31 Aralık 2007 Pazartesi

GÜLE GÜLE 2007

Bu yıl nasıl geçti hiç anlamadım.. Aslında son 2-3 yıldır bunu anlamadığımı yeni yeni farkediyorum.Yıllar bir bir geliyor ve geçiyor.Ardına bakmayı seven, hatıralarına düşkün biri olarak herşeyin bu kadar hızlı gelip geçmesi açıkçası benim pek hoşuma giden bir durum değil. Çok şey tükeniyor, yitip gidiyor ve biz tüm bunlara anlık mı bakıyoruz? Mevsimler bitmeden öbürü planlanıyor.. Yıl sonu gelmeden diğer yıl masaya yatırılıyor... Hayat hep gelecek zamandan mı ibaret. Ya bugün ? Ya şimdi ne yaptığımızın hiç mi değeri kalmadı? Neden ben belki de siz günün tadını doya doya çıkartamıyoruz? Neden kurulmuş ve programlanmış robotlar gibi sürekli aynı şeyleri yapıp yarın için hareket ediyoruz?

Ben 2008'de kendime çok güzel bir hedef verdim (Yine gelecek planı yaptım yani) :)

İşte yeni sloganım :)

"Vita est summa brevis...Carpe Diem ! " (Latince = Hayat çok kısa, günü yaşa)

2008'de, günlerimi, tıpkı kendi yaptığım pastalar ve kurabiyeler gibi kendi elimde şekillendirmeye, zamanın akışına kendimi kaptırmamaya, gönlümce , dilediğimce yaşamayı diliyorum...

Gelelim tariflerimize ...

KÜTÜK PASTA

Kütük pasta için öncelikle rulo pandispanya hazırlamamız gerekiyor...

Malzemeler:

  • 5 yumurta (oda ısısında)
  • 90 gr un
  • 1/2 cup toz şeker
  • 20 gr ovalet
  • 5 gr vanilya
  • 1/2 çay kaşığı kabartma tozu

Önce yumurta ve şekeri krema kıvamına gelinceye kadar çırpıyoruz. Daha sonra diğer malzemeleri de katıp karışım beyaza yakın bir renk alıncaya kadar çırpmaya devam ediyoruz.

Dikdörtgen fırın tepsimize yağlı kağıt seriyoruz ve karışımı tepsiye eşit miktarda yayıyoruz.

Önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 20 dk kadar pişiriyoruz. Fırından çıkartıp soğumaya bırakıyoruz.

Soğuyan pandispanyamızın arasına çikolatalı Cremole hazırlayıp sürüyoruz. (1 paket Cremole + 2 bardak süt) Pandispanya boyunca muz diziyoruz ve altındaki yağlı kağıttan destek alarak pastamızı rulo halinde sarıyoruz.

Pastaya kütük şekli verebilmek için 1/3 ünü kesiyoruz.

Servis yapacağımız tabağa veya tabana istediğimiz şekilde kütük görüntüsü vererek pandispanyalarımızı oturtuyoruz.

Daha sonra krema ve eritilmiş çikolata ile (240 gr bitter kuvertur + krema ) ganaj hazırlayıp tüm pastayı sıvıyoruz. Bir çatal yardımı ile kütük görünümü veriyoruz.

Elenmiş pudra şekeri ile kar görünümü verebilir, objeler ile süsleyebiliriz...

Kütük pasta yapmak için hiç de geç kalmadınız... Hadi mutfağa :)

Yeni yıl hazırlıklarına gelince ...

Ben yılbaşı hazırlıklarını hep anlattığım gibi çok seviyorum... Bu sene dekorasyon olarak evimde neler yaptığımı sizlere daha önce anlatmıştım...

Bu hafta daha çok kurabiye-pasta-truff üzerine yoğunlaştım... İşte yılbaşında hazırlayabileceğiniz farklı şeyler....

Noel Baba şeklinde kurabiyeler... Bu modeli , Pastatasarim'da görmüş ve çok beğenmiştim... Hemen yapmaya karar verdim.. İlk denememi daha sonra ayrıntıları ile bahsedeceğim geçen hafta şirkette verdiğim Kurabiye Kursu'nda yaptım.. Sonra da evde... Kurabiye için bu tarifi uyguladım her zamanki gibi....

Aynı tariften bir de baston kurabiyeler yaptım, onları icing ve yenilebilir pırıltılar ile süsledim... Şu bir gerçek ki, kurabiyeler poşetlenince ve rafyalanınca herkes tarafından çok daha beğeniliyor.. Şirkette bugün kurabiyelerim yine popülerler :)

Truffsuz olur mu ? Glazür ile dekore edilmiş trufflar, şampanyanın yanına çok yakışacaklar diye düşünüyorum !

Ve işte günün süprizi... Kara Orman Pastası ! Bu pastanın tarifini size bir sonraki yazımda veriyor olacağım.. Keki bir harika... Eminim çok beğeneceksiniz...


Pastamı süsleyen figürleri bembeyaz şantinin üzerine oturtunca sanki karın içinde gibi oldular ... Bu görüntü bana ayrı bir keyif verdi doğrusu...

Hepinize tadını çıkartabileceğiniz, ardınıza baktığınızda güzelliklerle dolu, hafızanızdan verdiği güzelliklerle silinmeyecek, sevgi dolu, huzur dolu, sağlık dolu, neşe dolu ve sizin olan bir yıl diliyorum !

Afiyetle Kalın ....

28 Aralık 2007 Cuma

SEBZELİ ÇİN BÖREĞİ


Çin Böreği , uzun zamandır denemeyi istediğim bir şeydi.. Ama Engin'ciğimin malum pek sebze ile arası yok; o nedenle kendimize yapmaya açıkçası pek cesaret edemedim.
Kızların gelişini fırsat bilerek mönüyü oluştururken hemen başa koydum bu böreği :)
İçini daha pişirirken ben benden geçmiştim bile ... Sadece içini tavuk ekleyip yaparak bir yemek hazırlamayı da ihmal etmeyeceğim, çünkü enfes kokuyordu...

Malzemeler: (20 adet börek için)
  • 5 adet yufka
  • zeytinyağ
  • 2 adet pırasa
  • 2 adet kabak
  • 2 adet havuç
  • 2 adet kırmızı biber (kambo biber)
  • 2 adet çarliston biber
  • 1 kase soya filizi
  • 3-4 yemek kaşığı tatlı ekşi erik sosu
  • 2 yemek kaşığı soya sosu
  • tuz-karabiber-kırmızı pul biber-köri-kimyon-tarçın
  • galeta unu
  • 2 adet yumurta

Ben vog tava kullandım ama normal tavada da iç malzemeyi pişirmeniz mümkün.

Öncelikle tüm sebzeleri jülyen doğruyoruz. (Zerrin'cim mutfak okulunda bu bilgileri son derece güzel anlatmış)

Zeytinyağını (arzu ettiğiniz miktarda, ben 3-4 yemek kaşığı kadar koydum) tavaya koyuyoruz.

Öncelikle pırasayı koyuyoruz ve kavurmaya başlıyoruz.(Ocağımızın ateşini kısıkta tutalım...)

Pırasa yumuşayınca , kabak, havuç, biber çeşitlerini ekliyoruz.Sebzeler tabiri caizse ölünce (???!!) erik sosunu ve soya sosunu ; tüm baharatları ekliyoruz. (Bu aşamada bir miktar sıcak su da ekleyebilirsiniz ama çok olmaması lazım!)Pişmesine yakın soya filizlerini de ekliyoruz ve tavanın ağzını kapatıp kaynamaya bırakıyoruz.

İşte bu harç yemek ya da garnitür olarak süper olur !!!!

Yufkalarımızdan bir tane alıp yarısını fırça yardımı ile yağlıyoruz. Diğer yarısını üzerine kapatıp , yufkayı dörde (üçgen) bölüyoruz. Geniş kısmına harcımınızdan koyup, sigara böreğinden kalın olacak şekilde sarıyoruz. Tüm yufkaları bu şekilde sarıp bitiriyoruz.

Bir kaseye yumurtaları kırıp çatal ile çırpıyoruz. Bir başka kaseye de galeta unu döküyoruz. Sardığımız börekleri önce yumurtaya sonra galeta ununa buluyoruz.

Bu aşamadan sonra ister kızartabilir, isterseniz 180 derecede ısınmış fırında pişirebilirsiniz. Ben fırında pişirmeyi tercih ettim. Daha hafif oldular.

Üzerleri kızarınca fırından aldım ve yine tatlı ekşi sos ile servis yaptım.

Haaa bu arada sebze sevmeyen olursa diye içerisine peynir koyup hazırladım bir kısmını da.. Galeta unu değişik bir tat verdi, onu da denemenizi tavsiye ederim...

Ne zamandır sobelenmemiştim :) Fidan'cığım sağolsun pas atmış, tutmamak olmaz... Hakkımda 7 gerçek için hazır olun :))

  1. Çocukken yatmadan önce ettiğim dualarımda hep "Allah'ım n'olur yarın sabah zayıf uyanayım, bir güncük lütfen !!" diye dua ederdim :) Çok komiğim ... Hala arada böyle dua ettiğim oluyor :) Ama sonuç .... ??? :)
  2. Adımın hep "Filiz" olmasını isterdim ???
  3. Hayatımda hiç "o'nu" özlemedim ... (o= nüfus cüzdanımda sadece adı yazıyor)
  4. Hiç büyümek istemiyorum... O yüzden pastalarım ve kurabiyelerim beni çok mutlu ediyor..
  5. Yalnız başına bir yere gitmekten hiç hoşlanmam, mümkünse ertelerim ya da iptal ederim.
  6. Acıkmadan yemek yiyebilenlerdenim :)
  7. Çok kolay ağlarım , bazen reklamlarda bile ağladığım oluyor !!! Üçe kadar sayıp ağlayabilirim ...

Kime sobe?? ...Müge'ye , Gülriz'e , Yasemin'e

Kütük pasta tarifi ve yılbaşına dair herşey pazartesi günü Yemekbahane'de ...

Afiyetle Kalın,


24 Aralık 2007 Pazartesi

EN TATLI HEDİYELER

Image Hosted by ImageShack.us



Ne zamandır etkinlikleri hep kaçırıyorum. Muhakkak hepsini takip etmeme rağmen, ya etkinliğe uygun bir hazırlık yapamıyorum ya da yapmış olsam da bir bakıyorum ki tarih geçmiş gitmiş...

Bu etkinliği kaçırmayacağıma söz verdim kendi kendime.. Ama kendime verdiğim sözü %100 tutamadım , itiraf ediyorum :( Çünkü daha önce denemediğim bir tarifi denemeyi , yeni bir şey ile karşınıza çıkmayı tercih ederdim açıkçası...





Sevgili Burçin'in evsahipliğini yaptığı etkinliğin ismine de tanıtım resmine de bayıldım , gerçekten harika !!!... Ellerine sağlık Burçin'ciğim...



Gelelim benim bu bayramda hazırladığım tatlı hediyelere... Bayramda çocukları sevindirmek için tatlı kutular hazırladım... İçlerine de Burcu'dan öğrendiğim ve demirbaşım haline gelen Zencefilli Kurabiyelerden koydum...






Tarifi tekrar hatırlayalım ...

Malzemeler:

  • 1 yumurta
  • 150 gr tereyağı ( oda ısısında bekletilmiş - yumuşamış)
  • 1 su bardağı un
  • 1 çay bardağ mısır nişastası
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 çay kaşığı karbonat (silme)
  • 1 çay kaşığı tarçın (tepeleme)
  • 1 çay kaşığı toz zencefil
  • limon kabuğu rendesi
  • hamuru yoğururken toparlamak için bir miktar buğday nişastası

Fırınımızı 180 derecede ısıtıyoruz.

Tüm malzemeyi derin bir kapta, buğday nişastası ekleyerek kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğuruyoruz.

Tezgaha nişasta serpip hamurları 2 cm kalınlığında açın ve kurabiye kalıplarımızla şekillendiriyoruz.Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine aralıklı olarak diziyoruz. 160 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 10 dk pişiriyoruz.

Kurabiyeleri Royal Icing ile süsledim ...




















Royal Icıng için malzemeler:

  • 250 gr pudraşekeri
  • 1 yumurta akı
  • 1-2 damla limon
  • biraz su

Pudra şekerini yumurta akı ile çırpıyoruz. İçerisine birkaç damla limon suyu ekliyoruz. Kalınlığını çözmek için su ilave ediyoruz.

Hazırladığınız icing'i ister beyaz, isterseniz renklendirip, külah biçiminde yağlı kağıttan yapabileceğiniz sıkma torbasına koyup kurabiyelerinizi süsleyebilirsiniz...

Son olarak kurabiyeleri şık bir paketle sahiplerine götürmek üzere tamamladım ....



19 Aralık 2007 Çarşamba

YOĞURTLU BULGUR SALATASI

Yoğurtlu Bulgur Salatası


Altın Kızlar davet menüsünü oluştururken, yeni tarifler denemeye özen gösterdim. Hem farklı bir sunum yapabilmek hem de sitede yayınlayacak yeni tarif olsun diye tabii :)
Yoğurtlu Bulgur Salatası tarifi, bir alışveriş sonrası Sıla'nın arabasında dönerken vuku buldu... Sevgili Sema Ablamız , harika bir tadı var, biz çok beğeniyoruz diye anlatmaya başladığında ... Salata menümün mihenk taşlarından birinin tarifini almakta olduğumun farkında dahi değildim. Ne zaman kızlar geldi, ne zaman biz masaya oturduk, ne zaman ben tabağıma bir kaşık aldım ve ne zaman yedim... işte o zaman bu salata benim favori listeme girdi... Sanırım ev sahibi olmama rağmen hiç utanmadan yarısını götürdüm tabağın o gece :))

Malzemeler:



  • 1 kase ince köftelik bulgur

  • 1,5 kase sulandırılmış yoğurt

  • 3-4 kaşık mayonez

  • 2-3 diş dövülmüş sarımsak

  • taze soğanın yeşil yaprakları (ince kıyılmış)

  • 1 kase iri çekilmiş ceviziçi

  • maydanoz - dereotu (isteğe bağlı, ince kıyılmış)

  • tuz

  • tereyağ - kırmızı biber

1 gece önceden bulguru, yoğurt ile iyice karıştırıp, ağzı kapalı bir kapta dolaba kaldırıyoruz ve o gece bulgurun şişmesi için bekletiyoruz. Ertesi gün bulguru dolaptan aldığımızda eğer çok kurumuşsa, yani yoğurdu tamamen çekmişse bir miktar daha yoğurt ilave ediyoruz. Mayonez, sarımsak,ceviz, tuz, taze soğan ve diğer yeşillikleri katıp iyice karıştırıyoruz.


Tereyağını ocakta eritip, hafif rengini döndürüyor; üzerine kırmızı biber katıp sos hazırlıyoruz.


Servis yapacağımız tabağa alıp, üzerine hazırladığımız sosu döküyoruz. Ceviz / maydanoz ile süsleyerek servis yapıyoruz.

Bu vesile ile hepinizin Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum !!!

Sevgiyle ve Afiyetle Kalın !



17 Aralık 2007 Pazartesi

GELENEKSEL ALTIN GÜNÜ BULUŞMASI VE BİR DAVET MENÜSÜ ALTERNATİFİ


Bir yıl ne kadar çabuk geçti... Daha dün gibi gerçekten geçen sene yine her zamanki gibi bizde toplanışımız...
Aralık ayı bana mahsus olduğu için günler öncesinden özel olarak hazırlanmaya başladım ...
Önce ilk iş Ağacımızı kurduk ve süsledik canım Engin'ciğimle...
Evin tüm dekorasyonunu yılbaşına göre değiştirdim...Kulakları çınlasın ikinci annem dediğim Selanik'in en tatlı kadını Mana'cığım... Thasula annemden öğrendiğim gibi örtülerim bile değişir benim yılbaşı yaklaşırken..
Onlar, eve yeni bir heyecan gelir, yeni düzen, yenilikleri getirir, coşku getirir diye herşeyi değiştiriyorlar, ben de uyguluyorum bu güzel geleneği her sene ... Gerçekten eve bir renk, bir coşku geliyor..
Yunanistan'dan aldığım örtüler, mumlarım ... Özel şamdanlarım yılbaşı için 1 sene saklı oldukları dolaplarından çıkartılıp itina ile yerlerine koyuldular...

Evin süslemesi bitince sıra menü oluşturmaya geldi...




Önce konsepti belirlemek lazım.. Ne içilecek..?? Çay partisi gibi olmasın bu sefer diye karar verdim.. İçecekte şarapta karar kıldıktan sonra menü şekillenmeye başladı...


  • Sebzeli Çin Böreği (Tarifi çok yakında burada)
  • Kuru Köfte

  • Peynirli Çin Böreği (Tarifi çok yakında burada)
  • Yoğurtlu Bulgur Salatası (Tarifi çok yakında burada)

Tüm bunlara ilave olarak...


Peynir tabağı, şarküteri tabağı, tatlı-ekşi dip ve yoğurtlu dip ile servis edilmiş tacolar, konsepti sarsan , Sıla kuşumun alışveriş sırasında canının çektiği Çiğköfteler :)


Peki süprizler...??? Ne yapsam diye çok düşündüm açıkçası..


Kurabiye Ev yapmaya karar verdim !!!







Kurabiye ev yapmak tahmin ettiğimden de zor oldu benim için.. Ben mi bir şeyleri yanlış yaptım bilmiyorum ama, 4 duvarı oturtmaya kadar her şey çok normal gidiyordu. Ancak sıra çatının parçalarını oturtmaya gelince işte kabus orada başladı.. Ev kaç sefer yıkıldı, parçalar kaç sefer kırıldı size anlatmak dahi istemiyorum. Ama hırs etmiştim ve vazgeçmek istemiyordum. Sanırım çatı parçalarını duvarları yaptığımızdan daha ince yapmamız gerekiyordu.. Ben tam yılmak üzereyken her derde deva kocacım imdadıma yetişti.. Dur , yoruldun ve sinirlisin dedi :) Ben deneyeyim. El birliğ ile evimizi kurmaya başladık... Ama sonuç, çizilen projeden biraz farklı oldu :) Bizimkisi daha çok bir kiliseye benzedi diyebiliriz...

Ya pasta ??? Pastada tercihimi Kütük Pasta'dan yana kullandım ... Gerçekten yaparken de süslerken de çok keyif aldığım bir pasta oldu... Tarifini yılbaşı öncesinde sizlerle paylaşıyor olacağım...




İşte böyle ....
Yorucu ama keyifli bir davet hazırlığından sonra bana en büyük keyfi veren şey ise , yapılanların tüm misafirlerim tarafından beğenilmesi oldu...
Bu yıl mayıs ayı bena çıktı... Ancak Aralık boş kalınca yine bizde toplanma yönünde sözleştik.. Seneye neler yapacağım bakalım :)

Afiyetle kalın...

13 Aralık 2007 Perşembe

FİGÜR ÇALIŞIYORUM




Madem pastaları bir süre askıya aldık, malum kol durumu, biraz figür çalışalım... Kolu yormadan, minik minik... Ne yapsam ne yapsam ...? Ayıcıklardan başlayayım... Oturduğu yerde uyusun bir tanesi...Bir tanesi kırmızı olsun... Birinin de altını bağlayalım, ağzına emzik koyalım ... O ne biçim emzik... Olmaaadııı:(

Bari bir de kız bebek yapayım...
Obez bir bebek oldu sanki bu.. Göz bebeklerinden biri de tanesi büyük mü ne ???
Zor bu model işi... Ustaların yaptığı gibi yapmak için çalışmaya devam...

11 Aralık 2007 Salı

CENNETE GİDEN LÜFERLER VE ÇİKOLATALI SUFLE

Öncelikle bloğu sık güncelleyemediğim ve alışık olduğunuz şeyleri koyamadığım için çok özür diliyorum sizlerden. Kolum hala bildiğiniz gibi, dikişlerim duruyor... Ve açıkçası biraz kendime istirahat verdim, yemek için bile kaydadeğer pek bir şey hazırlamıyorum... İzindeyim diyelim :=)


Pazar sabahı, uyandığımızda kahvaltıyı dışarıda yapmaya karar verdik.. Kahvaltısını ve ortamını çok sevdiğimiz Polina'da aldık soluğu..Polina'ya hiç gittiniz mi bilmiyorum ama ev yapımı enfes reçelleri ile , mozarellalı sucuklu köy yumurtasıyla , çıtır çıtır domates - biberiyle, ev ekmeğiyle, güleryüzlü işletmecisiyle, şöminenin verdiği sıcaklıkla benim en sevdiğim kahvaltı mekanı diyebilirim...Kahvaltıyı Polina'da harika bir şekilde hallettikten sonra akşam yemeği için öneriler hemen vuku bulmaya başladı... Balık - salata...


Polonezköy, ömerli, dragos ... gezildikten sonra akşam vakti gelince Bostancı'dan itina ile balıklar seçildi...


Balık, Engin'in ellerinde gelin gibi oldu... Engin'e bu balığı siteye koyacağım dediğimde , adını "cennete giden lüferler" koy dedi bana :)




Evet, lüferler cennetlik ...


Peki balığın tatlısı...


Kolu yormadan , mikser marifeti ile sufle yapımı bana düşer...


İnternet'e bağlandım ve Burcu'nun bloğundan eski bir tarifi uyguladım.. Sonuç, yine şaşmadı elbette.. Fotoğraf için özür diliyorum, o keşmekeşte çömleklerin kenarına bulaşan pudra şekerlerini silmeden basmışım deklanşöre...




Ama tadı süper bu sufle tarifini denemelisiniz...

Hazırlama süresi : 15 dk

Pişirme süresi : 25 dk

İhtiyaç duyulan diğer malzemeler : sufle kabı (ben toprak çömlek kullandım), pudra şekeri


Malzemeler:

  • 30 gr tereyağı

  • 2 çorba kaşığı un

  • 250 ml süt ( 1 su bardağı +1/4 su bardağı)

  • 200 gr bitter çikolata

  • 4 yumurta sarısı (çırpılmış)

  • 1 yumurta beyazı


  • Öncelikle sufle kaplarımızı tereyağ ile yağlayıp, içerisine pudra şekeri dökerek her yanına bulaşmasını sağlayalım.

    Fırınımızı 210 derecede ısınmaya bırakalım..

    Tereyağını ocakta yakmadan eritelim. Unu ekleyip, kokusu çıkana kadar kavuralım.Sonra sütü ekleyelim ve kaynatalım. Kaynayan karışımımızı ocaktan alıp,içerisine ufak ufak parçaladığımız çikolataları katalım ve karışıtırarak eritelim.

    Yumurta sarılarını çırpalım ve karışımımıza ekleyip , yedirelim.

    Son olarak bir miktar tuz ekleyip kar kıvamına gelene kadar çırptığımız yumurta akını ilave edip, akları söndürmeden bir tahta kaşık yardımı ile hafifçe karıştıralım.

    Karışımımızı sufle kaplarına bölelim ve ısıttığımız fırına verelim.

    Fırından çıkınca, krema ve pudra şekeri ile hemen servis yapalım.

    Afiyetle,

    6 Aralık 2007 Perşembe

    AYIP

    Müge bu ne başlık diyorsunuz sanırım... Belki öfkeme yenik düşüyorum ama yaşadığımdan haberiniz olsun, başınıza gelmesin istedim..

    Kolumdaki ağrılardan bahsetmiştim bir önceki yazımda.. 24 Kasım'da Altunizade'de bulunan A....... Hospital'da (????!!!????) ufak ve zararsız diye düşündüğüm cerrahi bir müdahale olmuş ve kolumdan bir kitle aldırmıştım.. Epitopu 4 dikiş vardı, anlamsız bir ağrı veren ufak bir yara...
    1 hafta kalsın, alırız dedikleri dikişler, kaynamayınca cumartesi eve geri gönderildim, salı gel denilerek.. Meğer devlet dairesi zihniyeti sinyallerini oracıkta vermeye başlamış.. (halbuki özel hastane) Salı akşamı iş çıkışı Engin'le soluğu alıverdik hastanede...Ufak mufak ama hareketlerimi kısıtlıyor, en fenası da ağrısı.. çıksın şu dikişler artık.. Acil'deki hemşire hanıma olayın ufak tarihçesi yineleniyor , hastane özel ama dosya tutma disiplini yok, bir önceki müdahalede ne denmiş, kim ne yorum yapmış ???!???
    Hemşire hanım kola bakıyor , çok kalmış bu dikiş gereksiz yere diyor ???!!??? Enteresan ....
    Alıveriyor dikişleri cırt cırt ...
    Iyhhh o ne .... yaranın yarısı tutmuş , yarısı açıkta... Hemşire hanım, sorun değil diyor, yara bandı ile yarayı birbirine yakınlaştırıyor, böyle kaynasın biraz da diyor...
    Nasıl olur, bariz cılk yara... dikiş tutmamış çok açık.. Doktor baksın diyoruz... Sizin doktorunuz bu gece yok ayın 7 sinde nöbetçi o gün gelin gösterin diyor.. 3 gün sonra ????!!!!??? Nasıl yani 3 gün böyle mi dolaşayım...??? Başka biri baksın ...
    Hanımefendi çok büyütüyorsunuz, yok bir şeyiniz... Bantlamaya devam .... Üzerine de kocaman bir bant daha... Yama yapmada üzerine yok hemşire hanımın...
    Ufak bir tartışma yaşıyoruz ama sinirler hayli bozuk... Çıkıyoruz, arabaya biniyoruz...
    Eve böyle gidemem, rahat değil içim diyorum Engin'e..
    Acıbadem'e gidiyoruz, diğer hastaneye.. Yine acil servisindeyiz...
    Oradaki hemşirelere konuyu kısaca anlatıyorum, kolum bandajlı...
    Hemşire bakalım , diyor.. Bandajı açmaya başlıyor, bandaj kırmızı... kanamış...
    Bandaj kalkıyor , yara olduğu gibi açık, tek bir dikiş bile tutmamış, hepsi açık...
    Nasıl yani diyorlar, ben ağlıyorum sinirlerim bozuk, çok öfkeliyim...
    Doktor geliyor... Tekrar dikiyor, ama yarada problem olabilir, tek dikiş atalım diyor.. 10 gün kalsın, bakalım...

    Nasıl bir zihniyettir??? ... Bu mesleki ayıp nasıl anlatılır ???...

    Yadigar Hemşire, ufacık bir yaraya yaptığınız müdahale buysa, sizin elinizde daha öncelikli ve önemli bir vaka nasıl vuku buluyor , tahmin etmek istemiyorum...

    3 Aralık 2007 Pazartesi

    DOĞUMGÜNLERİ İLE DOLU BİR HAFTA

    Yorgunum...

    Bir önceki cumartesi günü kolumda çıkan bir kisti aldırmıştım, kolumda dikişlerle annemin pastasını yapmakta bir hayli zorlandım açıkçası... Perşembe akşamı pastayı tamamladıktan sonra kolumdaki ağrı beni , hem Engin'in doğumgünü için haftalardır hayal ettiğim Okey tahtası görüntüsündeki pasta ve pazar gününe yetişmesi gereken bir sipariş için endişelendirmeye başladı.. Neyse dedim , cumartesi günü alacaklar dikişleri, eminim rahatlarım ve rahatça çalışabilirim...

    Cuma akşamı annem, teyzemler ve kayınvalidemler bizde toplandık... Canım annem kolum yüzünden kendi doğumgünü sofrasını a'dan z'ye kendi hazırladı...

    Sofrada yok yoktu ...

    • Süzme Mercimek Çorbası
    • Tire usulü kağıtta köfte
    • Pilav
    • Zeytinyağlı Barbunya
    • Fava
    • Kereviz Salatası
    • Kayınvalidem'in Zeytinyağlı Yaprak Dolması - Kıymalı Böreği ve Pırasalı Böreği

    • veee.... benim krokanlı pastam




    Bana artık hep pasta yapıyorsun, hiç salata - yemek yazmıyorsun diyen acemi mutfak şeflerine buradan söz... Fava, kereviz salatası ve kağıtta köfte çok yakın zamanda Yemekbahane'de olacak :)

    Pastam sükse yarattı bunu söylemem lazım :) Yemeye kıyamıyorlardı neredeyse :) Annemin 30 Kasım , Engin'in 1 Aralık olunca doğumgünleri bizim kutlamalar daha şenlikli geçiyor... Hediyeler çifter çifter oluyor, bir sürü paket ortada, herkes birbirini kutluyor.. Ben seviyorum yaa doğumgünlerini... Bunu yine anladım :)

    Cuma akşamı bitti ve benim kol ister istemez fazla hareket halinde olduğu için yine ağrımaya başladı.. Sabah kalkıldı ve kursa gidildi.. Sefa Usta ile kimsecikler daha yokken kahvaltı için simit ve açma yapıldı.. Sürekli sağ kol kullanıldı ama öğlen olup hastaneye dikiş almaya giderken kol yine ağrıyordu.. Hemşire hanım bandajı açınca...."yok, iyi durmuyor.. dikiş kalsın" demez mi? Çok oynatmayın kolunuzu diye uyardı bir de :(

    Eeee... Okey Pastam, siparişim ... ????



    Hızır acil servis, super annem ... Kızım sen gosterirsin ben yaparım dedi.. Bir hız girdik mutfağa...Ben kattım o yoğurdu, ben anlattım o açtı.. Ben sürdüm , o düzeltti...

    1 kocaman Uğur Böceği pasta ve 20 tane uğur böceciği kurabiyecik bitti...

    Ama saat 19:00 ... Hani Engin'in pastası ?? Engin neredeyse geldi gelecek...

    Yapmasam mı acaba ?

    Kol ağrıyor, okey tahtası mı olmasa...

    Neyse .. hadi yapalım..

    Ama olmadı ki buuu ? Okey tahtası önümüzde ama pasta ona benzemiyorr :(

    Çok kötüüü ... Asıl onunkine özenecek , onun pastasını güzel yapacaktım... Olmadııı...

    Engin pastayı çok espirili buldu ama ben buraya koymayı açıkçası istemiyorum.. Çünkü bugüne kadar yaptığım pastalara ayıp olur :(

    İşte böyle...

    Kolum hala dikişli ve ağrıyor... Bugün çabucak bitse de eve gitsem !!!

    Çok yorgunum

    30 Kasım 2007 Cuma

    MUTLU YILLAR CANIM ANNEM


    Bugün benim dünyalar güzeli annemin doğumgünü... Canımıniçi, iyi ki doğmuşsun ve iyi ki benim annem olmuşsun ! O beni hep hazinem diye sever ama asıl kendisi bir hazine... Herşeyden değerli ve her sevginin üzerinde...

    Bu akşam kutlama için ona bir pasta yaptım... Pastada pembe çiçekleri kullandım çünkü annem pembeyi çok sever..


    Bu pastayı yaparken Sefa Usta'dan öğrendiğim bir pandispanya tarifini kullandım.. Bugüne kadar ovalet hiç kullanmamıştım , kursta genellikle ovalet ile yada mix ile pandispanya hazırlıyoruz. Yaptığımız pandispanyaların yumuşak dokusu hoşuma gidiyor. Çocukların yiyeceği bir pasta olursa kullanmayı pek tercih etmem ama bu pastada , kursta aldığımız bu tarifi denemek istedim. Sonuç yine yumuşacık , Sefa Usta'nın tabiri ile "pastanın ekmeği tam kıvamında" oldu...


    Hazırlama süresi : 15 dk

    Pişirme süresi : 30-35 dk

    İhtiyaç duyulan diğer malzemeler: 20 cm pasta çemberi, yağlı kağıt

    ***** Bu yazıdaki tarif blog yazarı tarafından kaldırılmıştır ! ******

    Pandispanya harcı hazırlanıp, çemberimizi, bir tepsiye , altına yağlı kağıt koyup oturtuyoruz ve karışımımızı çembere döküyoruz.

    Isınan fırında pandispanyanın üzeri pembeleşinceye kadar pişiriyoruz. Soğuması için tezgahta bekletip sonra ters çeviriyoruz.



    Ben bu şekilde bir gece önce pandispanyayı yapıp, bir gece beklettim..

    Dün akşam içerisine çikolata ganaj hazırladım ... (240 gr çikolata + 200 gr krema) Pandispanyayı üçe böldüm aralarına ganaj ve dün tarifini verdiğim krokandan bolca koydum..



    Pastayı yine ganaj ile sıvadıktan sonra bir müddet dolapta beklettim...



    Şeker hamurunu açıp pastayı kapladım.. Üzerindeki çiçekleri, pembe renklendirdiğim şeker hamurunu açıp , kalıpla keserek yaptım..



    Umarım annecim yaptığım pastayı beğenir....



    Yarın da tatlı kocamın doğumgünü.. Onun için başka süprizlerim var ...

    Afiyetle kalın !







    29 Kasım 2007 Perşembe

    KROKAN

    Kursta 6. haftayı da geride bıraktık.. Sadece 2 haftamız kaldı. Sefa Usta'dan çok şey öğreniyorum gerçekten. Kursta yaptığımız tariflerin ötesinde verdiği dipnotlar, tiyolar, mutfak disiplini işimi çok kolaylaştırıyor, hata payını azaltıyor.
    Bu hafta menümüzde çok güzel bir pasta ve tart vardı.. Kursun sonunda yine tezgahın başına çepeçevre oturup sıra tatmaya geldiğinde kendimi Sefa Usta'nın tabiriyle "hmmm hmmm" demekten alamadım.. Harika lezzetlerdi gerçekten...
    Tarifleri en kısa zamanda bizzat evde de deneyip, sizlerle de paylaşacağım, söz...
    Bu hafta asıl ilgimi çeken konu krokan hazırlığı oldu... Krokan'ı oldum olası çok sevmişimdir.Hem pastanın içerisinde hem de tek başına yemek için :)
    İşte lezzetli bir krokan için yapılması gerekenler...


    Malzemeler:

    • 250 gr toz şeker

    • 275 gr file fındık (badem, ceviz, fıstık, susam gibi başka kuruyemişler de kullanılabilir)

    • 1 tatlı kaşığı tereyağ

    Çelik bir tencereye şekeri koyuyoruz ve fazla kuvvetli olmayan ateşin üzerinde şekerin iyice erimesini ve karamel rengi almasını bekliyoruz. Kıvamını bulan şekerimizin içerisine fındığı katıp karıştırmaya başlıyoruz. Ocak bu esnada kısık olmalı. 1 tatlı kaşığı tereyağını hem lezzet hem de kıtırlık vermesi için ilave edip, karıştırmaya devam ediyoruz. Şeker , tüm fındığa iyice bulaşıncaya kadar karıştıyoruz.



    Tezgahın üzerine yağlı kağıt serip , krokanımızı kağıdın yarısına döküyoruz. Kağıdın diğer yarısını krokanın üzerine kapatıyoruz ve krokan sıcakken merdane ile üzerinden geçip, inceltiyoruz.Sonrasında soğumaya bırakıyoruz.



    Bu aşamadan sonra ister bütün tabakalar halinde koparıp yiyebilir, isterseniz de merdane ile üzerine vurarak küçük kırıklar elde edip pastalarınızda kullanabilirsiniz.



    İşte bu haftaki Krokanlı Pasta ve Bademli Tartımız...






    Afiyetle kalın,

    27 Kasım 2007 Salı

    TARİFLER SİHİRLİ DEĞNEKLİ MELEKTEN, UYGULAMA BİZDEN

    Bu yazı Yanya'dan Evenez'e adlı blogdan alınmıştır...

    Biliyorsunuz ki üç gün önce hepimiz sevgili Esra ile vedalaştık. Esra’nın Zerrin ile birlikte hazırladığı, tariflerinin dışında bize en güzel hediyesi Kevgir dergisi oldu...
    Kevgir Aralık sayısına kavuşmamıza da sayılı gün kaldı. Zerrin’in önerisiyle biz de istedik ki bu yeni sayı Esra’ya hediye gelsin. Onun sevdiği yemekler, onun kendi tarifleri bizim uygulamalarımız ile yeni sayıda yer alsın. Hüzünlü, mutsuz yazılar değil, mutlu, güzel anılarla dolu eğlenceli bir sayı olsun, Esra’yı gülümsetelim ve sevindirelim. Düşünün ki bu ona bir veda değil sürpriz hoş geldin hediyesi. Esra ile tanışmanızdan, komik anılarınızdan, yorumlaşmalarınızdan, paylaştıklarınızdan bahsedin. Fazla bir paylaşımınız olmadıysa da tarifini o kadar lezzetli pişirin ki anısız da olsa ondan bir aferin kapın.

    23 Kasım 2007 Cuma

    İÇİMİZDEN BİRİNDEN ERKEN VEDA ...


    Yaklaşık 1 yıldır blog sahibi olarak hayatımda ne kadar çok şeyin değiştiğini sık sık vurguluyorum... Sadece tarif yazdığımı sanarken kendimi bulduğum dünyanın ne kadar paylaşımcı ve değerli insanlarla dolu olduğunu hep anlatıyorum.
    Anlatamasam da bugüne kadar onların herbirinin, yaptıklarımda ne kadar büyük bir izinin olduğunu görmemek mümkün değil..
    Çünkü ben herşeyi okuduğum, gezdiğim bloglardan ve bu blogların herbiri birbirinden değerli sahiplerinden öğreniyorum...Hiç tanımadığım insanlarla sanki kırk yıllık dost gibi yazışıyor, görüştüğümde konuşacak bir sürü konu bulabilecek samimiyette vakit geçirebiliyorum...
    Bu duygu meğer ne kadar güçlenmiş... Meğer paylaştıklarımız ne kadar farklı ve özelmiş.. Bunu Yasemin'in bloğunu bugün ziyaret ettiğimde içim cız edince bir kez daha anladım..Bizden biri, bizim gibi... Esra'cığımızı kaybettik.. Kevgir öksüz kaldı...Çok şaşkınım ve üzgünüm....

    Tanışmamıştık ama tanışmış gibiydik.. İnanamıyorum hala...

    Esra, mekanın cennet olsun!


    Müge , Esra için TAZİYE DEFTERİ oluşturdu, buradan erişebilirsiniz...

    22 Kasım 2007 Perşembe

    SABLE HAMURU VE FOTOĞRAFLI KURABİYELER

    Merhaba,
    Öncelikle bir önceki yazımda yayınladığım pastalarıma yazmış olduğunuz övgü dolu sözler için buradan tüm ziyaretçilerime teşekkür etmek istiyorum...
    Bugün sizlere geçen hafta çok şeker bir çiftin ilk yıldönümlerinde Süpriz görevini üstlenen Fotoğraflı Kurabiyeler'in yapım aşamalarını göstereceğim... (Burcu da ayrıntılı bir şekilde daha önce buna yer vermişti) Hem de fotoğrafçılık camiasında ismini yakın zamanda duyuracağına emin olduğum birinin karelerinden... Didem Soyutürk'ün karelerinden yapım aşamalarına geçmeden önce bu kurabiyeleri hazırlarken kullandığım farklı bir hamuru sizlere aktarmak istiyorum.Şeker hamuru kaplamaya çok uygun, kalıpla kesildiği şekilde pişince modeli bozulmayan bu kurabiyenin tadını biz çok beğendik.. Badem tadını sevenlere tavsiye ediyorum...

    Tarif : Beyaz Mutfak kitabından ...

    Kurabiye, Sable olarak geçiyor kitapta.. Nedir bu sable, özelliği , farkı nedir diye biraz gezindim Google'da ... İşte Sable'ye dair bulduklarım..

    Sable, Normandiya'ya (Fransa)özgü bir Fransız kurabiyesi.French Butter Cookie ya da Breton Buscuit isimleri ile de anılıyor."Sable" Fransızca "Kum" anlamına geliyor ve bu, kurabiyenin kıyır kıyır yapısını sanırım en iyi ifade eden kelime...

    Gelelim tarifine ...


    Sable Hamuru:

    Keseceğiniz kalıba göre değişir ancak, ufak bir kalıpla 35-40 adet kurabiye çıkıyor.
    Hazırlama süresi : 15 dk
    Pişme süresi : 20 dk
    İhtiyaç duyulan diğer malzemeler : kurabiye kalıbı (çay bardağı da kullanılabilir), pişirme kağıdı
    Malzemeler:
  • 500 gr un

  • 300 gr margarin (oda ısısında)

  • 150 gr pudra şekeri

  • 1 yumurta akı

  • 50 gr toz badem

  • 1/2 çay kaşığı vanilya


  • Tüm malzemeler yoğurulur ve hamur 30 dk kadar buzdolabında bekletilir. Sonrasında yaklaşık 1 cm kalınlığında açılarak istenilen kalıpla kesilir ve önceden 170 derecede ısıtılmış fırında üzeri hafif kızarana kadar pişirilir. Fırından çıkınca soğumaya bırakılır... (Laf aramızda ben sıcak sıcak da yedim , harikaydı... Ama şeker hamuru ile işlem yapılmadan soğuması şart)

    Öncelikle şeker hamurumuza istediğimiz rengi vermemiz gerekiyor.. Ben toz pembeyi seçtim.. Kürdanın ucu ile biraz boya alıp hamura sürdüm ve yoğurdum...


    Hamur hazır olunca nişasta serptiğim tezgahta çok kalın olmayacak şekilde açıyoruz.


    İstediğimiz kalıpla şeker hamurumuzu şekillendiriyoruz.

    Kurabiyemizin üzerine bal sürüp hamuru iyice üzerine yerleştiriyoruz.


    Print ettirdiğimiz resimleri kurabiyenin tam üzerine uygun ya da kurabiyenin üzerinde olmasını istediğimiz şekilde kesiyoruz ve altındaki jelatini sıyırıyoruz.

    Bir suluboya fırçası yardımı ile resmin altını hafifçe ıslatıyoruz ve şeker hamurunun üzerine yapıştırıyoruz.



    Ben kırmızı hamur ile resimlerin kenarlarına kalplerle dekor da yaptım..


    Ve bunları resimlerin üzerine yine altlarını hafifçe ıslatarak yapıştırdım..



    Tüm kurabiyeleri tamamladıktan sonra jelatinleyip rafya ve Paşabahçe'den aldığım bu minik kalpli mandallarla süsledim...


    Kutunun içerisinde cıvıl cıvıl bir görüntü oldu... Ben bile heyecanlandım , keşke hediye verilirken görebilseydim :)


    Kutunun son rütuşunu da yaptıktan sonra artık kurabiyelerim hediye edilmeye hazırlardı...


    Kurabiyeleri eşi için isteyen Mine daha sonra eşinin ne kadar şaşırdığını bir mail ile bildirdi... Ayrıca tadını da çok beğenmişler.. Buradan yine kendilerine nice mutlu huzurlu yıldönümleri diliyorum...Ağzınızın tadı hep bu kurabiyeler kadar tatlı olsun!


    Afiyetle kalın,

    LinkWithin

    Related Posts with Thumbnails