hanım sanırım artık blog yazmıyorsunuz"


"Şey ...evet ..aslında... kem..küm"


Tam olarak yaptığım buydu doğru.


Bakın şimdi hiç mazeret üretmeyeceğim, boş vaatlerde de bulunmayacağım. Direk konuya giriyorum.
Çocuklarım vardı hatırlarsanız :) Onlar büyüyorlar. Aras 5,5 oldu bile. Okula gitmeye devam ediyor. Poyraz deseniz taammm 20 aylık artık. Anne-baba-mama-hacı (teyzeme taktığımız isim) gibi kelimeler sarfediyor. Tırmanıyor, koşuyor, gülüyor, ağlıyor, hala emzik emiyor, biberondan süt içiyor :) Ama pek cabbar, abisine sürekli kafa tutuyor ama onu öpmeden de edemiyor.


Ben, ben mi? İş değiştirdim. Ağustos ayında yine bir lojistik firmasına geçtim. Bildiğiniz çalışan anne durumunda devam yani..


Evde durumlar, iki çocuklu her ailede olduğu gibi, karışık, dağınık, olağan ve sıradan :)


Oğlum oyuncaklarını topla, yavrum hadi yemeğe, bebeğim in o koltuktan düşeceksin şeklinde devam eden muhabbetler.. bildiğiniz anne klasikleri işte :)


Geçenlerde uzuuunnn bir aradan sonra (takribi 6 ay) evimize misafir geldi. Düşünün gidip heyecanla halı falan aldım mutfağa, o derece motive etti beni bu misafir durumu :)


Önce annemle aşure yapmayı düşündük ama o hasta olunca ben yine klasik menülerimden biriyle mutfakta buldum kendimi. Ahhh bir iyi geldi görmeniz lazımdı beni..


Bu çay daveti yaklaşık 10 kişilikti. Katılımcıların yaş ortalaması 45 civarındaydı. Klasik bir çizgi ile seçtim menüyü. Damak zevklerine, sağlık dengelerine özenerek :)


Paşa Böreği bildiğiniz üzere özellikle annemin demirbaş listesinde en tepede. Menünün bel kemiği yani doyurucu görevi ona verildi.
İkinci tuzlu olarak da yeni bir tarif denedim, onu size yazacağım. Tuzlu minik kurabiyelerden yaptım.
Üç tane salata ile menümü destekledim.
Tavuklu Salata
Kısır ve Nohut Salatası
Tatlı olarak ise kakaolu ıslak kek (tarifini yazacağım) ve Muzlu Magnolia (tarifini yazacağım) yaptım.


Menü oldukça dengeli ve doyurucu oldu. Üstelik de yapım aşamaları kolay ve yorucu değildi. Sizler de çay daveti menülerinizde bu alternatifleri değerlendirebilirsiniz.


Islak kek bir sonraki post'da gelecek..


Afiyetle & sağlıkla,





29 Nisan 2016 Cuma

HAZIR YUFKADAN ÇITIR ÇITIR KOL BÖREĞİ

Peynirli Kol Böreği

Kıyır kıyır bir börek tarifi, üstelik de çok ama çok kolay.. Peynirli ve patatesli olarak denedim her ikisinde de sonuç harika oldu. Şimdi yağ karşıtı okuyucum varsa kızacak :) biliyorum ama ne yapayım bu benim gerçeğim :) "yağı bol ya ondan çok lezzetli oluyor" diyeceğim :)

Malzemeler: (bir büyük fırın tepsisini doldurmak için - yaklaşık 50 dilim oluyor)
  • 5 adet yufka
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı su
  • 1 kase un
  • 200 gr tereyağ
  • Tepsiyi yağlamak için sıvıyağ
iç malzeme: peynir, maydanoz ya da haşlanmış patates .. iç malzemede özgürsünüz :)

Yapılışı :
  1. Fırın tepsisini sıvıyağ ile iyice yağlıyoruz.
  2. 1 subardağı sıvıyağ ve 1 su bardağı suyu bir kasede karıştırıyoruz.
  3. Birinci yufkayı açıp her yerine yağlı su sürüyoruz. 
  4. Bir çay süzgeci yardımı ile bir yemek kaşığı unu yufkanın üstüne serpiyoruz.
  5. Yufkayı ortadan ikiye katlayıp üst tarafına da yağlı su seriyoruz.
  6. Aynı şekilde yine un serpiyoruz.
  7. Tezgahta yarım ay şeklindeki yağlanmış yufkanın düz kısmına boylu boyunca iç malzemeden koyup yufkanın yarısına gelene kadar sıkı bir rulo yapıyoruz. 
  8. Yarıya gelince boydan bir bıçakla kesiyoruz.
  9. Yine malzeme döşeyip aynı şekilde kalan diğer yarıyı da sıkı şekilde sarıyoruz.
  10. Bu sardığımız yufkaları ister tepsiye kol böreği gibi sararak, ister de uzun dilimler halinde diziyoruz.
  11. Tereyağını ocakta yakmadan eritiyoruz.
  12. Bütün yufkalara aynı işlemi yapıp tepsiyi doldurduktan sonra tereyağını her yerlerine bolca sürerek 200 derecede ısıtılmış fırına vererek böreği pişiriyoruz.
Üzerine tereyağdan sonra isterseniz susam ya da çörekotu serpebilirsiniz.

Afiyetle & sağlıkla,

26 Nisan 2016 Salı

ROKALI BAKLİYAT SALATASI

Bakliyat Salatası

Yemyeşil, taptaze, mis gibi bir salata tarifi vereceğim bugün sizlere..

Çok doyurucu, misafirlerinizin keyifle yiyeceği bir salata..

Aslında tarifi anonim.. Hani türküler vardır ya anonimdir yani derleme.. işte o hesap.. Bizim Moda'da hep gittiğimiz bir kafe var adı "Tatlı Köşemiz" Oraya ne zaman gitsek hep her zamankinden deyince bir bu salata gelir önümüze bir de mis gibi ev yapımı çavdar ekmeğine yapılmış, ızgara sebzeli, cheddar peynirli bir tost. Tabii salata bu kadar büyük bir porsiyon değil, minik bir tabak ama tek kişi için gayet yeterli. Tostu ise paylaşıyoruz çünkü yarısı bu salataya katık etmeye yetiyor da artıyor bile .. 
Benden alışık değilsiniz biliyorum öyle salata methetmelere.. evet dışarıda pek salata yemem ama bu yediğim salata karnımı doyuruyor :) yani midem bız bız ötmüyor, cüzdanım da ağlamıyor 5 liralık marula dünyanın parasını vermediğim için :)

Bakın hep diyorum mutfak acemisi arkadaşlarıma, haşlayın şu bakliyatı bir seferde bol bol atıverin buzluğunuza bazen çorba oluverir bazen de işte salata :) 

Malzemeler:
  • 1 su bardağı haşlanmış nohut
  • 1 su bardağı haşlanmış maş fasulyesi
  • 1 su bardağı haşlanmış buğday
  • 1 adet portakal 
  • 1 adet avokado
  • 1 su bardağı iri dövülmüş ceviz içi
  • 20-25 adet kornişon turşu
  • 2 bağ roka
  • 1 çay bardağı zeytinyağ 
  • 1/2 çay bardağı portakal suyu
  • 2 yemek kaşığı nar ekşisi
  • tuz

Yapılışı :
  1. Portakalın kabuklarını soyup beyaz ince kabuklarını da bıçak yardımı ile traşlıyoruz. Suyunu çok çıkarmadan (yani çok hırpalamadan) portakalı küp küp doğruyoruz.
  2. Avokadoyu da soyup (soyma yöntemini bilmiyorsanız burada anlatıyor) küp küp doğruyoruz . 
  3. Rokaları iyice yıkayıp iri iri doğruyoruz.
  4. Turşuları da ufak ufak doğruyoruz.
  5. Tüm bakliyatı, meyveleri, cevizi, rokayı, turşuları bir kasede karıştırıyoruz.
  6. Bir kavanozun içine yağ, portakal suyu, nar ekşisi ve tuz koyup iyice çalkalıyoruz. Bu sosu salatanın üzerine döküp servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,

17 Mart 2016 Perşembe

KAYGIYA İTİLEN BİZ


Söyleyecek çok şey, yazacak bir sürü cümle var aslında. Ama yazmalı mı, söylemeli mi bilemiyorum artık. Korkudan değil, kaygının damarlarımıza işlemesinden kaçınmaktan sadece.. Kaygılı, korkan, endişe ile panikleyen bir hal alıyoruz.. Maalesef birileri elinde gözükmeyen enjektörlerle damarlarımıza, ruhumuza korkuyu ve kaygıyı pompalayıp duruyor. Ülkemin geldiği duruma kayıtsız kalmak değil ama evlatlarımın içinde olduğu ortamı kaygı ile yaşamalarını istemeyişim belki de beni susturuyor. Bugün iş yerimde olası durumlarda hareket planımızı gözden geçirdik. Gözden geçirirken resmettiğimiz, canlandırdığımız durumları konuşmamız bile beni ürküttü. Kaygımız, alternatif üretmedeki becerimizi öylesine beslemiş ki, her durumu düşündük ve ihtimalleri değerlendirmede çok yaratıcı oluverdik. Uzaklarda, filmlerde, manşetlerde olan korku ve kaos ortamları burnumuzun dibinde artık. Ve bunu kanıksamamız an meselesi..Birilerinin kuklası gibi idare ediliyor olmak bu olsa gerek.Ne üzücü.. 

Allah hepimizi, evlatlarımızı, vatanımızı, sevdiklerimizi korusun ..

Tek temennimiz barış ve huzur olsun !

Afiyetle & sağlıkla,

8 Mart 2016 Salı

TAVUKLU TALAŞ BÖREĞİ ve MÜGE'NİN HAFTA SONU EYLEMLERİ

Tavuklu Talaş Böreği

Eskiden yani bundan 5 yıl önce bu blog sadece yemek blogu değildi.. Yemek zaten bahaneydi, içimi dökmekti, gördüklerimi yazmaktı niyetim.. Sonra çoluk çocuk .. yemek yine bahane oldu, çocuklu anne yazıları serpiştirdik ortalığa.. 

Uzun zamandır hafta sonları aynı .. kalk, yedir, giydir, parka git, oyuncakçıda gezin :) 3-5 liralık bir ödüle ikna et, eve dön, yıka, yedir, yatır modu :)

Bu ara uykusuzluktan ölsem de yatmıyorum erkenden. Eskiden çok sevdiğim bir şeyi yapıyorum, çünkü onu oturarak yorulmadan yapabiliyorum, sadece az uyuyorum o da şu anda beni çok zorlamıyor.. Film izliyorum yine.. Hani şu eskiden günde 3-5 film izlediğim günler geliyor aklıma. Ohhh bir de açılır koltuğum vardı, sonra kırıldı atmak zorunda kaldım. Yeniden almalıyım ondan evet .. dur bunu da not edeyim :)

Haftada 2-3 film seyrediyorum bu aralar..

Bu hafta izlediklerim ...

Waitress : Tabii ki turta meselesi benim ilgimi çeken kısmı oldu.. Bir kadının kendine olan inancı, kendine biçtiği hayatı konu alıyor. İzlenilebilir.
The Dressmaker : Ben karanlık filmleri sevmem, sahneleri hep karanlıktı.. içim sıkıldı.
Coco avent Chanel: Daha önce de seyrettiğim ve çok ama çok beğendiğim bir film.Bir Marka nasıl doğar, bir insan nasıl vizyoner bir bakışla adımlar atar bunu seyretmekten çok keyif aldım, tavsiye ederim.

Filmlerin dışında pazar günü de bizim okulun Okul Aile Birliği üyelerinin biletlerini organize ettiği bir konsere katıldık ailecek. Poyriş bile geldi konsere ve de ellerini havada sallaya sallaya dinledi enstrümanların ahenginin ortaya çıkardığı muhteşem sesleri.. Taa ki bol davullu bir ana kadar :) 11 aylık bebek için yerinde bir tepki ile sıçradı minnoş her davulun gümbürtüsünde..Barış İçin Müzik orkestrasının muhteşem bir konserini izleme fırsatını yakalamış olduk. Konserin başında nasıl kurulduklarını, yıllar geçtikçe nasıl köklendiklerini, neler başardıklarını izlediğimiz tanıtım filminde o kadar duygulandım ki size anlatamam. O köşe bucak okullarda öylece kalakalmış çocuklara dokunan o sihirli değnekleri olan insanları ayakta alkışlıyorum. 1 saat nasıl geçti anlamadık, konserin sonunda tüm orkestranın büyük coşku ile çaldığı "oynaya oynaya gelin çocuklar "... lalalalla llaaaaa hepimizin coşkusunu katladı.. İçimiz sevgi ile doldu sanki.. Yani en azından ben öyle hissettim :)

Gelelim asıl mevzumuza ... 

Bu börek, elde şekil alamayan bir milföy hamurunun sebebi ile muffin kalıbında pişirildi, ama iyi ki de şekil almamış :) Pek sevdim tipini .. İçine ne koyarsanız olur, ben tavuklu iç hazırladım, siz kıymalı yapın, kuşbaşı et koyun.. Hepsi olur.. Hiç biri olmasa peynir maydanoz koyun :) Mutfaktaki sınırınız hayal gücünüz ve malzemeniz kadar, asla unutmayın :)

Malzemeler:
  • 4 adet tavuk kalça (kuşbaşı doğranacak, yağlı kısmı olduğu için daha lezzetli oluyor)
  • 1 su bardağı konserve bezelye ya da haşlanmış bezelye
  • 1 adet kuru soğan
  • tuz-karabiber-kırmızı biber
  • sıcak su
  • 3 yemek kaşığı sıvı yağ (ben zeytinyağ kullandım)
  • 10 adet milföy hamuru (kare)
  • 1 yumurta sarısı
  • çörek otu
  • yağlamak için margarin / tereyağ
Yapılışı:
  1. Soğanı ufak ufak yemeklik şekilde doğruyoruz.
  2. Bir tavaya sıvı yağı koyup soğanları pembeleşinceye kadar kavuruyoruz.
  3. Daha sonra tavukları ekleyip, tavukları iyice soteliyoruz.
  4. Tavuklar kızarınca bezelyeleri katıyoruz, üzerine bir iki yemek kaşığı sıcak su koyup kapağını kapatarak birlikte 3-4 dk kadar pişiriyoruz.
  5. Tuz-karabiber-kırmızı biber ile tatlandırıp iç malzememizin pişim aşamasını sonlandırıyoruz.
  6. Muffin kalıbımızın bölmelerini margarin ya da tereyağ ile iyice yağlıyoruz. (sıvı yağ ile yağlarsanız yapışabilir)
  7. Milföy hamurundan bir kare alıp bölmelerden birinin içine yerleştirip, tavuklu harçtan bir kaşık içine koyup üzerini yana sarkan hamurlarla bohçe gibi kapatıyoruz. 
  8. Tüm hamurlar bitene kadar bunu tekrarlıyoruz. 
  9. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörek otu serpiyoruz.
  10. 200 derece fırında kızarana kadar pişiriyoruz.

Afiyetle & sağlıkla



3 Mart 2016 Perşembe

YEŞİL FISTIKLI KURABİYE

Fıstıklı Kurabiye

Annem fıstıklı ne olsa çok sever.. Yeşil gördü mü dayanamaz. Hele dondurmada en favorisi fıstıklıdır. Ben ise fıstık konusunda biraz çekimserim sanırım. Tamam kabuklu halini şöyle çat çut kıra kıra severim ama genele vurursak ceviz mi fıstık mı kazanır benim gastrosevdamda sanırım ceviz, kesinlikle ceviz kazanır. Haaa katmeri tenzi ediyorum :) bu arada.

Menü belirlerken genellikle 2 tuzlu, 3 salata, 2 tatlı gibi bir denge ile seçerim çeşitleri. Elbette şimdi artık daha az çeşit yapma modası var, çoğunlukla da hazır almak zorunda kalınıyor yoğun çalışıyor olmaktan ötürü. Ancak benim hep bir tezim vardır, evde malzeme varsa pastaneye gitmekten daha kısa sürer evde yapması diye, işte yine bu teze uygun bir tarif :)

Masama kattığı rengi çok sevdim, tadını da elbette.. Ama esas olan fıstıksever annemin çok sevmesiydi, o da geçer notu bol bol yiyerek verdi :) sağolsun..

Buyrun tarifi...

Malzemeler:

  • 1 paket margarin (ben teremyağ kullandım) (tereyağ kullanacaksanız, un miktarını iyi ayarladığınıza dikkat edin, margarindeki su oranı ile tereyağdaki aynı olmuyor)
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ
  • 1 su bardağı toz yeşil fıstık
  • Yaklaşık 3 su bardağı un (birden ilave edilmemeli, kulak memesi kıvamında ele yapışmayan kolay şekil alan bir hamur olmalı, az gelirse biraz daha fazla un kullanılabilir)
Üzeri için ;
  • 2 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 çay bardağı toz fıstık
Yapılışı:
  1. Hamuru için tüm malzemeleri, un hariç bir kaba alıp, yavaş yavaş un ekleyerek kurabiye hamurumuzu yoğuruyoruz.
  2. Fırın tepsisine yağlı kağıt serip, fırını 180 derecede ısıtıyoruz.
  3. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp yuvarlayarak tepsiye diziyoruz.
  4. Yaklaşık 15 dk üzeri pembe bir renk oluncaya kadar pişiriyoruz.
  5. Pudra şekeri ve fıstığı bir tabakta karıştırıyoruz.
  6. Kurabiyeleri bu karışıma bulayıp servis tabağına alıyor  üzerlerine de bir çimdik daha karışımdan koyup servise hazır hale getiriyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

1 Mart 2016 Salı

NARLI MISIRLI TABULE

Narlı Mısırlı Tabule

Aslında daha önce burada bir tabule tarifi paylaşmıştım. Cumartesi gelen misafirlerim için menü oluştururken web de gezindiğimde Arda'nın Mutfağı'nda görünce "katıldığım etkinlik sonrasında hiç evde yapmadım bunu, hadi bu sefer de bu olsun" dedim ve yazdım malzemelerini alışveriş listeme.
Yapımı kısırla kıyaslandığında son derece pratik.Tadı kısıra benzemiyor yani kısırın da yeri elbette ayrı. Daha yeşillik ağırlıklı bir salata, ferah bir tadı var.
Deneyip yorumlarınızı iletirseniz beni çok mutlu edersiniz.

Malzemeler: (6-8 kişilik)
  • 2 su bardağı bulgur
  • 2,5 su bardağı kaynamış sıcak su
  • 1 adet narın taneleri
  • 1 ufak kutu konserve mısır
  • 6-7 adet taze soğan 
  • 2 bağ maydanoz
  • 1/2 bağ dereotu
  • 1 adet kırmızı kambo biber
  • 1 adet limon
  • 3 yemek kaşığı koruk ekşisi (bu evde vardı, siz ilaveten yarım limon daha kullanabilirsiniz ya da nar ekşisi dökebilirsiniz, şart değil)
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağ (daha az ya da daha çok kullanabilirsiniz)
  • tuz
Yapılışı :

  1. Bulguru bir kaba koyup, üzerine sıcak suyu döküp bir kapak ile kapatıp demlenmeye bırakıyoruz.
  2. Tüm yeşillikleri ve kırmızı biberi ufak ufak ince şekilde doğruyoruz.
  3. Demlenen ve şişen bulgurun üzerine limon suyu, koruk ekşisi, zeytinyağ ve tuz ilave edip tadını tuzunu iyice ayarlayıp bulgura iyice yediriyoruz.
  4. Bulguru yeşilliklerle nar ve mısırı da ilave ederek karıştırıp servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,

29 Şubat 2016 Pazartesi

İLKBAHARI MÜJDELEYEN BİR ÇAY DAVETİ SOFRASI OLSUN İSTEDİM

Sümbül Temalı Çay Daveti Sofrası

Evet tam olarak yapmak istediğim buydu. Bahar koksun .. istemiştim.

Kışın kasveti üzerimizde hala ağırlığını hissettiriyorken, çiçekçilerin yeni yeni satmaya başladığı mor,pembe salkım sümbüller bana ilham vermişti.

Bu ilhamın Madame Coco'da karşıma çıkan peçetelerle de uyumu, sadece vazoyu dolduracak çiçeğe bırakmıştı işimi.

Buz grisi masa örtüm, Duygum çeyiz hazırlığı yaparken özenip kendime hediye diye aldığım pembe nakış işlemeli Paşabahçe çay tabaklarım ve yine yeniden :) beyaz tabaklarımla tam da istediğim bir sonuç çıkıverdi ortaya.

Çok mu uğraşmıştım bunun için hayır .. Peki misafirlerim sofrayı gördüklerinde kendilerini özel ve değerli hissettiler mi , kesinlikle EVET..

Hep söylediğim gibi, sadece küçücük bir dokunuş size ve çevrenizdekilere mutluluk verecek bir sofra kurmanız için yeter de artar bile ..

Sümbül Temalı Çay Daveti

Menüdekilerin tarifleri hemen bir sonraki postta gelmeye başlayacak. Yaşasın yazacak tarif var, hislerimi anlatmam mümkün değil, çok mutluyum :)

* Peynirli rulo börek (bu böreğe bayılacaksınız eminim)
* Tavuklu talaş böreği (muffin kalıbında pişirdim, şeklini çok sevdim)
* Tabule
* Bakliyat Salatası (bu favorimdi diyebilirim, en kısa zamanda denemelisiniz)
* Katlı patates salatası (üstünde yok yok, annemin özel tarifi)
* Fıstıklı kurabiye
* Magnolia taklidi yapan çilekli tatlı  (klasik tarife bir kaç ufak dokunuş oldu)

Detaylar sonra ...

Afiyetle & sağlıkla,

22 Şubat 2016 Pazartesi

ARAS İLE LEGOLAND GEZİMİZ

Sömestr tatilinde Aras ile yapmak istediğim bir ziyaretti Legoland'e gitmek. Evde erkek çocuğu varsa lego ile tanışmanız çok uzun sürmüyor malum. Biz de bir çok erkek çocuğu gibi lego  yapmaktan,takıp sökmekten keyif alanlardanız. Hal böyle olunca sömestr tatilinde iyi bir alternatifti Legolande gitmek. Elbette yanınızdaki eküri de bu konuda iyi bir motivasyon unsuru olunca değmeyin keyfimize. 

Legoland'e gitme planımızı en sevdiğimiz ile yapınca duble keyifli oldu. Demir ve Aras ile metro, marmaray yolculukları süresince bizi nasıl bir ortamın beklediğini konuştuk ve çok heyecanlandık. 

Bayrampaşa Forum İstanbul'un içinde Legoland. Anadolu yakasından giderken Marmaray'dan Yenikapı'da inip Atatürk Havalimanı'na giden metroya binmeniz Forum istanbul durağında inmeniz yeterli. Son derece pratik bir seyahat oldu bizim için.

Saat 11:30 a geliyordu gittiğimizde ve sanırım 3 saate yakın içeride kaldık, ne mi yaptık, bol bol lego oynadık :)


Dünyanın ve Türkiye'nin önemli fenomen yapılarının lego ile yapılmış halleri bizi dahi etkiledi diyebilirim. Çocukların içine girdiği bu tüp çok keyifliydi, birden bire Haydarpaşa'dan kafaları çıktı sanki :)





Camiler, Taç Mahal, Özgürlük Anıtı, Eyfel Kulesi daha bir çok yapının lego ile can bulmuş hali.. Görmeye değer diyebilirim..

Sonrasında geldik işin özüne..

Kocaman lego havuzlarının olduğu alana.. Binlerce parça lego ve sınırsız oyun zamanı.. Neler neler yapılır artık siz düşünün..

Haaa işin zor kısmı lazım olan parçayı bulmak :) Eğer bir beyaz kare lazımsa işte orada zahmet başlıyor :) Bu işin annelere düşen en zorlayıcı kısmı da bu sanırım.



Ama en sevdiğimiz oyuncakların arasında geçirdiğimiz bu gün hafızamızda çok olumlu izler bıraktı diyebilirim.. Bu arada Legoland'e yıllık üyelik de yaptırmak mümkün.. Gidebilene, götürebilene süper bir fırsat bence..






10 Şubat 2016 Çarşamba

SINIRSIZ AMA SİNİRLİ ÇOCUKLAR


Hani biz modern anneler çocuklarımıza sınır koymaMA üzerine bir eğilim içindeyiz ya .. ki bu benim hayli kafamı karıştıran bir durum.. Biz neden çocuklarımıza SINIR koymuyoruz? SINIR nedir ? Kötü - kaka bir şey mi ki bu SINIR denen şey.. ?
Halbuki bir çok çocuk aklından-ruhundan-kalbinden anlayan profesyonel de demiyor mu ki, çocukların somut-soyut kavram ayrımı yapabilme yetisi yoktur, sınırları siz belirlemelisiniz ki kendini güvende hissetsin ki kaygıları olmasın.. Eee peki nerede şimdi bu SINIR denen şey?
DUR-YAPMA-ETME komutlarını alırken mi kendisine SINIR konuluyor ?
Sınır koymak ne demek ? Ben başkasının evinde buzdolabını gelişigüzel açıp içinde ne olduğuna bakmasının doğru bir davranış olmadığını anlattığım için sınır mı koyuyorum acaba? Kendisi dahil 5 kişinin ortak yaşadığı evimizde duvarları-sandalyeleri-masaları boyatmadığım ve önüne resim kağıdı-tahta-boyama kitabı-boyanabilecek bilumum alternatif malzeme koyduğumda mı sınırlamış oluyorum..?
Gerçekten kafam çok karışık!?
Haaa... Bir de SINIRLI olmayan ama nedense SİNİRLİ bu çocukların asabiyesinin nedenini de merak eder durumdayım ?
Siniri ile annesini babasını kahrederken bunu bir silaha dönüştüren bir çocuğun acaba eksiği hakikaten SINIR mı?
Hal böyleyken SINIR ve SİNİR meseleleri bende karıştı gitti..
Sorular soruları doğuruyor.. Ben bilemedim, sizin fikriniz ne merak ettim ?

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails