İZNİK'te bir gün ...
İlk olarak geçen hafta yıllık iznim esnasında ziyaret ettiğim İznik'ten bahsedeceğim sizlere. İznik'e benim bu ilk gidişim değil. Henüz 1 yaşımdayken İznik'te yaşamışız, mışız diyorum çünkü hiç hatırlamıyorum. Uzun zamandır gidip de görmek istediğim için daha da bir anlamlı oldu gidişim. İznik'e gidişimin sebebi Sevgili Dido'cuğumu ziyaret etmekti. İyi ki de yapmışız, o her zamanki misafirperverliği ile bize harika bir gün yaşattı ve bu sayede anılarımız , daha doğrusu annemin anıları canlanmış oldu.
Dido, yaz aylarını geçirdiği evini her zamanki gibi kendine has zarif zevki ile döşemiş, her köşesine beni hayran bıraktı. Elimde birbirimize alışmaya çalıştığımız yeni oyuncağım fotoğraf makinam ile oranın buranın heryerin :) fotoğrafını çektim , durdum.
Bahçesinde harika bir sofra karşıladı bizleri. Öğle vaktinde ulaştığımız için son derece becerikli olduğu İtalyan mutfağından seçmelerle güzel bir yaz masası hazırlamıştı.
Mönüde, Köy Ekmeğinden Bruschetta, Izgara Örgü Peynirli, Semizotlu Yeşil Salata, Spagetti Bolognese ve Çikolata Soslu Bisküvili Pasta vardı.
Yemeğin ardından sitede keyifli bir gezi yaptık. Heryerini yeşilin bürüdüğü cennetten bir parça olan bu harika yerleşim yerinin ne tarafında fotoğraf çekeceğimi şaşırdım gerçekten. Büyüleyici İznik Gölü'nün kenarında içtiğimiz kahveler, bakılan fallar sonrasında İznik'in içinde bir geziye çıktık.
İznik'e gidip de çini atölyelerini gezmemek olmazdı. Tarihi bir medresede yer alan dükkanlara gidip çininin şekil aldığı envai çeşidi, muazzam eserleri görmüş olduk. Aşağıdaki tabloya hayran kaldım. Fiyatı birhayli pahalıydı ancak el emeği göz nuru olduğu için kesinlikle değer diye düşünüyorum.
Yolda dönerken buraya kalmaya gelmeli, düşüncesi sardı aklımı. Çünkü yapılacak , gezilecek bir sürü şey kaldı. İznik, tarihi dokusu, doğal güzelliği, sanatı, tüm yol boyunca uzanan meyve-sebze bahçeleri, nefis yayın balığı (yemedik ama aklımızda kaldı) ile kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Yolunuz düşerse şimdiden iyi gezmeler diyorum :)
Son dönem alışkanlığım "Easy Shop"
Ne zamandır bahsedicem, bir türlü fırsat bulamadım. İnternet üzerinden alışveriş yapmayı hem büyük kolaylık hem de geleceği günü beklemenin keyifli olduğunu düşünen bendeniz son dönemde Easy Shop'a sarmış durumdayım. DHL'in Amerika'dan alışveriş yapmayı kolaylaştıran bu hizmeti sayesinde artık heyecanla paket bekleme tecrübelerim hızla artıyor. Hazır dolar da bu kadar düşmüşken kim tutar beni değil mi? :) Özellikle pasta malzemesi, yeni kalıp temini gibi ihtiyaçlarımı Easy Shop sayesinde Türkiye'ye gönderim yapmayan tüm sitelerden karşılayabiliyorum. Easy Shop'un da mantığı bu zaten. Amerika'dan Türkiye'ye gönderim yapmayan web adreslerinden de alışveriş yapmamızı sağlıyor. Easy Shop'a kayıt olunca Amerika'da bir posta adresim oldu ve satınaldığım ürünlerin dağıtımı için bu adresi veriyorum. Sonrasında gönderilerimi isteğim zaman DHL ile Türkiye'ye gönderiyorlar. Özellikle http://www.kitchenkrafts.com/ sitesinden ayrılamıyorum :) Kullanımı kolay ve hesaplı bu hizmeti sizlere de tavsiye ederim.
Film Keyfi ve iki film önerisiİzindeyken seyrettiğim iki filmden de keyif aldığımı söyleyebilirim. İlki Güz Sancısı, çektiği dizi ve filmleri , özellikle dönem eserleri olduğu için keyifle seyrettiğim Tomris Giritlioğlu'na ait olan bu film 50'li yıllarda geçiyor. Sağ-sol çatışmaları, azınlık grubuna bakış açısı ve tüm bu senaryonun içinde bulunan imkansız aşk.. Güzel işlenmiş bir hikaye...
Diğer bir film ise kitabını okuyanların pek beğenmediği yönünde yorum yapılan usta oyuncu Tom Hanks'in başrolünü oynadığı Melekler ve Şeytanlar.. Da Vinci Şifresi filminden sonra yine din unsurları -sırlar-çözüm bekleyen ipuçları barındıran bir film. Kitabı okumadığım için heyecanla seyrettim. Bu da benim fikrim değil mi :)
Ooooo.. Baya bir yazmışım.. Umarım sıkılmamışsınızdır...
Bir sonraki bahanemde görüşmek üzere..
Afiyetle,