ŞEFTALİ REÇELİ

"Huuuu kızım ne şeftalisi ya .. dışarıda gri bir hava.. kış gelmiş.. donmuş millet.. sen şeftali ile ne yapıyorsun?
Aylardan kasım hatta kasımı da yedin, olmuş sana aralık.. şeftali mi kaldı bahçelerde, pazarlarda, kim ne yapsın senin şeftali reçeli tarifini?" diye iç sesimi duymamazlıktan gelerek günaydın diyorum hepinize..

Ben de farkındayım kışın geldiğinin ama ne yapayım içimde bloguma yazma hevesi var ama yazacak malzemeler hep eskiden kalma :) Şimdi ben bu canım şeftali reçelini 8 ay bekleteyim mi :) Sizin içiniz elverir mi buna?

Yok benim elvermedi.. Hem dedim ya.. yazasım var diye.. oradan buradan buluyorum yazacak, tarife koyacak bir şeyler ben de..

Bu arada farkettim ki Yemekbahane'nin doğumgünü gelmiş, geçmiş.. ben unutmuşum.. 7 yaşını bitirmiş Yemekbahane.. 7 koca yıl.. sizlerle büyüyen.. 666 post var yazdığım.. hadi 100 tanesini çıkartın 550 civarı tarif.. Benimle büyüyen, benimle olgunlaşan, benimle öğrenen Yemekbahane'yi takip eden sizlere de buradan kucak dolusu sevgiler yine, yeniden..

Gelelim kış ortası yaz havasına :)
Şeftali reçeli yapımına ..

Şeftali, yapısı itibari ile çabuk pişen bir meyve... O yüzden hızlıca olacak reçeliniz.. başından pek ayrılmayın derim..Tatlı bir meyve olduğundan şekeri de iyi ayarlamak lazım.. Keyfinize göre azaltıp, arttırabilirsiniz..

Malzemeler:

• 2 kg şeftali (yaklaşık 8-10 adet şeftali boyutuna göre değişiyor)
• 650-700 gr kadar toz şeker
• 1 çay kaşığı limon suyu

Yapılışı:

1. Şeftalilerin kabuklarını soyup orta irilikte doğruyoruz ve bir tencereye alıyoruz.
2. Üzerine şekeri döküp yaklaşık 2-3 saat kadar ılık ortamda bekletiyoruz.
3. Suyunu salan şeftalilerimizi orta hararetteki ateşte pişiriyoruz.
4. Suyu azalıp rengi koyulaşıncaya kadar pişiriyoruz.
5. Kapatırken şekerlenmemesi için limon suyunu ilave ediyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

UZMAN TV'DEKİ HALLEY PASTA TARİFİ

Uzman TV çekimleri için yaptığım Halley Pastayı daha önce aslında hiç denememiştim. Yemekbahane'nin yeni evli ve mutfak korkusu yaşayan bayanlarına, öğrenci evlerinde az bütçe ile tatlı yapmak isteyen okurlarıma hitap eden bir tatlı oldu. Yapımı çok ama çok pratik. Öyle ki çekimlerde bir süre standardı olduğundan pek konuşmuşum :) doldurabilmek için.. Yapılan kremşantili karışımın içine kuru meyveler ve yemişler de ilave edilerek tadı daha da zenginleştirebilirsiniz.

Malzemeler:

• 10 adet Halley bisküvisi
• 1 su bardağı süt
• 1 paket krema
• 250 gr sütlü ve bitter karışık çikolata
• yağlı kağıt - pasta kalıbı
• süslemek için hindistan cevizi ve toz Antep fıstığı

Yapılışı:

1. 1 paket krem şanti ve 1 su bardağı sütü kullanarak krem şantiyi yapıyoruz.
2. Halleyleri elimizle küçük parçalar halinde krem şantinin içine kırıyoruz ve şanti ile özdeşleşinceye kadar karıştırıyoruz.
3. Karışımı altına yağlı kağıt koyduğumuz kelepçeli pasta kalıbına boşaltıyoruz ve bu şekilde buzlukta en az 3-4 saat sertleşmesini bekliyoruz.
4. Çikolataları benmari usulü ile tamamen eritiyoruz.
5. Kremayı bir karıştırma kabına alıyoruz ve üzerine erittiğimiz çikolatayı ekledikten sonra mikserle iyice çırpıyoruz. Elde ettiğimiz ganajı da soğutuyoruz.
6. Buzluktaki pastayı kalıptan çıkarıp düz bir tabağa alıyoruz. Üzerine çikolatalı sosu sıvıyoruz.
7. Pastayı hindistan cevizi ve fıstıkla süsleyip servis ediyoruz.

Videolu olarak izlemek için tık tık...

KEÇİ BACAĞI - HAYRABOLU USULÜ TATLI HAMUR KIZARTMASI VE SIRADIŞI BİR ÇAY DAVETİ

Kendine has insanlar vardır. Onların söyleme biçimleri, yapmaları, gitmeleri, gelmeleri, hayatları kendilerine hastır. Herkesin kendine hastır elbette yaşam biçimi ama bu insanlar farklıdırlar. Farklı olmaya gayret etmeden içlerinden öyle geldikleri için başka türlü bakarlar hayata. Aslında en basitini yaşarken, yaşatırken bir bakarsınız başka bir dünyaya almış götürmüş sizi. Kendinizi onlarla mutlu musmutlu (böyle bir kelime yok değil mi) :) hissedersiniz. Tesadüf müdür bilmem benim etrafımda bir kaç dost var böyle. Ama biri artık yamacımızda değil, çoookk uzaklara deniz aşırı yerlere gönderdik onu kendine has dünyasını orada kursun diye.
Pınar'ım.. ona genelde böyle hitap ederim (ederiz) Bizim blog kızlarını yani bizi kendi rengi ve üslubu ile ağırladığı çay davetini konu alacak bu yazı. Hani bizim buluşmaların hep bir konusu, teması var ya... Pınar temayı öyle bir belirledi ki hayatımda unutamayacağım bir gün yaşattı bizlere...
Tema "Yöresel" .. aynen öyle oldu.. Masasından, süslemelerine, yediklerimizden içtiğimize... her şey yöreseldi..Günü nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama bir kaç fotoğraf ile bahsedeyim..

Pınar'ın burada yaşarken evinin bahçe içinde olması elbette bu temayı sonuna kadar destekledi. Çocuklar ayakları çıplak çimlerin üzerinde koşturup durdular. Gözlemelerin pişmesi için Pınar'ın hazır ettiği bacalı ve odunlu sac sobası gördüğümüz anda bizi şok etmeye yetti de arttı. Pınar'ın kostümü bile duruma uygundu :)
Elleri ile yoğurduğu hamur, yapılan bezeler sonrasında Yasemin ve benim ellerimde gözlemeye dönüştü :)

Münevver Abla'nın civciv şeklindeki makaronları, büfedeki olağanüstü yöresel tüm lezzetler..Humuslar, içli köfteler, nevzineler, un helvaları neler neler...

Masası bile ayrı itinalı bu partinin hemen başında ismimize özel hazırlanmış yemenilerimizi takıverdik ve çeyiz sandığından çıkan harika el işi masa örtüsüyle hazırlanmış masamızda tüm bu güzel yiyecekleri afiyetle yedik.

Günün sonunda ise Pınar'ın bahçesinde elleri ile yetiştirdiği marulları ve kendi kümesinden topladığı yumurtaların olduğu paketimizi de alarak hiç unutmamak üzere ayrıldık o evden. 

İşte kendi farklı bakış açısı ile bize inanılmaz bir ambians yaratan ve harika anılarla ayrıldığımız bu güne benim de yöresel bir katkıda bulunmam gerektiğinde aklıma ilk olarak yengemin yaptığı ve çok severek yediğim keçi bacağı geldi. Şekli itibari ile bu isimle anılan keçi bacağı aslında bir nevi şekerli hamur kızartması.. Pratikliği ile sizin, lezzetiyle özellikle çocuklarınızın baş tacı olacağına eminim :) İçine tuz ilave ederek ve şekerini azaltarak , üzerine şeker serpmeden tuzlu olarak da tüketebilirsiniz..

Malzemeler:

• 1 su bardağı yoğurt
• 1 yumurta
• 1 çay kaşığı karbonat
• 1/4 su bardağı sıvıyağ (ben ayçiçek yağı kullandım)
• 3 yemek kaşığı toz şeker
• aldığı kadar un (yoğurdun su miktarı nedeniyle tam ölçü vermedim)
• kızartmak için sıvıyağ
• üzeri için pudra şekeri

Yapılışı:

1. Yoğurt, yumurta, karbonat, sıvıyağ ve toz şekeri derin bir kasede un ilave ederek ele yapışmayan ve rahat toparlanan bir hamur elde edene kadar yoğuruyoruz.
2. Yoğurduğumuz hamurdan ufak parçalar koparıp elimizde rulo yapıyoruz. 
3. Bu rulonun ucundan ortadan ikiye, yanından da bir kesi yaparak üç yerden hamuru kesmiş oluyoruz. (bu keçi bacağının formunu veriyor)
4. Tüm hamurları bu şekilde yaparak bir tepside dinlendiriyoruz. (yaklaşık 5-10 dk)
5. Yağı kızdırıyoruz.
6. Hazırladığımız hamurları kızartarak kağıt havlu serdiğimiz bir başka tepsiye alıyoruz.
7. Hamurlar ılınıp kendini çekince üzerlerine pudra şekeri serperek servis ediyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

SOSİSLİ SEBZELİ PATATES SALATASI ve BİR ÇİFT SÖZÜM VAR EDECEK

Fazlaca yakın çekilmiş, görsel olarak beni mutsuz etse de elimde başka bir kare olmadığı için paylaşmak zorunda kaldığım bu fotoğrafın gölgesinden herkese mutlu haftalar diliyorum.

Aslında bugünkü yazımın tek bir odak noktası vardı.. Bu patates salatası ve dahil olduğu çay daveti menüsü. Ne zamandır, çay davetlerinden örnek menüler paylaşamadığım için kolları sıvayıp hemencecik bir post yazmaya girişmiştim ki Facebook'ta gördüğüm ilan beni bir iki satır kelam etmeye itti.

Sancaktar isimli firmanın Yeni Akit Gazetesi'ne "olmasaydın da olurduk" şeklindeki dünkü ilanı tüylerimi diken diken etti, ne yalan söyleyeyim. "Biz nasıl bir oyunun içerisindeyiz? Bu milleti nasıl bölme çabaları güdülüyor böyle? diye daldım gittim. Varlığımızı, mevcudiyetimizi mi sorguladınız yoksa gönderme mi yaptınız bu ilan ile? Neden 10 Kasım neden altında o büyük insanın yaşadığı tarihler yazıyor? Birileri size "bizi o mu yarattı" dedi, ona mı cevap verdiniz ?O olmasaydı nerede, kiminle, nasıl ve ne şekilde oluruzu mu ima ettiniz bu ilan ile bilemedim. Kiminle neyin tartışması bu? Herkese mantık diliyorum, mantığın ve aklın bir olduğu sağlıklı düşünce yapıları diliyorum !

Diyecek çok şey var.. Ama denilecek yer belli.. 

Olmadı .. buradan salataya geçmek biliyorum.. Ama bu blog bir yemek blogu, benim siyasi görüşlerimin mecrası değil elbette. ancak benim yukarıdaki cümlelerim siyaset değil, kişinin bildiğini unutması, yok saymasına seslenmek. O kadar da olsun ..

Canım arkadaşımın bizi ağırladığı çay davetine geçelim biz. Google'da çaya gelen misafire ne yapsam şeklinde aramalar hayli yoğun olduğu için bu menüyü de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Patatesli rulo börek (benzeri bir tarife buradan ulaşabilirsiniz.)

Mercimek köftesi (benim mercimek köftesi tarifime buradan ulaşabilirsiniz.)

Tahinli & susamlı rulo kurabiye

Elmalı Kurabiye (benim elmalı kurabiye tarifime buradan ulaşabilirsiniz)

Tiramisu (benim tiramisu tarifime buradan ulaşabilirsiniz.)

Zeytinyağlı Yaprak Sarma

Kısır (benim kısır tarifime buradan ulaşabilirsiniz)

Minik kanepeler

Bu şık ve lezzetli sofraya ben de bir patates salatası ile katkıda bulundum.  Malzeme tekrarı konusunda aslında kendim çok dikkat ederim ancak böreğin peynirli olduğunu sanıyordum :) Neyse biz patates sevenler olarak afiyetle yedik hepsini :)

Doğrama ve patatesi haşlama sürecini saymazsak 5 dakikada rengarenk bir salata yapmak isterseniz...

Malzemeler:

• 1 kg patates (küp doğranmış ve haşlanmış)
• 2 su bardağı konserve mısır
• 1 su bardağı ufak doğranmış kornişon turşu
• 6-7 adet közlenmiş kırmızı biber (ufak doğranmış)
• 1 çorba kasesi kadar ufak doğranmış dana sosis (piliç ya da hindi de kullanılabilir)
• 1 su bardağı ince kıyılmış maydanoz
• 1 yemek kaşığı kuru nane
• 1/2 tatlı kaşığı tuz
• 1/2 çay bardağı zeytinyağ
• 1 adet limon
• sosisleri sotelemek için 2 yemek kaşığı sıvıyağ

Yapılışı :

1. Ufak doğranmış sosisleri bir tavada yaklaşık 5 dk kadar soteleyerek pişiriyoruz. Pişen sosislerin yağını süzdürerek başka bir kaba alıyoruz.
2. Derince bir kasede tüm salata malzemelerini harmanlayarak servis tabağına alıyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

SANA "HAYIR" DİYORUM ANNE !

Sayın anne.. 

Bu aralar lütfen üzerime gelme.. Kendimle olan mücadeleme bir de sen müdahil olma ! Zaten ben neyim, kimim, varlığımın anlamı ne, nereden geldim, yolum - istikametim neresi derdindeyim.. Bir şey demek istiyorum, bildiğim 200 kelime buna yetmiyor. Kendim yapmak istiyorum ya 1 metre olmayan boyum kısa geliyor ya da bir yemek kaşığı büyüklüğündeki elime sığmıyor.. Kızıyorum anne ! Kendime, dünyaya, sana, babama, anneanneme, televizyondaki çizgi filme, tabağımdaki çorbaya, yatağımdaki yastığa, aynada gördüğüm bana kızıyorum.. Mutluyum yanlış anlama.. Böyle olmam gerekiyor benim şu anda. Bakıyorum Efe'ye o da kızıyor. Yani benim şu anda kızmam, öfkelenmem, sinirlenmem, kendime vurmam, sana vurmam, ısırmam, delicesine çığlık atmam gerekiyor. Ben 2,5 yaşında oldum, bunu yaşamam gerekiyor anne!

Sana "hayır" diyorum anne.. Ama seni seviyorum ...