30 Aralık 2009 Çarşamba

2010 YILBAŞI MENÜSÜ VE YENİYIL PASTASI

IMG_1327
Aslında son yazımı yazdığımı düşünüp sizlere yeni yıl mesajımı bile iletmiştim ama bloğun istatistiklerini kontrol ettiğimde Google'da en fazla arama yapılan kriterin "Yılbaşı sofraları", "Yılbaşı Davet Menüleri", "Evde Yılbaşı Kutlaması" ifadelerinin olduğunu gözlemledim. Dolayısıyla bu sondan bir sonraki :) yazımı yazmaya birden karar verdim.
Aynı şekilde ben de yılbaşı menüsünü oluştururken eski tarifleri derledim, karıştırdım. Üç aile biraraya geleceğimiz için sevgili dostlarım Didem ve Sinemle kendimizce, herkesin ortak olarak severek yiyebileceği bir menü oluşturduk. Son dakika belki bir fikir verir diye düşünerek daha henüz kağıt üzerinde yer alan , temel taşları bu akşam atılmaya başlanacak menümüzü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yılbaşı Menümüz;
Hazır bu yazıyı yazmışken dün yapılan bir kutlama için sipariş aldığım Yeniyıl Pastasını da sizlerle paylaşmak istedim.

yılbaşı pasta1

yılbaşı pasta2yılbaşı pasta4
Hepinize tekrar güzel bir yıl diliyorum.
Afiyetle,

28 Aralık 2009 Pazartesi

ALTERNATİF YILBAŞI SOFRASI - KAHVALTI

yılbaşı süsü

Bundan tam 9 sene önce Selanik'te yaşadığım bir yılbaşı dönemi beni çok etkilemişti. Aslında yılbaşı oluşunun da ötesinde, süslenen evlerdeki değişim, mutluluk ve heyecan o kadar içimi ısıtmıştı ki bir gün evlendiğimde ve kendi evim olduğunda bu büyülü atmosferi kendi evime de yansıtmanın hayalini kurmuştum.

yılbaşı süsü



Özellikle evde yarattığı cıvıl cıvıl değişim nedeniyle, kendi adetlerimizden biri olmasa dahi yılbaşı hazırlıkları ve dekorasyonunu ayrı bir keyif alarak yapıyorum. Zaten maksat hayata bir renk katmak, bir farklılık yaşamaksa nerede ve kim olduğumuzun çok da önemi yok bence.

yılbaşı süsü

Evde yarattığım bu ambians nedeniyle bizim meşhur Altın Kızlar toplantılarının her sene sonuncusunu bizim evde yapmak, son 5 senede artık adet haline geldi.Biz bu adeti yine bozmadık ama bu sefer alternatif bir yılbaşı kutlaması haline getirdik, kahvaltı sofrasıyla.

kahvaltı sofrası


Kahvaltı deyip geçmeyeceğimi bildikleri için beklentilerinin yüksek olduğunu az çok tahmin edebiliyordum :) Ama yine de onları şaşırtmam gerekiyordu, sanırım bu sefer de şaşırtmayı başarabildim :) Salona her girenin yüzündeki sevincini görmek dahi beni o kadar mutlu ediyor ki, tüm yorgunluğum uçup gidiyor diyebilirim.

Yılbaşı gecesi hazırlayacağım sofrada konsept olarak kırmızıyı baz aldığım için bu soframda farklı bir sunum hayal ettim. Severek kullandığım horozlu :) kahvaltı tabaklarımı kullanmaya kıldım. Peki masa örtüsü? Çekmecedeki alternatiflerden birini değerlendirecektim , ta ki Porland'da bu içime büyük coşku veren masaörtüsüne rastlayana kadar :) Tam istediğim gibi bir hava oluştu sonuç olarak sofrada, cıvıl cıvıl ,rengarek, mutluluk saçan :) 2010 için tüm dileklerimi yansıtan..

sofra düzeni

Lösemili çocuklara destek amaçlı hizmetlerini sürdüren Theodora Vakfı'nın şirketimizde kurduğu kermesten satın aldığım minik magnet çerçevelere konuklarımın resimlerini koyarak, hem oturma kartı hem de minik hatıra hediyeler oluşturmuş oldum. Yani bir taşla üç kuş :)

peynir tabagı

Kahvaltı Menümüzde;

  • Peynir, zeytin çeşitleri
  • Şarküteri tabağı
  • Annemin yaptığı ayva & şeftali reçellerireçel sunumu
  • Actifry'da kızarttığım kırmızı ve yeşil biberler (Yılbaşı renklerine çok yakıştı)
  • Çeşnili tereyağ
  • Kuru kayısı & ceviz
  • Peynirli Omlet

peynirli omlet

  • Ev yapımı Çavdar Ekmeği
  • Çıtır Sosis Buketi

sosis buketi

ve tatlı olarak ..

  • Yılbaşı kurabiyeleri

yeniyıl kurabiyesi


Bir yılın daha sonuna geldiğimiz bu günlerde size Yemekbahane aracılığıyla 2009'dan daha güzel, daha umut dolu bir yıl diliyorum. Yaşayacağınız her yeni gün bir öncekini aratmayacak kadar güzel geçsin...

Afiyetle,

23 Aralık 2009 Çarşamba

HASTANE ODASI SÜSLEMELERİ & BEBEK ŞEKERLERİ

Demir'in doğumu ve partisinin hazırlıklarını daha önce de bahsettiğim gibi Eminönü'nden aldığımız malzemelerle yaptık. Odasını ve şekerlerini ben hazırladım. Açıkçası bu son derece keyif aldığım bir hazırlık süreci oldu. Daha önce de Naz'ın doğum odasını süslemiş ve yine hastane hazırlıklarını yapmıştım ancak buna ilave olarak Demir'in hazırlıklarında bu sefer bebek şekerlerini de ben hazırlamış oldum. Sevgimle bir gece saat 3'e kadar oturup kes, bağla, tak kaldır komutlarıyla tam 200 adet bu şekerlerden (aslında içlerinde draje çikolata var) hazırladık. Gerçi kaç tane kurdele yaptığımı hatırlamıyorum bile, ellerim artık otomatikman kurdele yapar durumda diyebilirim :)

Demir'in hastane kapısında leylek figürünü kullandık ve hazır olarak satın aldığımız harflerle ismini kocaman duyurduk dünyaya :) Bu kapı süsleme işini yapmak elinizde malzeme varsa son derece kolay aslında, neden o kadar yüksek maliyetler çıkartılıyor anlamış değilim.

hastane süsleme


Hastaneyi ziyarete gelenlere verilmek üzere beğendiğimiz iki modeli uyguladık. Bir tanesi mavi minik kovaların içine yerleştirdiğimiz mavi-beyaz bonbonlar oldu. Alışverişinden ortaya çıkma aşamasına kadar o kadar eğlendim ki bir 200 tane daha olsa yaparım.. Şu minik şeyler insana nasıl da mutluluk veriyor :)

bebek şekeri

Bu minik kovaları temin ettiğimiz ve bence odaya harika bir şıklık katan beyaz simli süs ağacının dallarına astık.

bebek şekeri

İkinci model ise üzerlerinde minik zıbınların olduğu bu minik mavi kutular oldu.Bunlar hem maliyet hem de yapım olarak diğerlerinden daha pratikler.

bebek şekeri

Bu kutuları da ağacımızın dibine yerleştirdim.

bebek şekeri


Hastane odasında bir şeker ağacı oluştu böylelikle. Konuklarımız da dalından topladılar :)

bebek şekeri


Bu bardakları da loğusa şerbeti için hazırladım.Hastanede şerbet ve meşrubat ikramı yaparken çok şık bir görüntü sağladı.



İnsana keyif veren ritüeller olduklarını düşünüyorum tüm bu hazırlıkların. Az önce Sevgimle konuşurken, "eee mevlüdü ne zaman yapıyoruz?" diye sordum, bayılıyorum parti hazırlıklarına :)


Şimdi gündemimde evimdeki yılbaşı hazırlıkları var...

Kendime bir şekilde meşguliyet yaratıyorum Engin'in de dediği gibi sanırım :) Eee boşuna mı adımız Yemekbahane... Maksat bahane yaratıp mutlu olmak, mutlu etmek değil mi?

Afiyetle,



21 Aralık 2009 Pazartesi

DEMİR BEBEĞİN AYICIKLI CUPCAKELERİ

ayıcıklı cupcake



Bu cupcakeleri baby shower sonrasında konuklara hediye olarak vermek üzere hazırlamıştım. Daha geçen hafta gelişini heyecanla beklediğimiz minik Demir'imiz daha fazla içerde kalmak istemedi ve bu haftasonu dünyaya merhaba dedi.

ayılı cupcake



Minik eliyle parmağımı kavrayarak ne kadar güçlü olduğunu bana gösterircesine sıktığında onun hayat boyu hep güçlü, mutlu ve sağlıklı olması için dua ettim.

Aramıza hoş geldin Demir..

16 Aralık 2009 Çarşamba

YILBAŞI HAZIRLIKLARI - NANE LİKÖRLÜ ELMA TATLISI

Pazar günü Sinemciğimin ev sahipliğinde çok keyifli bir öğleden sonra geçirdik. Bizi evindeki sımsıcak ortamla karşıladı. Yılbaşının umudu ve coşkusu evine o kadar yansımıştı ki fotoğraf makinamı elimden düşüremedim, tabii sırf ben değil. Fotoğraf konusunda daha çok şey öğrenmem gerektiği bir gerçek. Ben tarif vereyim, fotoğrafa Burcu'dan bakın :)

Yılbaşı hazırlıklarına henüz ben malesef girişemedim. Bu ara pasta, kurabiye işlerine o kadar daldım ki evime sıra gelmedi, bu da beni son derece rahatsız ediyor. O yılbaşı ağacının ışıklarını gece seyretmekle müthiş bir huzur buluyorum çünkü.

Sinoş'un masası tek kelime ile kusursuzdu. Çay ve şarap ikramını, tatları kadar sunumları ile de aklımızda kalan güzel yiyeceklerle yaptığı açık büfesinde yılbaşı sofralarımız için de fikir verebilecek alternatifler bulunuyordu.

  • Somon ve avakadolu minik dürümler

dürüm

  • Fıstıklı ve Üzümlü Kıymalı Börek (Hem yufka hem milföy kullanılmıştı)
    kiymali borek
      • Mercimek Salatası

      mercimek

      • Peynirli ve Zeytinli Çörekler

      Ve bunların dışında;

      soframızı renklendirdi..

      Ama bir tat vardı ki bunu merak edeceğinizi bildiğim için tarifini aldım ve şimdi yayınlayacağım :)

      Yılbaşının renklerini tüm ahengiyle sergileyen bu tatlının ne kadar hafif ama ne kadar lezzetli olduğunu ancak yediğinizde anlayabilirsiniz diyebiliyorum.

      Ben alkol tüketmeyi sevmeyen biri olmama rağmen içindeki nane likörü beni hiç rahatsız etmedi.

      NANE LİKÖRLÜ ELMA TATLISI

      <


      Malzemeler:

      • 10-12 adet yeşil elma
      • 1 şişe nane likörü
      • 3-4 yemek kaşığı toz şeker
      • Kaymak
      • Nar
      Elmaların kabukları soyulur ve ortasındaki çekirdek, elmaya hasar vermeden soyucu aleti ile çıkartılarak, elmanın içinde bir delik açılır.

      Elmalar tencereye oturtulur (geniş bir tencere kullanılmalı) ve üzerlerine 1 şişe nane likörü dökülür. 3-4 yemek kaşığı toz şeker de serpilir ve tencerenin kapağı kapatılarak elmalar yumuşayıncaya kadar pişmeye bırakılır.

      Pişen elmalar, nane likörünün verdiği renkle yeşile döner.

      Soğuyan elmaların ortalarına kaymak doldurulur ve narla servis edilir.


      Nasıl ama , şu ahenk kendisine hayran bırakmıyor mu?

      Yılbaşı coşkusu sarsın heryeri.. İçimiz umut dolsun !



      Afiyetle,

      14 Aralık 2009 Pazartesi

      BABY SHOWER - 2

      Son iki haftadır müthiş bir koşuşturma içerisindeyim. Canım arkadaşım Sevgim'in doğumu iyice yaklaştı. Tarihin yakınlaşması bir takım hazırlıkları da beraberinde getirdi haliyle. Haftalar önce çıkılan Eminönü alışverişi sonrasında hastanede verilecek çikolataları hazırladık ilk önce. Bu hazırlıklarımızı sizlerle bir başka yazımda paylaşıyor olacağım. Sonrasında da hep yapmayı planladığımız Baby Shower partisi için koşuşturmaca başladı. Dekorasyonundan, ikramına, oyunlarından hediyelerine kadar her ayrıntıyı bir bir ele aldık. Hakikaten çok keyifliydi.





      babyshower


      Önce dekorasyonla başlayalım:



      Eğer bu tarz bir partiyi evde yapıyorsanız ve davetli sayınız 10'un üzerindeyse açık büfe sistemi en iyisi diye düşünüyorum. Bu sebeple , açık büfe şeklinde hazırladığımız sofrayı oğlumuz olacağı için mavi tüllerle bezedim ve kurdelelerle süsledim.



      Bir çok ayrıntının malesef fotoğrafını çekmeyi o hengamede atlamışım ama en azından fikir vermesi adına bu detaylardan da bahsedeyim sizlere.



      Eminönünden aldığımız mavi ve üzerinde ayıcık figürlü peçeteler de masaya son derece uyumlu oldu.




      Yine tül ve kurdele yardımıyla salon kapısının üzerine bir süs yaptık ve yine Eminönünde aldığımız ayıcık ve ördek sarkıt süsleri ile salona farklı bir ambians katmaya çalıştık.

      babyshower dekorasyon



      Dış kapıya Eminönü'nden satın aldığımız strafordan bebek taşıyan leylek figürünü ve bebeğimizin adını oluşturan harfleri asarak misafirlerimizi daha içeriye girmeden parti havasına sokmuş olduk :)

      baby12



      Bunun dışında salonun perdelerine bebişin onu bekleyen zıbınlarından asarak biraz da çeyizini sergileyelim dedik :)




      Yılbaşı nedeniyle kurduğumuz ağacın altına mavi balonlar ve oynayacağımız oyunlarda ödül olarak vereceğimiz hediyelerin yanına bir de konukların getirdiği birbirinden şirin hediyeler de gelince çok da zengin bir görüntü oluştu.


      baby13


      Davet menümüze geçersek;












      Tamamen anneye eğlence ve motivasyon unsuru sağladığını düşündüğüm ve hakikaten kafa dağıtmaya birebir bu organizyonun eğlence kısmı olmazsa olmaz tabii ki..

      Sevgim ile partiden önce ciddi bir hazırlık evresi de oyunlar konusunda geçirdik. Sinem'in Baby Shower partisindeki tecrübeyle bir çok oyunu bu sefer de uyguladık.

      Hediye Kapmaca
      A-Z Bebek Eşyası yazma oyunu
      Tuvalet kağıdı ile anne adayının karnının çapını bilme
      Bebek Tombalası (Baby Bingo)
      ve
      Bu sefer yeni olarak uyguladığımızı söyleyebileceğim çocukluk fotoğrafı tahmini
      Bu hakikaten çok keyifliydi.
      Herkes gelirken bebeklik ya da çocukluk fotoğrafını getirdi ve Sevgim'e verdi. Sevgim de oyun esnasında her fotoğrafı sırayla gösterdi. En fazl doğru tahmini yapan oyunu kazandı.

      Bu oyunların tabii ki birincilerine ve kazananlarına ufak ufak hediyelerimiz de oldu.

      Hediye olarak çok az maliyetli ama keyifli şeyler edindik hem Eminönü alışverişimiz hem de Metro alışverişimiz esnasında.

      Mumluk, dergiler, vazo, kol düğmesi, biblo, anahtarlık gibi hediyeleri kazananlara verince herkes çok mutlu oldu.

      Shower partimizi tüm katılanlara üzerlerinde "Demir" (beklenen minnoşun adı) yazan, hazırladığım kurabiye ve cupcakelerle tamamladık.

      babyshower kurabiyeleri



      babyshower cupcake



      Afiyetle,

      7 Aralık 2009 Pazartesi

      KARNABAHAR GRATEN & BEŞAMEL SOS

      Dün, gazetede yemek pişirmeyi bilmekle ilgili bir yazı okudum. Hürriyet gazetesi yazarı Arman Kırım, bu haftaki yazısına şu cümle ile başlamış ..

      "Yemek yapmaya özeniyorsanız önce teknik öğrenin."

      Kesinlikle bu cümleye katılıyorum. Bazen etrafımdaki kişiler bana, bu yaşta nasıl (yaşımı da küçük gördüğümü anlamışsınızdır) :) bu kadar çeşitli yemek bildiğimi sorarlar. Haa tabi bu soruyu soranlar pek yemek yapmayı bilmeyen dostlarımdır :)

      Yemek yapmayı bilmek, tamamen bir kimya dersi gibi gelir bana çoğu zaman. Yan yana güzel duran temel öğeler vardır, bunlara ilaveler yaparsın.. başka bir yemek çıkıverir ortaya. İşte Arman Kırım'ın dünkü yazısı tamamen bu görüşümü destekler nitelikteydi. Yazıda geçen şu cümleye dikkat !

      "Eğer belli başlı pişirme tekniklerini bilirseniz , yemek yapmanın ne kadar kolay olduğunu şaşırarak keşfedersiniz."

      Tabii el marifeti, lezzeti işin sırrı ama teknik bilerek yemek yapabiliyorum demek mümkün. Gerisi güzel yemek yapabiliyoruma gidiyor artık ...

      Arman Kırım o kadar şiirsel anlatıvermiş ki işte bu kadar kolaaaayyyy diyiveriyorsunuz içinizden :) Ama hakikaten korkulacak bir şey yok, sadece ilk başta biraz dikkat gerekiyor. Tıpkı herşeyi bilme evresine geçene kadar yaptığımız gibi. İşim nedeniyle aldığım bir eğitim esnasında eğitimcimizin belirttiği bir şey vardı: İnsan bir şeyi öğrenmeye başladığında önce her ayrıntısına dikkat eder, aklında sıralar. Onu yaptım mı , bunu yaptım mı... Şimdi sırada bu var .. gibi gibi..

      Ama sonra yavaş yavaş beyin öğrenmeye başlar, daha az tekrar ve sıralama ihtiyacı duyarsınız.

      En son evrede ise beyin bilir. Hareketleriniz siz düşünmeden oluşmaya başlar. Tıpkı araba sürerken vites değiştirir gibi.

      İşte yemek yapmak da öyle olsa gerek. Önce temel yemekleri dahi tarife bakarak yaparız, sonrasında ise artık evde ne malzeme varsa onunla yapmaya başlarız, değil mi?




      Engin'in doğumgününde ben de evde ne varsa metodu ile karnıbahar graten yaptım.


      Malzemeler:
      • 7-8 çiçek karnıbahar (artık pazarlarda bütün olarak değil, çiçekleri ayrı ayrı da satıyorlar. Ben bir bütün alıp yarısını kıymalı yemek yapmıştım, kalanları değerlendirdim.)
      Beşamel Sos :(yaklaşık 1 büyük kase sos elde ediliyor)
      • 2 tepeleme yemek kaşığı tereyağ (margarin de kullanılabilir)
      • 2 yemek kaşığı (silme) un
      • 2 su bardağı süt
      • tuz, karabiber
      Üzeri için,
      • Rendelenmiş kaşar peynir
      Karnıbaharları öncelikle haşlıyoruz. Burada kıvamı iyi ayarlamak gerekir. Çok yumuşak olmamasına dikkat etmeliyiz.
      Beşamel sos için çelik tencereye (teflonda iyi sonuç alamayabilirsiniz) yağı koyup eritiyoruz. Eriyen yağın üzerine unu ilave edip, kısık ateşte kokusu çıkana kadar kavuruyoruz. Sonrasında sütü yavaş yavaş ilave ediyoruz. (Tamamını dökmeden önce kıvamını kontrol etmemiz iyi olur. ) Tuz ve karabiberi ilave edip muhallebi kıvamına gelince ocaktan alıyoruz. (Bu aşamada bazen bir yumurtanın sarısını katıp, mikserle bir iki dakika kadar çırpabiliriz, daha sarımtırak ve yoğun bir sonuç veriyor)
      Fırın kabımıza haşladığımız karnıbaharları dizip üzerlerine tuz ve karabiber serpiyoruz. Hazırladığımız beşamel sosu karnıbaharları iyice kapatacak şekilde döküp, son olarak üzerine rendelenmiş kaşar peynir serpiyoruz.
      Önceden 180 derecede ısıttığımız fırında üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz.
      Madem teknik dedik..Aynı yöntemle patates, kabak, havuç, brokoli gibi sebzelerle de lezzetli sonuç alabilirsiniz.
      Afiyetle,

      2 Aralık 2009 Çarşamba

      ŞİPŞAK DOĞUMGÜNÜ SOFRASI ve SÜPRİZ HEDİYEM

      Nasıl geçti bayram tatiliniz? Umarım hepinizin keyfi yerindedir.Vallahi ben maddelediğim yeme-içme ve uyanma kriterlerine pek uyduğumu malesef söyleyemeyeceğim. Yine her gün saat kurdum ve yine malesef çatlayacak duruma gelene kadar yedim :( Bunların dışında yazdıklarımın hepsine uygun hareket ettiğimi belirtebilirim.
      Geçen yıllarda da olduğu gibi, annemin ve eşimin doğumgünleri arka arkaya olduğu için bayramda mum üstüne mum üfleyip durdular.
      Asıl dün doğumgünü olan eşim, artık yeter, uğraşma bir yerlere gider bir şeyler yeriz deyince hiçbir hazırlığa girişmedim ben de. Ama sonrasında kendini iyi hissetmeyince, hızlısından minik bir organizasyonla evde ne varsa konseptini devreye sokup acil durum sofrası kuruverdim:)
      Hal böyle olunca pastayı hazır almam icabetti tabii. Hazır pasta ile aram pek hoş olmadığı, Engin'in de tatlıya çok düşkün olmayışı nedeniyle alternatif bir çözüm ürettim kendimce. Bizi yalnız bırakmayan 2 arkadaşımızın da profiterolü sevmesi nedeniyle iş çıkışı hemen Manolya Pastanesi'ne gittim. Daha önce deneme şansınız oldu mu bilmiyorum ama eğer profiterol seven biri iseniz size buranın profiterolünü denemenizi tavsiye ediyorum, özellikle de parça çikolatalı olanını.
      Aldığım profiterolleri evde şık bir tabağa koyduktan sonra, evde olur da pasta yaparsam diye geçenlerde Engin için aldığım "HAPPY BIRTHDAY" harflerinin mumlarını üzerine dizdim. Kırmızı şeker hamurundan kalıpla kestiğim bir kaç adet kalp ve minik şekerlemelerle süsledim.
      İşte alternatif pastamız hazır oldu.

      Bunun dışında akşam yemeği için şunları hazırladım.

      • Kuru köfte
      • Fırın Patates
      • Tereyağlı Pirinç Pilavı
      • Gavurdağı Salatası
      • Yoğurtlu Patlıcan Salatası
      • Peynir Tabağı
      • Karnıbahar Graten

      Menü içerisindeki tarifleri bir sonraki yazımda vermeye başlayacağım.

      Gelelim Engin için hazırladığım süprize .. Bunu buradan yazıyorum çünkü eğer uzun zamandır birlikteyseniz eşinize ya da sevdiğiniz, değer verdiğiniz birisine artık hediye daha doğrusu anlamlı hediye bulmakta zorlanıyor olabilirsiniz. Ya da bu sefer farklı olmak, şaşırtmak istiyor da olabilirsiniz. Açıkçası benim özellikle doğumgünlerinde farklı olmak gibi bir yaklaşımım olmuştur hep..Üstelik 15 senedir birlikte olduğumuz için eşime kazak-pantalon almak pek de anlamlı gelmiyor artık bana :)

      Geçmişte yaptığım değişik hediye konseptlerinin üzerine ne yapsam diye bu sene de çok düşündüm. Üzerinde resimlerinin basılı olduğu çikolataları, keşke bir daha gitsek dediği yere yaptırdığım rezervasyonu, tanıştığımız günden itibarenki resimlerle hazırladığım slayt showu , gazeteye verdiğim ilanı (sanırım en komiği buydu) gibi gibi... düşününce artık tıkanma noktasında olduğumu farkettim ve bir spor mağazasında spor ayakkabı bakarken hayal etmeye başladım kendimi... Evet spor ayakkabı almalıyım...Eee neresinde bunun süpriz dediğinizi duyar gibiyim :)

      Son çare olarak google'da şu kelimeleri yazarken buldum kendimi .... ilginç doğumgünü fikirleri ...

      İşte çaresizliğimin bittiği andı.. Hep istemiştim ama bulamamış, bir türlü nasıl yaparım diye işin içinden çıkamamıştım ...

      Şarkı söylemek.. Ama öyle laptopta ya da herhangi bri kayıt cihazında ses kaydetmek değil, bildiğiniz stüdyo ortamında şarkı söylemek. Enstrümanla, aranjörle, sesinize az da olsa profesyonelce müdahale edilerek :) (Bakın az dedim, kendim bülbülüm ya)

      Karşıma çıkan link... Size Özel Müzik tam da aradığım hizmeti veriyordu ... Özel günlerinde kişilere bu konuda yardımcı oluyordu. Hemen aradım; az vaktim kaldığı için endişem vardı. Bayram geliyordu ve bayram esnasında Engin'in haberi olmadan bu hazırlığı yapmam mümkün değildi.

      Görüştüğüm bey, Tuncay Bey, sağolsun bana son derece yardımcı oldu. Hemen randevulaştık ve ben bir akşam mesaiye kalıyorum diyip (aman yalan söyledim ya ödüm patladı vallahi) :) stüdyoya gittim. Seçtiğim şarkıyı bir iki tekrarda kayıt ettik ve sonrasında Tuncay Bey keman çalarak ve aranjesini yaparak bana kaydı teslim etti.

      İnsanın kendi sesini dinlemesi çok tuhaf :) Bir ara yok verilmez bu dedim ama sonra sonra alıştım. Zaten aldığım tepkiler de hep olumlu oldu, bir yıldız doğuyor yani anlayacağınız :)

      Kaydı bir CD'ye çekip, CD'ye de güzel bir fotoğrafla kapak yapıp dün akşam Engin'e hediyesini verdim. İnanılmaz şaşırdı ve duygulandı. İşte görmek istediğim, sevdiklerimin yüzündeki o mutlu tebessümü böylelikle yakalamış oldum..

      Afiyetle,

      26 Kasım 2009 Perşembe

      ZEYTİNYAĞLI KEREVİZ

      Zeytinyağlı Kereviz Çanağı
      Kurban bayramı arifesinde sebzeli tarif. Nasıl bir çelişki? Yok değil, kanımca denge kuruyor aslında.
      Nedir bu 4 günde yapılacaklar?
      -Öpülesi eller öpülecek.. Bir yan yine yarım kalacak, alışan benlik bunu yadırgamayacak.
      -Saat kurulmayacak, bu yorgun beden kaçta kalkmak isterse o zaman ayaklanacak.
      -Az yenecek çok konuşulacak, bol keseden yeme eylemi gafletine düşmemeye gayret edilecek.
      -2 hazinenin doğumgününe hazırlanacak, öpücük birikimi yapılacak.
      -Süprizin büyüğü hazır, bayram dönüşü size anlatılacak :)
      -Olursa accık uzağa gidilecek, İstanbul'a başka yerden , uzaktan bakılacak !
      Hepinize keyifle geçireceğiniz bir bayram diliyorum !
      Gelelim tarifimize...
      Malzemeler: 
      • 4 adet büyük boy kereviz
      • 1 adet orta boy soğan
      • 2/3 çay bardağı zeytinyağı
      • 1 havuç
      • 1 adet orta boy patates
      • 3 adet portakal
      • 3 yemek kaşığı bezelye (Ben Tamek konserve kullandım)
      • su
      • tuz
      • 2 adet kesme şeker
      • üzeri için doğranmış kereviz yaprağı
      Kerevizi özellikle çok büyük seçmemiz , rahat çanak şekli vermemiz için önemli.
      Kerevizleri soyup yıkayıp, ortadan ikiye bölüyoruz. (hatta ben üçe bölüp öyle çanak yapıyorum, böylece daha çok çıkıyor)  Diğer malzemeleri hazırlarken kararmaması için içine limon sıktığımız su dolu bir kasede bekletiyoruz.
      Soğanı çok ufak doğrayıp hazırlıyoruz. Patates ve havucu da minik küpler halinde doğrayıp soğanlara ilave ediyoruz. Oyduğumuz kerevizlerin çıkan parçalarını ufak ufak doğrayıp bezelyelerle beraber diğer sebzelere katıyoruz. Sebzelere zeytinyağının yarısını ekleyerek harmanlıyoruz. Tuz ve şeker ile tatlandırıyoruz.
      Tencereye kalan zeytinyağını koyup kerevizleri yerleştiriyoruz.İçlerine sebzeleri pay ediyoruz. Artanları bolca koyabiliriz.Portakalın suyunu sıkıp tencereye ilave ediyoruz. Kerevizlerin yarı beline kadar gelecek şekilde su katıp , biraz daha tuz ile tatlandırıyoruz.
      Tencerenin kapağını kapatıp yaklaşık 30 dk kadar pişmeye bırakıyoruz.
      Kerevizler pişince servis edeceğimiz tabağa alıp, üzerlerine doğranmış kereviz yaprağı koyarak süslüyoruz.
      Afiyetle,

      22 Kasım 2009 Pazar

      KIYMALI MAKARNA & BIR FILM DAHA

      Şimdi kalktım televizyonun karşısından. Daha soğutmadan konuyu size yazmaya karar verdim. Bazı filmleri izlerken, belki herkese olduğu gibi o filmin içinde yaşarım sanki..O karakterlerin yerine kendimi seyrettiğimi sandığım çok olmuştur.Durun beni deli sanmayın, bu tamamen sevdiğim ve içinde olmak istediğim filmlerde başıma gelir:) Zaten ne tip bir sinema izleyicisi olduğumu yazdığım filmlerden az çok anlamışsınızdır. Romantik komedi insanıyım, bu aşikar:)

      Az önce son sahnesini yüzümde tebessümle bitirdiğim film ise bir başkaydı. Bu sefer hakikaten beni anlatıyordu sanırım. Hatta bizi demem lazım, bizim gibi blog yazarlarını.Hadi biraz daha özelleştirelim konuyu bizim gibi yemek bloğu yazanlarını...

      Julie&Julia ... Eğer bir yemek bloğu yazarıysanız, eğer yemek yapmak sizin için günlük bir mutfak faaliyetinden öteyse, eğer hayatınızın anlamını tekrar kazanmaya dair hedefleriniz varsa ve eğer yemek pişirirken ve yemeklerinizi ikram ederken mutlu oluyorsanız, size önerebileceğim bir film. Farklı zamanlarda yemek yapmayı seven iki kadını konu alan filmde karakterlerden biri blog yazmaya karar veriyor. İşte orada kendinizi göreceksiniz. Yorum gelmiş mi diye baktığınızı, acaba beni kimler okuyor diye düşündüğünüzü, bugün yazacak konunuz yok olsa dahi sırf sizi takip edenler için sarfettiğiniz gayreti göreceksiniz.Ben gördüm :) ve buradayım. Evet beni kaç kişinin okuduğunu her zaman çok merak ettim ve bunu bilmek beni inanılmaz motive ediyor. Yorum yazılmadığı zaman neyi yanlış yaptığımı da düşündüm, düşünüyorum da :) Ama en güzeli ne biliyor musunuz? Şu anda salonda öylece oturmuş klavyeye hızlı hızlı basarken az sonra bu yazdıklarımın sonsuz bir boşlukta bir çok yere ulaşacak olmasının verdiği keyif sanırım. Blog yazdığım için ne kadar mutlu olduğumu hatırladım.. Bu coşkumu size de yazmak istedim..Hahahahah, sanırım içimde bir sevgi ve coşku patlaması oldu :)


      Eee gelmişiz, iki satır yazmışız. Bari bir de tarif ekleyelim değil mi. Bunu da mı yazdın demeyeceğinizi biliyorum, daha önce de söylemiştim, basit masit demeden yazacağım artık ne var ne yoksa diye. Ne yapalım, her gün ziyafet çekmiyoruz ya :) Kıymalı makarna da hepimizin evinin gerçeği değil mi:)








      Eşimin makarnaya düşkünlüğü ama bir o kadar da muhafazakarlığı benim kıymalı makarnayı sıkça uygulamama neden oluyor tabii.

      Makarna çeşidini zaman zaman değiştiriyorum ama penne denilen uzun makarna benim favarilerimin başında geliyor.

      Malzemeler:
      • 1 paket makarna
      • 200 gr kıyma(ben yağsız dana kıyma kullanıyorum)
      • 1 adet orta boy soğan(çok ufak doğranmış)
      • 1 diş sarımsak(ufak doğranmış)
      • 1 adet orta boy domates
      • 1 yemek kaşığı domates salçası
      • 1 tatlı kaşığ biber salçası
      • tuz, karabiber
      • üzeri için ince kıyılmış maydanoz
      • Maggy tavuk bulyon
      • zeytinyağı
      • su

      Makarnalarımızı haşlayacağımız tencereye su koyup iyice kaynatıyoruz. Kaynayan suya 2 paket maggy tavuk bulyon , 2 yemek kaşığı kadar zeytinyağı ve az miktarda tuz ilave ediyoruz ve makarnalarımızı da katarak haşlanmaya bırakıyoruz.

      Haşlanan makarnalarımızın suyunu süzerek sosunu hazırlamaya geçiyoruz.

      Tenceremize 3-4 yemek kaşığı zeytinyağı ilave ederek,soğan ve sarımsakları soteliyoruz. Kıymayıd a ilave ederek, rengi dönene kadar kavuruyoruz. Domatesin kabularını soyup ufak küpler halinde doğruyoruz. Kavrulan kıymaya ilave ediyoruz. Sonrasında domates ve biber salçasını katıyoruz. Baharatını ilave ederek, bir miktar (yarım çay bardağı kadar) su ilave edip ateşin altını kısıp bir süre pişiriyoruz.

      Sosumuz pişince makarnayı sosla karıştırıp servis tabağına alıyoruz. Üzerine ince kıyılmış maydanozla servis ediyoruz.

      Afiyetle,

      LinkWithin

      Related Posts with Thumbnails