30 Kasım 2017 Perşembe

FIRINLANMIŞ SOSLU KARNABAHAR



Yine sebze sevmem diyenlere sebze yedirecek bir tarif ..
Üstelik içindeki un miktarını dikkate alırsak oldukça düşük kalorili ..
Bizim evde dün akşam yemem diyenlere bile kendini sevdirdi..

Malzemeler:
  • Orta boy bir karnabaharın yarısını kullandım
Sosu için;
  • 2 adet yumurta
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 5 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 2 yemek kaşığı galeta unu
  • 1 yemek kaşığı normal un
  • Tuz, zerdeçal, toz kırmızı biber, karabiber
Servis etmek için;
  • Sarımsaklı yoğurt
Yapılışı:



  1. Karnabaharı çiçeklerine ayırıp tuzlu suda çok yumuşamayacak şekilde haşlıyoruz. (Çiçeklerine orta büyüklükte ayırıp kalın sapları keselim, rahat pişmesi için)
  2. Hafif yumuşayan karnabaharları süzüp soğuk suyla yıkayıp şokluyoruz.
  3. Bir kapta sos malzemelerinin tamamını iyice karıştırıyoruz.
  4. Bir tepsiye yağlı kağıt seriyoruz.
  5. Fırını 220 derecede ısıtıyoruz.
  6. Pişen karnabaharları sosa iyice tek tek bulayarak tepsiye yan yana diziyoruz.
  7. Fırında pembeleşinceye kadar pişiriyoruz.
  8. Üzerine sarımsaklı yoğurt dökerek servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,

27 Kasım 2017 Pazartesi

ISPANAKLI TEPSİ BÖREĞİ (SELANİK BÖREĞİ)



Mana (Anne) gideli 4 ay oldu bile. Ağustos ayında cenazesine katılmadığımız için Selanik'e 40. gün anma törenine gittiğimizde bendeki yeri katmerlendi, sevgisi çoğaldı, hayatımdaki boşluğu arttı Manamın.. Öyle ki onun dediği her söz, yaptığı her güzel şey, bana verdiği her nasihat bir emanet artık. Bu börekle ne alakası var diyeceksiniz belki de.. Çok var...
Bazı tatlar vardır, bir yerle eşleşir. Bir şeyi yediğinde seni eskiye götürür, o yere götürür hani.. İşte ıspanaklı peynirli börek de sanırım artık beni o üç katlı bahçeli evin zemin katındaki kahverengi dolaplı açık mutfağa götürecek. O tezgahın ardındaki gülen yüzü hatırlatacak bana. Spinach Pita yaptım size diyen o anneye götürecek. 
Selanik'e son gittiğimde artık onun orada olmadığını bilmem, o eve girdiğimde bana ne hissettireceğini tahmin edememden öte bir şey yaşadım. Kavala'da bir mola yerinde karnım acıktığı için, Yunanistan'ın böreği yediğim hiç bir börekle kıyaslanmayacak kadar güzel olduğu için bir dilim ıspanaklı börek aldığımda beni bu kadar etkileyeceği aklımın ucuna dahi gelmezdi.
Bir ısırık aldığımda beni götürdüğü yer ve mekan nedeniyle o gün Selanik'e varana kadar ağladım elimde börekle. Her ısırıkta acım arttı, sanki cam bir duvara çarpan kuş gibi öylece kalakaldım ne yapacağımı bilemeden. O acı gerçek, Mana'nın gidişi, o ısırıkla yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Törende de aynı börekten dağıttılar, hatta eve götürelim diye yanımıza da koydular.. O, artık börek değil bir anıya dönüşmüştü ...

Ben de ona benzer bir börek yapmak istedim geçenlerde..Mana da hazır yufka ile yapıyordu ama onların yufkası bizimkinden biraz daha farklı daha gevrek ve yağlı, milföy ile yufka arasında bir durumu var sanki. Ben de bizimkini ona dönüştürmeye çalıştım. Sonucu beni mutlu etti, artık o benim Selanik Böreğim olarak defterimde yerini aldı.

Malzemeler: 

Not: Ben fırın tepsisinden küçük bir borcamda pişirdim, fırın tepsisi için malzemeyi çoğaltmanız gerekir
  • 3 adet yufka
  • 6 adet milföy hamuru 
  • 1 su bardağı + 1/2 çağ bardağı sıvıyağ
  • 2 yemek kaşığı nişasta (silme)
  • 2 yemek kaşığı un (silme)
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • Tuz 
  • 1 yumurtanın sarısı 
  • Susam (Çörekotu, haşhaş tohumu ya da hiç bir şey, tercih size bağlı)
İç malzemesi :

  • 1 kg yıkanmış doğranmış ıspanak
  • 1 adet ufak yemeklik doğranmış soğan
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağ
  • Tuz
  • 200 gr sert beyaz peynir (rendelenmiş/çatalla ezilmiş)
Yapılışı:
  1. Öncelikle iç harcını hazırlayalım. Bir tencereye zeytinyağını koyup soğanları ekliyoruz. Rengi şeffalaşıncaya kadar kavuruyoruz.
  2. Daha sonra ince kıyılmış ıspanakları soğanlara ilave ediyoruz.Tencerenin kapağını kapatmadan iyice suyunu çekene kadar kavuruyoruz. Bu esnada tuz ekleyerek tatlandırıyoruz. Bir sonraki aşamada peyni ekleneceği için tuzu çok koymayalım.
  3. Ispanak pişip iyice suyunu çekince beyaz peyniri ekleyerek iyice karıştıyoruz.
  4. Tepsimizi margarin ile iyice yağlıyoruz. (Bu yapışmasına engel olacak)
  5. Bir kasede sıvıyağ,nişasta, un, sirke ve biraz tuz ile bir sos hazırlıyoruz.
  6. Yağladığımız tepsiye ilk yufkayı kenarları dışarı taşacak şekilde seriyoruz. Her yerine bir fırça yardımı ile sostan sürüyoruz. 
  7. Sonra ikinci yufkayı büyük parçalara ayırıyoruz. Bir büyük parçayı tepside az önce sosladığımız katın üzerine serip onu da sosluyoruz (Bir kaşıkla da soslayabilirsiniz, heryerine geldiğine emin olalım)
  8. Aynı şekilde böyle 2-3 sefer daha yufka serip sosluyoruz. Alt katman hafif kat kat olduğuna göre şimdi böreğin iç malzemesini her yere eşit şekilde dağıtabiliriz. 
  9. İç malzemenin üzerine yine büyük parça bir yufka seriyoruz (3.yufkaya geçebilirsiniz) Sos sürüp iki üç kat daha bu şekilde elimizdeki yufkaları bitiriyoruz. Yufkalar bitince tepsinin kenarlarını da üste doğru katlayarak onlara da sos sürüyoruz.
  10. 6 adet milföy hamurunu 2'şer 2'şer alt alta dizip o dikdörtgeni merdane ile büyüterek birbirine yapışık hale getiriyoruz.
  11. Bu dikdörtgeni yırtmadan tepsideki böreğin üzerine seriyoruz. Kenarlarını parmağımızla böreğin altına altına iterek yerleştiriyoruz. Üzerine biraz (çok değil) sostan sürüp bir bıçal yardımı ile eşit karelere kesiyoruz. 
  12. Yumurta sarısı sürüp üzerine susam serpiyoruz.
  13. Önceden ısıtılmış 190 derece fırında nar gibi kızarana kadar pişiriyoruz. (Altının da iyice piştiğine emin olun, milföy çabuk pişecektir.)
Afiyetle, sağlıkla


24 Kasım 2017 Cuma

ZEYTİNLİ & ACUKALI MİNİK ÇÖREK ve KONUK OLDUĞUM TV PROGRAMI

Günaydın..

Dün yine harika bir anı ile kapattım gözlerimi geceye. Bundan yaklaşık 2-3 hafat önce Show Tv'den Pelin Karahan'ın programına davet edildiğimde çocukluk hayalimi yine yaşayacak olmanın heyecanı zaten basmıştı. Ama dün ekranda yine kendimi seyredince mutluluğum katmerlendi diyebilirim.

Üç tarifle katıldığım program sırasında ve sonrasında o kadar güzel mesajlar aldım, desteğinizi o kadar derinde hissettim ki mutluluğumu kelimelerle tarif edemiyorum.


Programı izlemek isterseniz, linki burada. Ben sanırım açıp açıp bol bol izleyeceğim :)

Gelelim yeni tarifimize.. Geçen hafta cumartesi günü gelen misafirlerime yaptığım bir tarif..

Yapması benim tariflerimde alışık olmadığınız bir şekilde aşamalı, bir miktar el oyalıyor. Ancak sonucunu görünce buna katlanılmayacak bir zorluğu yok, emin olun.. Malzemeleri ve adımları doğru uygularsanız misafirlerinizi ve sevdiklerinizi mutlu edecek bir tarifle karşınızdayım :)



Malzemeler: (24 adet)
  • 1 paket toz maya
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 2 adet yumurta
  • 250 gr eritilmiş tereyağ
  • 2 çorba kaşığı toz şeker
  • 1/2 tatlı kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı mahlep
  • 3 su bardağı un (Az gelirse ilave edebilirsiniz)
Arası için;
  • 1 kase zeytin (Çekirdekleri çıkartılmış ve ufak doğranmış) Foranın hazır salata zeytinini kullanabilirsiniz.
  • 1 kase acuka (ben hazır kullanım bu sefer ama evdeki bir biber salçasını da kullanabilirsiniz)
Üzeri için;
  • Çörekotu
  • 1 yumurtanın sarısı
Yapılışı:

  1. Sütü bir cezvede hafif ılıtıyoruz (kaynamasın) 
  2. Toz mayayı ılınmış süte ilave edip, karıştırarak mayayı eritiyoruz.
  3. Derin bir kaba unu eleyip  unun ortasını havuz gibi açıp şeker,mahlep, tuz, mayalı süt, sıvıyağ ve yumurtaları  ekliyoruz. 
  4. Bütün malzemeyi ele yapışmayacak bir hamur elde edene kadar yoğuruyoruz.(Bu esnada eğer hamur fazla yumuşak bir kıvamda ise un ilave edebiliriz.)
  5. Tereyağını bir tavada yakmadan eritiyoruz.
  6. Mayalanmasını beklemeden hamuru 6 eşit parçaya ayrıyoruz.
  7. Böldüğümüz 6 parçayı da kendi içerisinde 4 eşit parçaya kesiyoruz. Toplamda 24 eşit parça hamurumuz olacak. 
  8. Tezgaha un serpip ilk parçayı bir pasta tabağı büyüklüğünde merdane ile açıyoruz. Açtığımız hamuru bir tabağa alıp üzerine erittiğimiz tereyağından fırça ile sürüyoruz. 
  9. İkinci hamuru da aynı şekilde pasta tabağı büyüklüğünde açıp ilk açtığımız ve yağladığımız hamurun üzerine koyup onu da yağlıyoruz. 
  10. Daha sonra aynı işlemi üçüncü ve dördüncü hamura da yapıyoruz. 
  11. Bir tabakta dört adet üst üste açılmış ve yağlanmış hamurumuz oldu, bunu buzdolabına kaldırıp diğer hamurlara devam ediyoruz.
  12. Tüm parçalar bitene kadar dörder dörder bu şekilde hamur setleri yapıyoruz. Toplamda 6 setimiz olacak buzdolabında. 
  13. İlk yaptığımız setten başlayarak dinlenen hamuru buzdolabından alıyoruz. 
  14. Tezgaha ve hamurun üzerine un serpip hamuru orta büyüklükte yırtılmayacak şekilde açıyoruz. 
  15. Açtığımız bu daireyi sekiz eşit üçgene bölüyoruz. 
  16. Üçgenlere biraz acuka/salça sürüp üzerine zeytin serpiyoruz ve geniş yerinden başlayarak sarıyoruz.
  17. Sardığımız hamuru her iki tarafından bükerek ay şeklinde getirip margarinle yağlanmış fırın tepsisine aralıklı şekilde diziyoruz.
  18. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörek otu serpiyoruz. 
  19. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,


21 Kasım 2017 Salı

HİNDİSTAN CEVİZLİ KURABİYE VE YENİ KAHVALTI SOFRASI


Geçtiğimiz cumartesi günü yine bir misafir grubunu kahvaltıda ağırlamak üzere davet etmiştim. Kahvaltı olduğunda işin iyi tarafı gün boyu rahatça oturup sohbet edebiliyoruz ama işin stresli tarafında ise misafirler erken geliyor :) Bu durumu iyi yönetebilmek için de hayli erken kalkmak gerekiyor. Bir zamanlar "Yemekteyiz" programı vardı belki hatırlarsınız, hatta geçenlerde yine bir reklamını gördüm, sanırım tekrar başlamış olabilir. Orada ev sahibi olan kişi hazırlıklara yetişemez, eli ayağına dolaşır, mutfağı çöp basar, tencere taşar ne kadar sakarlık varsa olurdu.. İşte ben de bu cumartesi günü öyleydim.. 

Bir saat var, yarım saat var diye dakikaları sayar buldum kendimi ve birden ding dong :) Geldiler..

Neyse ki sadece mutfak masasını toparlamaya vaktim kalmamıştı, diğer her şey tamamdı.. Üstümü de giyinmiş ama saçımı taramadan kapıyı açabildim :)

Misafir olunca illa bir iki yeni şey denerim.. Bu sefer yaptıklarım pek yeni sayılmaz, sadece blogda tarifinin olmadığını farkettiğim bu kurabiye yeni sayılır.. Diğerlerinden ileriki postlarda bahsedeceğim ..



Eskiden peynir tabağı bu kadar popüler bir olgu değildi.. Her peynir kendi içinde tabaklanır ayrı ayrı sunulurdu.. Şimdi ise trend peynir tabağından bir arajman hazırlamak. Bu trende elbette biz de elimizden geldiğince uyum sağlamaya çalışıyoruz. Ayrı bir yazıda peynir tabağı hazırlama üzerine kendi paylaşımımı yapmayı düşünmüyor değilim hani..





Kahvaltılıkların dışında bir börek, bir el açması çörek/poğaça, bir kurabiye ve cheesecake ikramım oldu misafirlerime. Bugün size kurabiyenin tarifini vermek istiyorum. Aslında çoğu pastanede de olan, evlerde de sıkça pişen bir kurabiye, Hindistan Cevizli Kurabiye tarifi ..

O kadar uzun zamandır yapmadığımı farkedip, Google'da her zaman yaptığım gibi "Yemekbahane Hindistan Cevizli Kurabiye" yazdığımda hiç bir sonuç alamayınca anladım ki ben uzun zamandır yapmadığım gibi bu tarifi bu deftere de hiç yazmamışım meğer :)

O zaman gelsin tarifimiz .. 



Malzemeler:


  • 1 paket margarin (Oda ısısında beklemiş, 250 gr) (Ben Sana Hamurişi kullandım)
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 su bardağı hindistan cevizi
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 1 yumurtanın sarısı
  • Aldığı kadar un (Benim hamurum 3,5 su un bardağı aldı)
Üzerine ; 
  • 1 yumurtanın beyazı
  • 2 su bardağı hindistan cevizi 
Yapılışı:



  1. Hamuru için (un hariç) gerekli malzemeleri derin bir kaba koyuyoruz.
  2. Malzemeleri un ekleyerek ele yapışmayan kıvamlı bir hamur olana kadar yoğuruyoruz.
  3. Fırını 170 derecede ısıtıyoruz.
  4. Tepsiye yağlı kağıt sererek hazırlıyoruz. 
  5. Bir kaseye yumurta akını koyup bir çatal yardımı ile hafifçe çırpıyoruz. Başka bir kaseye de hindistan cevizini dökerek hazırlıyoruz.
  6. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz.
  7. Yuvarladığımız hamuru önce yumurta akına batırıp sonra hindistan cevizine buluyoruz.
  8. Bu şekilde tüm hamur bitene kadar aynı işlemi yapıp tepsiye dizerek fırına veriyoruz.
  9. Üzerleri pembeleşinceye kadar pişiriyoruz (yaklaşık 15 dk)
Afiyetle, sağlıkla

16 Kasım 2017 Perşembe

LAZANYA


Bir şeyleri yapmak istediğim gibi yapamadığımda bütün şevkim kaçıyor benim. Size de öyle oluyor mu? Çok sonuç odaklı olmak mı bu bilmiyorum ama misal blog yazma konusunda bu ara bu durumda hisseder oldum...

Hızlıca akan zaman mı, vakitsizlik mi, organize olamama becerisi mi (yoksa beceriksizliği mi demek lazım bilemedim) ayırt edemediğim bir durumla ne yeni bir tarif yapabiliyorum, ne de yaptığım şeyin istediğim gibi fotoğrafını çekebiliyorum .. Sonuç olarak çok istediğim, burada yaşamak ve burayı yaşatmak hissimi ufak ufak kaybediyorum sanki. 

Şu kare beni kendimden soğuttu sabah sabah.. Yazacak bir şey arıyorum, yakın zamanda yılda 100bin kere falan yaptığım standart bir kek tarifinin dışına çıkabileceğim bir şey yapmışlığım yok :( Aaa lazanya yapayım, hem burada tarifi yoktu diyorum .. Tamam yaptım eeee.. sonra ne oldu.. hadi yemek hazır değil mi diyen ses sonucu ocak üstüne oturtulmuş "borcam" içinde çekilmiş yamuk bir fotoğraf ile bu heves yerle yeksan oluverdi işte.

Eskiden nasıl yapıyordum, çalışmıyor muydum? Yemeği aç olsalar da mı vermiyordum, üstelik cep telefonum fotoğraf bile çekemezken fotoğraf makinamla nasıl yapıyordum bunu ? 

İşin özü.. ve beklenen sonuç :

* Yemek pişirmeyen yemek bloggeri oldum
* Görselliğin tavan yaptığı dönemde fotoğraf katastrofu ile blog yazmaya çalışıyorum

galiba ben bunu kesmeliyim ... 

dermişim ...

Yok ya .. yok öyle yağma .. lazanya işte .. en kıymalısından.. beşameli harika .. kaymak gibi.. Sen yap , fotosunu güzel çek belki bana da atarsın :) olmaz mı :)

yine kendi kendini kandıran bu zavallı kızcağızdan bir lazanya fotosu geliyor sizlere ..

Afiyetle & sağlıkla,

Malzemeler:

  • 1 paket lazanya (Bazı lazanyalar kuru bazıları haşlanarak kullanılıyor, orada kutunun arkasındaki tarife dikkat edin lütfen)
İç harcı :
  • 350 gr dana kıyma
  • 1 adet orta boy kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası 
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağ
  • tuz, karabiber, kırmızıbiber
Beşamel sos:
  • 100 gr tereyağ, 1 yemek kaşığı zeytinyağ
  • 3 tepeleme yemek kaşığı un
  • 750 ml süt (ılık)
  • 1 yumurta sarısı
  • tuz, karabiber
Üzerine ve arasına ; 150 gr rendelenmiş taze kaşar peyniri


Yapılışı:
  1. Öncelikle iç harcı hazırlayarak başlayalım, zeytinyağını bir tavaya koyup, minik yemeklik doğranmış kuru soğanları hafifçe soteleyelim. Soğanlar şeffaflaşınca kıymayı ilave ederek kavuralım. Salçayı ekleyelim. Tuz ve baharat ile tatlandırıp çeyrek çay bardağı su ekleyerek bir taşım pişirelim. Suyunu çekince ocağı kapatıp iç harcımızı bekletelim.
  2. Eğer haşlanan lazanya aldıysak lazanyaları kaynayan tuzlu suda kutusunun üzerinde belirtilen süre kadar pişirelim, Suyunu süzüp soğuk suyla yıkayalım ki pişme işlemi bitsin sonrasında hamur olmasın. Eğer kuru lazanya aldıysak bu aşamaya gerek olmayacaktır.
  3. Beşamel sos için çelik tencereye tereyağ ve zeytinyağı koyup eritelim. Eriyen yağa unu ekleyip bir çırpma teli ile karıştırarak topaklanmasını önleyelim. Azar azar ılık sütü ekleyelim, bu esnada mutlaka karıştırmaya devam edelim. Tuz ve karabiber ile baharatlandırıp koyulaşıncaya kadar karıştırarak pişirelim. Koyulaşınca bir yumurtanın sarısını ekleyip yine hızlıca karıştıralım, ocağın altını kapatalım.
  4. Bir fırın kabını ya da borcamı heryerine gelecek şekilde margarin ya da tereyağ ile (sıvıyağ kullanmayın yapışır) iyice yağlayalım.
  5. En alta beşamel sostan biraz gezdirelim ve aralıksız şekilde lazanya yaprağı dizelim. Üzerine yine beşamel gezdirelim ve kıymalı harcımızdan eşit miktarda yayalım. Biraz kaşar rendesi gezdirelim. 
  6. En az 3 kat bu şekilde dizme işlemi yapalım. Son yaprakları dizince heryerine beşamel dökelim ve önceden ısıtılmış 200 derece fırında yaklaşık 10 dk kadar pişirelim.
  7. 10 dk sonra üzerine her yerini kapatacak şekilde rendelenmiş kaşar peyniri serpip tekrar fırına verelim ve üzeri kızarana kadar pişirelim.
Sıcakken servis edilmelidir.




1 Kasım 2017 Çarşamba

TAVUKLU TEL ŞEHRİYE ÇORBASI


Kasım ... Sonbaharın son demi.. Bu sabah arabaya oturduğumda hissettiğim şeyi hiç özlemediğimi farkettim.. Üşümek, delice üşümek.. Termometre 6 dereceyi gösteriyordu ve tamam dedim.. Kış geliyor..

Madem bugün çok üşüdüm o zaman bir çorba tarifi yazayım dedim.. Fotoğraf tam istediğim gibi olmadı ama bizim amacımız zaten çorbanın kendisi .. Değil mi :)

Malzemeler:

  • 5 parça tavuk kalça şiş (Ben göğüs etini çok sevmiyorum o yüzden tavuğun yağlı tarafından tercih ediyorum, sizler göğüs de kullanabilirsiniz - 2 parça yeterli olacaktır)
  • 1 su bardağı tel şehriye 
  • 1 yumurta , bir iki damla limon
  • Tavuk suyu (Yaklaşık 2,5 litre)
  • 2 yemek kaşığı Tereyağ, 1 yemek kaşığı zeytinyağ
  • Tuz
  • Karabiber

Yapılışı:

  1. Tavukları tuz, karabiber eklediğiniz suda (sonrasında bu suyu çorbada kullanacağız) iyice yumuşayıncaya kadar haşlıyoruz.
  2. Haşladığımız tavukları çok küçük olmayacak şekilde parçalara bölüyoruz.
  3. Tereyağ ve zeytinyağı bir tencereye alıp haşladığımız tavukların suyunu ilave ediyoruz. Su kaynayınca şehriye ve tavukları ekliyoruz. Tuz ile tatlandırıyoruz.
  4. Bir kasede limon ve yumurtayı beraber çırpıyoruz.
  5. Çorbayı bir taşım kaynattıktan sonra bir kaşık çorbadan çırpılmış yumurtaya katıp ısısını dengeliyoruz.Bir iki kaşık daha bu şekilde yumurtayı aynı ısıya getirmek üzere katarak karıştırıyoruz.
  6. Sonrasında aynı anda çorbayı karıştırmaya dikkat ederek yumurta ve limonlu karışımı çorbaya hızlıca ekliyoruz. Bu aşamada yumurtanın kesilmemesi önemli.
  7. Ocağın altını kapatarak çorbamızı 5-10 dk kadar şehriyelerin iyice şişmesi için bekletiyoruz.
  8. Sonrasında servis ediyoruz.


Afiyetle , sağlıkla

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails