14 Ağustos 2007 Salı

BİRAZ KOMŞUDAN .. BİRAZ MEZEDEN ...

barbunya pilakisi

Üniversitedeki sanırım ilk veya ikinci günüm.. Koskocaman bir anfi..İçerisi bizim bölümden, kardeş bölümden, felsefeden, tarihten vs.. bir sürü insan ile dolu. Zayıf, cılız sesli bir bayan hoca.. Koca anfiye sesini duyurmaya çalışıyor..Ve alfabeyi yazıyor tahtaya ...
α - β - γ - δ- ε - ζ - η - θ - ι ..... ve olay burada kopuyor.. Hocanın bir IOTA (yota) deyişi var bizim aramızda 4 yıl boyunca slogan oluyor...


Ders Yunanca... En antiğinden en eskisinden.. Gel zaman git zaman , kala geçe Yunan olayı iyice tutku oluyor... Anne - baba - kardeş - amca - yenge - nineler sahibi olunuyor en Yunanından.. Gidiliyor, geliniyor, gidiliyor , gelmek istenmiyor... Yunan müziği çalınca ruh bir başka titriyor.. Yunan demek dost demek oluyor ; herkese , tüm politik ayrımlara inat ... Toprak çekiyor belki ama şu bir gerçek ki bir seferinde Selanik'te Türk müsün diye soran taksici cevabı alınca para dahi almıyor , yaşlı teyzeler bize İstanbul'u anlat diye yolunu kesiyor..





O kadar ortak nokta var ki bizden ve onlardan... Televizyonun üzerindeki üçgen dantel bile aynıyken neyin çekişmesi bu yıllardır hiç anlam veremedim.


Taa Malazgirt Savaşı'nın öncelerinde birbirine temas etmekte olan iki kültürün bu kadar harmonize olmasına şaşmamak gerek...Kimi yunancadan geçmiş Türkçe olmuş, kimi tam tersi ... Ortadaki tek gerçek kelimelerin, hayatların ortak bir paydada buluşuyor olması...Bir sürü kelime var saymakla bitmez.. Bazı internet sitelerinde bu ortak kelimeler listelenmiş... İşte size bir kaç örnek...


Bahşiş - Bahsisi


Bakkal - Bakkalis


Çarşı - Charsi


Divan - Divanis


Portakal - Portakali


Lüfer - Luferi





ve bunlar gibi yüzlerce...





Eeee neden mi anlattım bütün bunları... Bir ortak kelime daha var... Onlar mezzes diyorlar... Biz de meze .. Türk mutfağının önemli bir yerini oluşturan mezeler çok çeşitli.. İçkinin esasen de milli içeceğimiz rakının yanında gelin gibi süzülür mezeler.. Atina'da bir gün beni özel yemekler yapılan küçük bir restorana götüreceklerini söylemişlerdi. O anlattıkları yere vardığımızda tabelada MEZECI yazıyordu :) Tepsi ile geldi o özel yemekler... Restoranın sevimli sahibi saymaya başladı..


Patlicani ... (Türkçesini söylememe gerek yok sanırım) - Bureki (Börek) - Sarmaki (Sarma yani zeytinyağlı dolma) - Dolmadaki :) - Caciki - Saksuka .....


En son saydığı ise Pilaki idi :)





Arkadaşlarım " Hepsinden ye .. Bunlar çok lezzetlidir..." demezler mi :))


İşte size bugün karşı kıyının ve bizim kıyının ortak bir lezzeti Pilaki ...





Ben çiğden pişiriyorum Pilakiyi... Yani soğanı kavurmuyorum.. Bir de zeytinyağlı yemeği tatlı sevenlerdenim ..



  • 1 kg barbunya

  • 2 adet büyük boy soğan

  • 4 adet domates

  • 1 yemek kaşığı domates salçası

  • 1/2 çay bardağı zeytinyağ

  • 2 çay bardağı su

  • 8-9 adet kesme şeker

  • 1 tatlı kaşığı tuz

  • Süslemek için maydanoz


Düdüklü tencereye ayıklanmış ve yıkanmış barbunyaları koyalım. Yemeklik olarak doğradığımız soğan ve domatesleri de koyup diğer malzemeleri de ilave ederek birbirine yedirelim. Ocağın altını yakıp düdüklünün düdüğü çıktıktan sonra yaklaşık 20-25 dk kadar kısık ateşte pişirelim. Maydanoz ile süsleyip soğuduktan sonra servis edelim.

Afiyetle kalın,





9 yorum:

gülriz dedi ki...

Mügeciğim ne güzel anlatmışsın öyle. Mitolojisinden mi felsefesinden mi neden bilmem ama dediğin gibi tüm politik ayrımlara inat, kendimi çok yakın hissettiğim bir coğrafya ve en kısa zamanda gitmek istediğim, tüm kültürünü, yaşayışını görmek istediğim bir toprak parçası orası. Eğer bir gün gidebilirsem, önerilerin için başını şişireceğim kesinlikle. Kocaman sevgiler

Pembelinin Mutfağı dedi ki...

Sevgili Müge, senin barbunyanı görünce yine canım yapmak istedi bak:) Ellerine sağlık.

munevver dedi ki...

Sevgili Müge merhaba! Türk kahvesi ve reçel kültürümüz de çok benziyor, biliyor musun?

Zeytinyağlı yemeklere konan şeker konusunda seninle ayni fikirdeyim. Bir de her şeyin çiğden olması konusunda. Eline sağlık. Bugün bizde de ayni yemek var.
Sevgiyle, Nane Limon

Selen dedi ki...

Tatil kuşu,
Hoşdöndün.. Ne güzel anlatmışsın. Ben de Cumartesi Alaçatı'da sirtakili bir meyhanede olacağımdır. Dönüşte anılarımı anlatacağımdır.. Her lokmada ve sirtakide seni anacağımdır :)) Tatilden sevgilerim sana...

Fast food kültürüne inat tabakta lezzetler... dedi ki...

Çok güzel bir hafta sonu diliyorum.
Sevgiler…

Adsız dedi ki...

.müge cim, oleyyy be yorum yapabiliyormusum meğer:)) sanırım benım gözumde bır sorun var:(( gercekten ya şu yazılarını bıraz daha buyutmem mumkun mu??

sevgıler
fidan

MUTFAKTA HOŞ SEDA dedi ki...

Müge ellerine sağlık nefis görünüyor Yunanistana gelince görmek istediğim yerlerden biri sende çok güzel anlatmışsın
Sevgiler

Yemekbahane dedi ki...

Gülriz'cim,

Her zaman önerilerim hazır emin olabilirsin.

Pembeli, bu yaz sıcağında barbuny aiyi gider değil mi:)

Münevver abla, sen de bendensin demek..

Selen, ben mi kuşum yoksa sen mi? Ben burdayım yawww, biryere gitmedim ki :)

Fidaneli ben de anlamadım yazılarım neden küçük ama çözeceğim inşallah

Herkese ziyaret eden herkese teşekkürler

Papatya dedi ki...

Sevgili Muge,
yazdiklarindan da hissediliyor ki Yunan kulturuyle ne kadar da cok ortak noktamiz oldugunun ayrimina varabilenlerdensin... Ben 8 yildir Girit adasinda yasiyorum, bunu en iyi anlayan ve yasayanlardan biriyim. Eminim birgun buralara gelsen de cok begenirdin. Sayfani ilk ziyaret edisimdi, bir baska blogda bu konuda yazdigini okuyunca geldim. Ben de beklerim, benim sayfamda da denizin bu tarafindan esintiler bulacaksin.
Tanistigimiza memnun oldum. Sevgiler,
Papatya

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails