23 Şubat 2010 Salı

HAVUÇLU PİLAV

havuçlu pilav


Şimdi size pilav mı , makarna mı diye sorsam , ne dersiniz ? Pilavdan vazgeçmem mi, makarnasız olmaz mı yoksa farketmez mi?
Benim cevabım bu soruya kesinlikle PİLAV !
Makarnayı da severek yiyorum elbette, bu her halimden belli de oluyor zaten :) Ama bir tabağa pilav konsa diğerine makarna aklım pilavdan yana kalır , bu hiç şaşmaz :)
Pilav yapan kadın, her yemeği güzel yapar derler.Bilmem doğruluk payı nedir ama ben pilavı güzel yapıyormuşum.Vallahi kendimi methetmiyorum, yiyenlerin yorumu :)
Bu pilav uygulaması ise geçenlerde annemden geldi. Aklımızda değil pilav, yemek yemek yokken, kuzenim birden teyze bize havuçlu pilav yap dedikten yaklaşık 20 dk sonra tabağımızda bu lezzeti buluverdik. Benim daha önce yapmışlığım yoktu, Engincik yemez çünkü.. Ama tadı damağımda kaldı.
Malzemeler:
  • 1 adet orta boy havuç
  • 2 su bardağı pirinç
  • 3 su bardağı su
  • 2 adet maggy tavuk bulyon
  • tuz
  • 4 yemek kaşığı mısırözü yağı

Pilavı yapmadan yarım saat önce pirinçlerin üzerine sıcak su döküp, bekletiyoruz.

Havucu rendeleyip , pilavı yapacağımız tencereye alıyoruz. Üzerine yağı da koyarak havuçlar yumuşayıncaya kadar kavuruyoruz. Pirinçlerin suyunu süzüp, sotelenen havuçlara ilave edip bir süre de birlikte kavurmaya devam ediyoruz. 3 su bardağı oda ısısında suyu (sıcak olmayacak) üzerine koyup, bulyonları ve bir miktar tuz katıyoruz. Karıştırdıktan sonra kapağını kapatarak pişmeye bırakıyoruz. Suyunu çekince bir süre demlenmeye bırakıyoruz.

Afiyetle, sağlıkla

19 Şubat 2010 Cuma

BALKABAKLI PİRAMİT PASTA

balkabaklı piramit pasta



Cuma .. Cuma .. Cuma...

Tek tek basaraktan bade süzerekten bu haftayı bitirdik. Bugün içim kıpır kıpırdı, sabah güneşi gördüm diye mi nedir? İnsan güneşle nasıl mutlu oluyor değil mi? Bahar yakın mı, kapıda mı sizce ? Yoksa Mart, tekerlemelerdeki yüzünü gösterecek mi dersiniz?

Gelin günün tadını çıkaralım.. Kışın sultanı kabakla bir tarif daha..


balkabaklı piramit pasta


Malzemeler:

  • 1 kg balkabağı
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1 kase iri dövülmüş ceviziçi
  • 1 paket petibör bisküvi

Balkabaklarını ufak ufak doğrayıp bir tencereye koyuyoruz. Üzerine şekerini döküp tencerenin kapağını kapatarak kısık ateşte suyunu salana kadar pişirmeye bırakıyoruz. Şeker eriyip suyunu salınca tencerenin kapağını açıp kabaklar yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişiriyoruz. Pişen kabakların kalan suyunu varsa süzüp, bir çatal yardımı ile eziyoruz. Soğumaya bırakıyoruz.

Bisküvileri elimizle ufalayıp, ezdiğimiz kabaklar soğuyunca cevizle beraber karıştırıyoruz.

Bir streçfilme tüm karışımı döküp elimizle piramit şekli vererek sarıyoruz ve buzluğa kaldırıyoruz.

Servis etmeden 2-3 saat önce buzdolabının alt kısmına indirip, dilimleyerek ikram ediyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

16 Şubat 2010 Salı

PORTAKALLI CEVİZLİ KEK & KÖŞE YASTIĞI BİLDİRİYOR

portakallı kek



Köşe yastığı bildiriyor...

Artık köşemde değilim. Saatte 500 m hızla, bu kağnıdan bile ağır bir hıza denk geliyor sanırım, mini mini adımlarla başladım yürümeye. İnsanın 32'sinde tekrar yürümeye başlaması nasıl da güzelmiş..Gören bana tay tay deyiveriyor:) Dün akşamki gaddar ağrıyı saymazsak iyiyim çok şükür.Fizik tedaviye başlıyorum ve çalışkan bir öğrenci olursam 1 ay sonra inşallah ceylan misali sekebilirmişim.

Ben bu ağır ivme ile hareket ederken, bir sevgililer günü geçti gitti. Enginciğimin canına minnet, program yapma derdi olmadan atlattı çok şükür. Bir yanımda yarim bir yanımda anacığım tatlı tatlı pazar kahvaltısı ettik üçümüz.Tüm sevgililerim yanımdaydı yani.Kocacığımın gazete alıp döndüğündeki elindeki güller de hem annemin hem de benim yüzümüzü güldürdü.

İşe başladım bu arada dün.Köşe yastığı günlerimden sonra haliyle yoğun bir gündem beni bekliyordu.Ama sultanlığım bitmedi, burada da sürüyor..Ayağımın itinayla koltuğa uzatılıyor, çayım ayağıma geliyor, benim minik adımlarımı görenler kapıyı 10 dk tutarak kibarlıklarından ödün vermiyorlar, yemeğimi bile bana taşıyan arkadaşlarım bana gayet iyi bakıyorlar anlayacağınız.

İşte köşe yastığının son durumu böyle...

Buraya kadar gelmişken bir de tarif yazalım bari değil mi?

Bu da tek bacağımla yaptığım bir kek..Beni ziyarete gelen sevgili dostlara ikram edildi. Kış mevsiminin güzellerinden portakalla da lezzetlendirildi.

Malzemeler:

  • 4 yumurta
  • 1,5 su bardağı tozşeker
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 2/3 su bardağı sıvıyağ
  • 1 adet portakalın suyu ve kabuğunun rendesi
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 çay bardağı dövülmüş ceviz
  • 2,5 su bardağı un
  • kalıbı yağlamak için margarin

Fırını 180 derecede ısıtıyoruz. Kek kalıbımızı margarin ile iyice yağlayıp hazırlıyoruz.

Yumurtaları şeker ile krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz. Sonrasında yoğurt, sıvıyağ, portakal suyunu ilave edip çırpmaya devam ediyoruz. Un ve kabartma tozunu eleyerek karışıma katıyoruz. (Önce 2 su bardağı unu katıp, sonra kıvamına göre eklemekte fayda var) Boza kıvamına gelen kek karışımımıza son olarak ceviz ve portakal kabuğu rendesini katıp kaşık yardımı ile karıştırıyoruz.

Bu karışımı kek kalıbına döküp fırına veriyoruz. Yaklaşık 40 dk, üzeri kızarıp içi pişene kadar fırında tutuyoruz. Kürdan ile içini kontrol edip fırından alıyoruz.

Afiyetle & sağlıkla,

13 Şubat 2010 Cumartesi

REVİZYON .. RESTORASYON .. NE DERSENİZ

İnsan kendini yeniler, gardrobunu yeniler, evini yeniler de ... bloğunu yenileyemez mi ?

Neden olmasın?

3,5 yıllık bir arşiv... 376 adet yazı ...

Hepimizin ister istemez geçmişe dönüp bakınca kendimizi eleştirdiğimiz, o zaman çok beğendiğimiz bir şeye "off ne fenaymış!" dediğimiz anlar muhakkak olmuştur.

Günlük olarak istatistikleri kontrol ettiğimde "Patates Keki" yazımın sıkça okunduğunu görüyor, o zaman çekip koyduğum fotoğrafına eshefle, hayretle, nefretle ve gülerek bakıyordum. İşte o zaman bu kararı verdim. Bundan sonra beğenilerek okunan tariflerin fotoğraflarını elimden geldiğince yenilemeye çalışacağım.

İlk uygulamam Patates Keki için oldu.. Tarifi annecik uyguladı, fotoğraf tek bacaklı amatör bendeniz tarafından yenilendi.

patates keki

Metinlere o dönemin esintisini kaybetmemek adına dokunmama kararı da aldım bu arada..Nasıl bir üslubum varmış, hangi ruh haliyle yazmışım geriye dönüp bakmak hoşuma gidiyor çünkü..

Afiyetle, sağlıkla

11 Şubat 2010 Perşembe

BALKABAKLI MUSKA TATLISI

balkabaklı muska tatlısı



Rejim Bozan :) Bu benim bu tatlıya taktığım diğer isim...Nedenini anlatayım..

Dün malum koltukta oturup dizimde laptop bir yandan işimle ilgileniyorum, bir yandan gözüm Oktay Usta'da, adamcağız koştur koştur pişirip duruyor.. Anneme serzenişim şu ... "ya yazacak şey yok.. kanepe tarifi verdim, olacak şey değil":)




Gelen giden de kalmadı , annem de bari rejime girelim dedi, bizim evde pişen kereviz, kapuska, çorba ... Kaynaklar bitti.. Ayak sakat.. Reyting telaşı değil, okuyucular mutsuz olmasın kaygısı vallahi :)




Oktay Usta'nın yaptığı bir tarife takıldı gözüme.. Kestaneli bir börek yapıyor.. Hmmm dedim .. Balkabaklı olsa nasıl olur bu acaba?




Annecik sabah markete gitmiş, yufka almış meğer evde Engin'in aldığı balkabakları pişmeyi beklermiş. Ooooo bu fırsat kaçar mı? Biraz Oktay Usta'dan biraz bizden buyrun kombine tarife..




balkabaklı muska tatlısı



Malzemeler: 32 adet tatlı için

  • 4 adet yufka
  • 1 kg balkabağı
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1 kase iri dövülmüş ceviziçi
  • kızartmak için sıvıyağ
  • üzeri için pudra şekeri ve tarçın


Balkabaklarını ufak ufak doğrayıp bir tencereye koyuyoruz. Üzerine şekerini döküp tencereni kapağını kapatarak kısık ateşte suyunu salana kadar pişirmeye bırakıyoruz. Şeker eriyip suyunu salınca tencerenin kapağını açıp kabaklar yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişiriyoruz. Pişen kabakların kalan suyunu varsa süzüp, bir çatal yardımı ile eziyoruz. Cevizi ilave edip karıştırıyoruz.

İç harcımız bu şekilde hazırlanmış oluyor.




Yufkaları teker teker 8 şerit elde edecek şekilde uzunlamasına kesiyoruz. Toplamda 4 yufkadan 32 adet şerit elde ediyoruz. Yapım aşaması aslında bu böreğe benziyor.




Yufkaların başına iç harcımızdan bir yemek kaşığı kadar, içi bol malzemeli oluyor, koyup önce sol köşeye sonra sağ köşeye ilerleyerek üçgen şeklinde sarıyoruz. Sonunu suya batırıp yapışmasını sağlıyoruz. Tüm şeritlere bu işlemi uygulayarak hazırlığımızı tamamlıyoruz.




Bir tavaya sıvıyağ koyup kızdırıyoruz, muskalarımızı kızgın yağa atıp pembeleşinceye kadar kızartıyoruz.

Servis ederken üzerine pudra şekeri ve tarçın serpiyoruz.




Tadım sonrası akla gelenler : Sıcakken de soğuduktan sonra da tadı harika .. Elma-ceviz-tarçın ayrılmaz üçlüsü ile de sonuç muhteşem olur. Çok pratik ve lezzetli bu uygulamayı daha kalorisi az olsun istersek fırında da yapabiliriz bence, neden olmasın?

Buzluğa koysak, ani misafir baskınlarında havamızı atsak.. Hhahahaha :)




Neden mi rejim bozan ? Annemin rejim bitti de ondan :)



Afiyetle, sağlıkla

10 Şubat 2010 Çarşamba

DENİZ MAHSULLÜ KANEPELER

Deniz Mahsullü Kanepeler



Özel davetlerde kanepe, küçük atıştırmalıklar gibi yurtdışında "finger food", ya da "snack" diye adlandırılan ikramları, yemek öncesinde konuklarıma sunmaktan hoşlanıyorum. Bu atıştırmalıkları hem görsel hem de lezzet olarak her zaman cazip bulmuşumdur, eminim sizler de öyle.. Bir çok farklı malzeme ile hazırlanabilecek kanepeleri ben bu sefer deniz mahsüllü olarak hazırlamak istedim.
İkea'nın gıda marketini bilenleriniz muhakkak vardır. Ne zaman İkea'ya gitsem İsveç Köfte yemeyi ve o marketi gezmeyi ihmal etmem:) O yabancı isimli paketler, renk renk kutulu bisküviler hep ilgimi çekiyor, elimde değil ...
Yılbaşı öncesinde İkea'ya gittiğimde yine markete gitmiş ve biraz alışveriş yapmıştım, bu kanepeleri de o malzemelerle hazırladım. Oldukça lezzetli oldular..

İkea Marketten aldığım kepekli üçgen ekmeklerin üzerine , yine oradan aldığım hardal sosu sürdüm ve tüpte satılan somon ezmesini sıktım. Dereotu ile de süsleyince oldukça başarılı bir sonuç elde ettim.

Eğer deniz mahsülü seviyorsanız ve yolunuz İkea'ya düşerse belki denemek istersiniz dedim... Bu arada ücretleri de o kadar pahalı değil, somon püresinin ücreti 9,90 TL idi..

Afiyetle, sağlıkla

9 Şubat 2010 Salı

TARİF YOK, FİLM VAR

Pazar günü kendimi kahvaltıya götürtme teşebbüsüm başarı ile sonuçlandı. Kalabalık bir grupla kendimizi Polonezköy Polina'da bulduk yine. Orası favorim demiştim size :) O ne reçeli, bu ne reçeli diye diye ne var ne yok süpürdük. Artık işe giderim seke seke dedim ve dün gittim. Ama işler hiç de umduğum gibi olmadı. Büyük bir eziyetti, bacağım davula döndü ve bugün yine evdeyim ve bir hafta daha köşe yastığı rolüme döndüm diyebiliriz.

Bugün size sadece izlediğim son filmlerden bahsedicem. Bunu da Sinem'in yoğun ısrarı ile yapıyorum :) Yaa az yazıyorsun, bari filmlerden bahset diyince , tamam dedim :)
Aslında daha yazmadığım onlarca film var ama ben son 3'ten bahsedicem sadece bugün sizlere...
Birincisi IT'S COMPLICATED - İlişki Durumu Karışık olarak çevrildi dilimize...


it's complicated


Benim bir Meryl Streep hayranı olduğumu ve hiç bir filmini kaçırmadığımı biliyorsunuz artık sanırım. Daha şunun şurasında bir ay evvel Julie & Julia filmiyle her zamanki gibi harika bir performansını izlediğim, hatta bu performansı ile 2010 Oscar ödüllerinde En iyi Kadın Oyuncu dalında aday gösterilen sanatçıyı bu sefer de uzun yıllar evli kaldığı kocasından ayrıldıktan 10 yıl sonra eski eşi ile tekrar aşk yaşamaya başlayan bir kadın olarak görüyoruz.
Yıllar bu kadından hiçbirşey alıp götürmüyor galiba...
Film, ana karakterin yani Meryl Streep'in sahibi olduğu pastane ve kruvasan yapılışı sahnesi ile daha da ilginizi çekecek eminim..

sherlock holmes


Buyrun polisiyenin fenomenine... Robert Downey Jr.'ın performansı için ,akademide oyunculuk dersi için filmi seyrettirmek lazım, denildiğini duymuştum. Hakikaten performansına bayıldım. Dikkat, pratik zeka, şüphe ve sonuçlandırma .. evet onlardan hiçbirşeyin kaçmadığı doğru.. Filmin sonu biraz havada kaldı, demek devamı gelecek.. O zaman bize düşen beklemek..


Everybody's fine

Afişte toplam 4 kişinin fotoğrafı var ama şahsi düşüncem bu filmin tek kişilik bir
oyun niteliğinde olduğu.. Robert De Niro'yu izlediğimiz film naif bir aile mesajı taşıyor.. Ebeveynlerin, büyük özverilerle yetiştirdikleri evlatlarının hayatlarını hep umdukları gibi şekillendiremediklerini gösteriyor bizlere..
Sizi yormayan duygusal temalar taşıyan güzel bir film...

Sağlıkla kalın,

6 Şubat 2010 Cumartesi

BRUSCHETTA

bruschetta



    Orjinale bir adım daha yakınlaşmak..


Evet bu uygulamada yapılan bu oldu.. Diğer sefer de söylemiştim zaten İtalyanların uygulamasının başka olduğunu ...

Bu sefer bir adım daha yakınlaşarak yaptım Bruschetta'ları.. Lazanya ve mercimek salatası öncesinde bir aperatif şeklinde ikram etmiştim ancak pazar kahvaltıları için de gayet güzel bir seçenek olur diye düşünüyorum, ne dersiniz... Hmmm belki sarımsağı çıkartıp içine peynir ya da zeytin ekleyerek yapmak gerekebilir. Görüyorsunuz ya, bir pazar kahvaltısıdır dilimden düşmeyen :) Birileri artık sesimi duysun :) Zaten söyledim kocaya, bana merdivensiz düz ayak bir yer bul, yarın sırtında taşı bir kahvaltıya götür dedim :) Sırtında taşıma kısmına hafif tebessüm ederek, konuyu organize etme sözü verdi. Bu tebessümü nereye çekmeliyim a dostlar, siz söyleyin :)

Ayy ne çenesi düşük kadın oldum.

İki dilim ekmek yazıcam, şuraya bak, çenem koptu...

Gelelim bruschettalarımızaa..



Malzemeler:

  • Tost ekmeği ya da varsa dilimlenmiş köy ekmeği bence daha da lezzetli olacaktır.
  • Domates
  • Sarımsak
  • Zeytinyağı
  • Taze ya da kuru fesleğen
  • Tuz
  • Rendelenmiş parmesan ya da kaşar peyniri
  • Kırmızı dolmalık biber
  • Ekmeklerin üzerine sürmek için tereyağ

Tost ekmeklerimizi öncelikle ekmek kızartma makinasında ya da fırının ızgarasında kızartıyoruz. Kızaran ekmekleri ben ortadan ikiye keserek üçgen hale getirdim. Kızarttığımız ekmeklerin üzerine bir miktar tereyağ sürüyoruz.

Bir kaseye domateslerin kabuklarını soyarak ufak ufak doğruyoruz. Kırmızı biberleri de doğrayıp domateslere ilave ediyoruz. İnce kıyılmış sarımsak, tuz , zeytinyağı ve arzu ettiğimiz kadar fesleğen de ilave ederek iyice karıştırıyoruz. Bu karışımı ekmeklerin üzerine paylaştırıp üzerlerine rende parmesan ya da kaşar peyniri serpip fırına veriyoruz.

Daha önce de belirttiğim gibi bir akşam menüsünün başlangıcı da olabilir, ufak tefek malzeme değişikliği ile bir kahvaltının öğesi de... Siz nerede isterseniz...

Afiyetle ve sağlıkla,

4 Şubat 2010 Perşembe

ÇEŞNİLİ TEREYAĞ

çeşnili tereyağ




Şöyle güzel bir pazar günü kahvaltısı yapmayı nasıl özledim.Dizimdeki problem nedeniyle sandalyede oturmakta sıkıntı çektiğim için kucakta tepsi modeli yemek yer durumdayım. Uzmanların söylediğine göre TV karşısında tepside yemek yiyen insanlar daha çok kilo alırmış, haklılar sanırım :) Sizin köşe yastığı eski usül çift kişilik bir yastık olma yolunda hızla ilerliyor :) Hani şu bir yastıkta kocayın dedikleri cinsten.
Neyse her şeyin başı sağlık diyip, homini gırtlak tumba yatak modeli yaşayıp gidiyoruz işte. Dedim ya kahvaltıyı özledim diye, şu kahvaltı masasından kalma ufacık tefecik bir uygulamadan bahsedeyim bari sizlere...

Belki bir çoğunuz daha önce denemişsinizdir, aroması farklı tereyağ çeşitlemesi yapmayı. Ben ilk kez denedim ve konuklarım çok memnun kaldılar.

Uygulama şöyle,

Bir gece önce evdeki tereyağınızdan ne kadar isterseniz oda ısısına getirip, içerisine ince kıyılmış dereotu ve/veya maydanoz, kırmızı biber, dövülmüş sarımsak, nane, kekik gibi baharatlardan istediklerinizi koyup bir kaşık yardımı ile iyice karıştırıyorsunuz. Streç filmin üzerine döküp, streçe sara sara rulo yaparak buzlukta bir gece bekletiyorsunuz. Ertesi sabah kahvaltıdan 20-30 dk önce oda ısısına alarak dilimleyerek buz dolu bir kasede servis ediyorsunuz. Kızarmış ekmekle beraber tabii ...

Çeşnili tereyağ kahvaltı dışında kanepe, sandviç gibi hazırlıklarınızda da enfes aroması ile fark yaratmanızı sağlayacaktır.

Afiyetle, sağlıkla..

1 Şubat 2010 Pazartesi

ISPANAKLI, HAVUÇLU, PATATESLİ BÖREK

Ispanaklı havuçlu patatesli börek





Daha sık yazmak istiyorum ama arşiv dolu sanıyordum, fotoğraflar güzel değil.. O yüzden 3-4 gün ara vermek durumunda kalıyorum. Bu böreği ne zamandır yapmak istiyordum, anneciğime söyledim o yaptı sağolsun..Kış mevsiminin en güzel tatlarını barındıran bu börek , benim ıspanak yemez, havucu tabağın en ücra köşesine iteler kocamın dahi favorisi oldu.

Evde mutfaktan uzak günlerimde bir puzzle başladım, pek bir şey kalmadı. Bitti bitecek. Bunun dışında bol bol Yemekteyiz seyretmek zorunda kaldım. İnsanların yorumlarına inanamıyorum. Seyretmiycem diyorum hergün ama olmuyor, bir şekilde koltukta televizyona takılıyorum işte.

Neyse biz gelelim böreğimize.

Malzemeler:

  • 1/2 kg ıspanak
  • 1 orta boy soğan
  • 3-4 adet havuç
  • 3-4 adet orta boy patates
  • Süt
  • Sıvıyağ
  • Tereyağ (2-3 yemek kaşığı)
  • 3 adet yufka
  • Üzeri için yumurta sarısı
  • Tuz


Bu böreğin içindeki 3 farklı harç malzemesini sırayla hazırlamamız gerekiyor. Bu üç farklı renkteki harç böreğimize renkli bir görüntü kattığı gibi, lezzetinde de müthiş bir coşku yaratıyor diyebilirim.

Ispanaklı harç için;

Ispanaklarımızı bol suyla yıkayıp, ince ince kıyıyoruz. Soğanlarımızı da çok ufak bir şekilde doğrayıp hazırlıyoruz. Bir tencereye 2-3 yemek kaşığı sıvıyağ koyup soğanlarımızı kısık ateşte soteliyoruz.Ispanakları da ilave edip tencerenin kapağını kapatmadan, suyunu salıp çekmesini sağlıyoruz. Tuzunu ilave edip soğumaya bırakıyoruz.

Havuçlu harç için;

Havuçları temizleyip, rendeliyoruz. Bir tava ya da tencereye 1-2 yemek kaşığı sıvıyağ koyup havuçları kısık ateşte renkleri soluncaya ve yumuşak bir doku kazanıncaya kadar soteliyoruz. Tuzunu ilave edip , pişen havuçlarımızı soğumaya bırakıyoruz.

Patatesli harç için;

Patateslerimizi soyup ufak parçalara bölerek tuzlu suda haşlıyoruz. Haşladığımız patateslerimizi bir çatal yardımı ile eziyoruz. Bir tencereye patatesleri ve tereyağı koyup koyu bir kıvamda kalacak şekilde azar azar süt ilave ediyoruz. Ortalama 1 çay bardağı kadar süt diyebiliriz.Tuzunu da ekleyerek böreğimizin hazırlığına geçiyoruz.

Birinci kat yufkamızı tezgahımıza açıp, bir fırça yardımı ile yufkanın üzerine sıvıyağ sürüyoruz. Bu kata ıspanaklı harcımızı yayıyoruz. İkinci kat yufkayı da üzerine koyup yine yağlayarak havuçlu harcımızı yayıyoruz. Son kat yufkayı da serip yine yağlıyoruz ve patatesli harcı son kata uyguluyoruz.

Tüm katlar tamamlanınca böreğimizi dikkatli bir şekilde büyük bir rulo halinde sarıp, ortadan ikiye bölerek bir müddet buzdolabında bekletiyoruz.

Pişirme aşamasında ise bu ruloları ekmek dilimi gibi dilimleyerek yağlanmış ya da yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine diziyoruz. Üzerlerine yumurta sarısı sürerek önceden ısıtılmış fırında 180 derecede kızarana kadar pişiriyoruz.

Afiyetle, sağlıkla

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails