30 Haziran 2008 Pazartesi

BİR SON ve BİR BAŞLANGIÇ

Hayatta hep bir şeyler bitiyor, bir şeyler başlıyor.Her başlangıcın bir sonu, her bitişin ardından doğan bir güneş..

İzin bitti.. İş başladı..

Gün batıyor.. gün doğuyor...

Biten bir şey daha oldu ..
Annemin babasını kaybettik perşembe günü..

Hayatta sevmeli ve sevilmeli... Bir damla göz yaşı kendiliğinden akmalı bitişlerin ardından ..

Ağlayamadım ..

Düşündüm, düşünüyorum , düşüneceğim...

20 Haziran 2008 Cuma

YEMEK BAHANE :)

Efendim , o kadar çok mail ve yorum alıyorum ki artık bunu buradan yazmayı uygun buldum.

Kanaltürk kanalında Jess Molho'nun sunduğu programla bu bloğun herhangi bir ilgisi yoktur :) Dolayısıyla kameramanın fazla hareketli olmasından dolayı duyduğunuz rahatsızlık, Jess'in oğluna gönderdiğiniz öpücükleri malesef ben iletemiyorum.

Gün içerisinde iş yerinde olduğum için yayın saatinden dolayı bu programdan hiç haberim yoktu. Ancak ne zaman bazı emailler ve yorumlar almaya başladım , o zaman öğrendim meğer benim bloğumla programın ismi aynıymış. Hiç denk gelip seyretmek nasip olmadı ama daha önce seyrettiğim programlardan bildiğim kadarıyla Jess'in kendine has eğlenceli bir üslubu vardı ve eminim yine aynı şekilde sunuyordur programı.

Yemekbahane (ben bitişik yazıyorum) :) ilk doğduğunda (Ekim 2006) ana fikrimi ilk yazıma yazmıştım. Bu ana fikir nedeniyle bloğuma bu ismi koymuştum. Çok hobisi olan, aktif olarak sosyal hayatın içerisinde hep bulunan biri olarak ben, evlilik ve çalışma hayatının getirdiği yoğunlukla bloğumu açmadan önceki son 2 yılda farkettim ki, iş ve ev dışında artık neredeyse hiç bir ilgisi kalmayan birisi olmaya başlamıştım. O yüzden bloğumun adını Yemekbahane, ana fikrini de "Hayatta sevdiği şeylere vakit ayıranlara..." diye koydum..

Ben son 1,5 senemi bu blog sayesinde çok daha dolu kıldım, bir sürü insanla tanıştım, farklı yönlerimi keşfettim ve en önemlisi de kendime vakit ayırdım. Mutlu olduğum bir şey için zaman yarattım.. Eğer bir gün sadece başkaları için yaşadığınızı ya da zamanın içinde kaybolduğunuzu hissederseniz geç kalmadan kendi içinizde bir yolculuğa çıkın. En çok ne yapmaktan hoşlandığınızı sorgulayın ve imkanlarınız dahilinde az da olsa yapmak istediğiniz şeylere kendiniz için zaman ayırın.Emin olun daha farklı hissedeceksiniz :)

Jess Molho'ya buradan tekrar sevgilerimi ve selamlarımı iletiyorum. İnşallah bir gün bir yerlerde bu iki adaş platform hakkında kendisi ile sohbet etme fırsatımız olur...

Bugün tarif yok :) Bir hafta boyunca da olmayacak ...

Tekrar bir telesekreter mesajı ile sizleri başbaşa bırakıyorum ...

Yemekbahane eşrafı yıllık izne ayrılmıştır , lütfen bizden ayrılmayınız :) 30 Haziran Pazartesi görüşmek üzere ...

Afiyetle ve mutlu kalın !

17 Haziran 2008 Salı

KAKAOLU PUDİNGLİ MUFFİN



Geçenlerde şirketten arkadaşım Sedoşun doğumgününü sabah 07:30'da şirketin hemen yakınındaki küçük bir büfede buluşup kahvaltı ederek kutlama kararı aldığımızda ona süpriz olsun diye bu muffinleri yapmaya karar verdim. Tarifini en sıkı takip ettiğim blogların başını çeken adaş şekerimin bloğunda okuduğum ve denemeye karar verdiğim Muzlu Puding tarifini sadece kakaolu pudingle değiştirerek uyguladım.

Sonuç tek kelime ile muhteşemdi .. Yaklaşık 20 adet muffin elde edince bundan departmandaki arkadaşlarım da nasiplendi haliyle. Burada aldığı tepkilere bakılırsa bu tarif elimin altında hep olacak. Denemek isteyenlere duyurulur.

Bari bu tarifle ne zamandır katılamadığım etkinliklere de katılayım da tam olsun.Bu ayın etkinliği Cupcake Festivali.. Sevgili Zerrin gerçekten çok keyifli bir konu seçmiş kendisine. Neler neler gelecek dünyanın dört bir yanından merakla bekliyorum.

Malzemeler:

  • 3 adet yumurta
  • 2,5 su bardağı un
  • 1 paket kakaolu puding
  • 1 çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı süt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 1 çay bardağı damla çikolata (üzeri için)

Yumurta ve şekeri , krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz. Bu karışıma süt ve yağı ilave edip çırpmaya devam ediyoruz. Tüm toz malzemeleri bir kaba eliyoruz ve eledikten sonra sıvı harç ile karıştırıp bir müddet daha çırpıyoruz. (Çok koyu olması halinde bir miktar süt ile sulandırabilirsiniz)

Muffin kalıplarımızın içine muffin kağıtlarını yerleştiriyoruz. Her bir kağıdın içine 2/3 'si dolacak şekilde kekimizin harcından döküyoruz.

Damla çikolatalarımızı bir kaşık un ile karıştırıp elekten geçiriyoruz. (Bu işlem çikolataların batmasını engelleyecektir)

Paylaştırdığımız kek harçlarının üzerlerine damla çikolata serpip önceden 180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 25-30 dk kadar pişiriyoruz. (Pişip pişmediğini kürdan batırarak kontrol edebilirsiniz)

Afiyetle,

13 Haziran 2008 Cuma

PAPATYALI PASTA


Bugün ekibimden sevgili Filiz'in doğumgünü.. Departmanda yaptığımız kutlama için bu pastayı hazırladık. Şeker hamurunu Wilton'un çiçek setinden çıkan papatya kalıbı ile kesip ve kitabında anlattığı şekilde papatya yapma tekniği ile şekillendirdik.
Pastayı parça çikolata ve fıstıklı olarak yaptık..


Afiyetle,

12 Haziran 2008 Perşembe

DENİZ BÖRÜLCESİ



Ne Engin ne ben futboldan ne anlarız ne de bir fanatikliğimiz var..Hadi bayanların bu durumda olması pek tuhaf karşılanmaz ancak özellikle erkek sohbet konularının başını çeken "Futbol" mevzusu açılmaya çalışıldığında , Engin'in de konuya karşı tabiri caizse "zır" kaldığını görenler hayli şaşırıyorlar :) Ben, renklerini sevdiğim için Beşiktaşlıyım :) Engin de güya "Tanju Çolak" zamanından "Cimbomlu":)

Tüm bunların dışında ben milli meselelere duyarsız kalamam ve hiç anlamasamda Euro 2008'de Türkiye'nin oynadığı maçları ara ara zaplasam da:) seyrediyorum. Akşam İsviçre ile olan maçı da seyrettim. Dikkatimi çeken iki şey oldu (ne kadar maçtan anladığımı şimdi görün) ...
1- O ne yağmurdu öyle :)
2- Karşı takımda üç tane Türk vardı .. Yani Türkler Türklere karşı maç yapıyordu... Bu durum bazı İsviçre gazetelerinde son derece nahoş bir şekilde provoke edilmiş belirtildiğine göre. Bir gazete , İsviçre'nin takımında oynayan bir Türk futbolcuyu elinde döner bıçağı tutarak çizmiş..Kestiği de döner..Döner de ..Fatih Terim.. Akıllarınca bizi bize düşürecekler.. Ama hiç de öyle olmadı. Ne onlar bu şekilde yenebildiler.Ne de sahada aynı vatanın çocukları birbirine ters düştü.Maç bu.Düşüyorlar, düşürüyorlar.Ama ne olursa olsun , hangi takımda olurlarsa olsunlar birbirlerinin elinden tutup kaldırmayı bildiler.İşte maçtan anlamayan benim maç sırasında gözümden hiç kaçmayan detaylar bunlardı. Haaa sonuç mu ? İsviçre 1 - Türkiye 2 ... İsviçre'nin artık hiç bir şansı kalmadı. Türkiye ise pazar günü oynanacak Çek Cumhuriyeti maçı ile devam edip etmeyeceğini belirleyecek..

Amanın... Bana bak sen :) Yemek bloğunda spor falan :) Vay beee :=)

Neyse öze dön Müge sen ... Bildiğin konuya ...

Deniz Börülcesi efendim bugünkü tarifimiz ..Alaçatı pazarından almıştım deniz börülcesini. İstanbul'da da satılıyor bildiğim kadarıyla pazarlarda. Aslında yapılışı çok zor olur diye gözüm korkuyordu ama yine de denemek istedim. O kadar da zor değilmiş bunu öğrenmiş oldum.
Bir püf noktası varmış..
İnternetten bir çok tarif okudum ve bir tanesinde (malesef hangisi olduğunu sonradan bulamadım) bir detay yazıyordu..Onu uyguladım..Ne mi ?

Malzemeler:
  • 1 demet deniz börülcesi
  • tuz
  • 1 paket kabartma tozu *** İşte püf noktası
  • zeytinyağı
  • sarımsak
  • limon
  • su (haşlamak için)

Deniz börülcesinin diplerini kesip yıkıyoruz. Bir tencereye su, tuz ve kabartma tozunu koyup deniz börülcelerini yaklaşık 20-25 dk kadar (yumuşayana kadar) haşlıyoruz. Soğuyunca her bir sapı sıyırarak içindeki uzun sert çöpü çıkartıyoruz. (kabartma tozu bu işlemin daha kolay olmasını sağlıyor) Tüm sapları sıyırdıktan sonra servis edeceğimiz tabağa alıp ince kıyılmış sarımsak ve zeytinyağı & limon ile servis ediyoruz.

Afiyetle,

9 Haziran 2008 Pazartesi

BİR BABY SHOWER HİKAYESİ

Son yazımda bahsetmiştim. Dün bir baby shower partisine katıldım. Tam 20 yıllık arkadaşım, benim güzel Sinem'im Temmuz ayının son haftasında inşallah sağlıkla doğum yapacak ve minik Doruk aramıza katılacak.

Bugüne kadar hiç bir şatafata , hiç bir süslemeye ne mezuniyet törenimizde, ne düğününde izin vermeyen Sinemciğim nasıl olduysa yoğun baskılarımızı kırmadı ve şöyle anlı şanlı, süslü mü süslü bir baby shower yapabildik. Galiba bunu yaparken o bizden daha çok keyif aldı ve iyi ki yapmışım dedi içinden :)


Hazırlıklarımız daha Mayıs ayı başında bir Eminönü turu ile başladı. Eminönü'nün altını üstüne getirip, sepetler, balonlar, hediyeler vs.. bir sürü şey aldık. Bu baby shower partisini katıldığım diğer partilerden ayıran en önemli özelliği ise Sinem'in bütün yabancı internet sitelerini hatim edip hazırladığı oyunlar oldu. Bu oyunlardan size detayları ile bahsedeceğim.

Masalar yukarıdaki resimdeki gibi son derece zevkli bir şekilde süslendi. Dantel örtüleri Eminönü'nden almıştık. Üzerlerine plastik bardakları su bazlı boya ile boyayıp, kurdele ile süsleyerek ters çevirip koyma fikri tamamen Sinem ve o yaratıcı annesi Hande Teyze'nin... Yine alışveriş esnasında aldığımız çubuklar üzerlerinde çok cici durmuşlar.


Bebekler için hatıra defterleri piyasada çok çeşitli.. Ancak neredeyse bir kapı süsü kadar pahalı..O nedenle Sinem'e "Neden kendin yapmıyorsun?" demiştim.. O da yapmış... Bence kendisi yaptığı için daha da anlamlı olmuş..Hem de çok güzel...

Bu sepet gelen tüm konuklar için hazırlandı. Eminönü'nde Şark Han'a daha önce hiç yolunuz düştü mü bilmiyorum ? Ben üniversiteyi Beyazıt'ta okuduğum için karış karış gezerdik Mısır Çarşısı'ndan uzanıp Kapalı Çarşı'ya kadar çıkan o yokuşları.. Şark Han bir hediyelik eşya cenneti.. Sinem bu yelpazeleri oradan aldı ve hepsini tek tek ucuna yine oradan aldığımız minik bebek bibloları yapıştırdığı kurdelelerle bağladı. Gelen konuklar için çok güzel bir hatıra oldu..

Sade ama lezzetli bir açık büfe hazırlanmıştı..

Kanepeler..


Ispanaklı ve peynirli börek çeşitleri ... (Sini Börek)


Ev yapımı poğaçalar..


Doruk'un müstakbel teyzesinin hazırladığı nefis muffinler & kurabiyeler ..




BABY SHOWER PASTASI & KURABİYELERİ


Sinem'in partisi için iki katlı bir pasta hazırladım. Alt katı kare, üst katı kalp şeklinde çemberde pişirdim. Oğlumuz olacağı için mavi & beyaz renkleri kullandım.




Sinem'e ayrıca bir kova dolusu kurabiye hazırlayarak sürpriz yaptım...

Tavşan, ayak ve biberon kalıplarını kullanarak hazırladığım kurabiyeleri partiye gelen konuklara dağıttık.


BABY SHOWER OYUNLARI

Sinem, başta da bahsettiğim gibi dersine çok iyi çalışmış..Çok güzel oyunlar ve bu oyunların birincileri için çok sevimli , minik minik hediyeler hazırlamış..

İlk oyun çocukken oynadığımız isim-şehir oyununa benziyordu. Alfabedeki tüm harfleri bir kağıda yanları boş kalacak şekilde yazmış..

A__________

B__________

C__________

gibi..

3 dk içersinde tüm harflerle başlayan bebek için kullanılan eşyaları bulmak gerekiyor..

Mesela ... Z ... Zıbın gibi :) En fazla eşya bulan birinci oldu ve çok şık bir çay kupası kazandı :)

İkinci oyun: Tuvalet kağıdı :)

Oyunlar başlamadan önce Sinem'in kız kardeşi elinde bir rulo tuvalet kağıdı ile tüm konuklara gitti ve tuvalet kağıdından koparmalarını istedi.. Ben tutumlumuyum neyim sadece 1 sıra çekiverdim. Ne olacak acaba bu diye merak etmeye başladım :)

Sonra ikinci oyunun sırası geldiğinde Sinem açıkladı...

Şimdi karnımın çevresine tuvalet kağıdı sarıcam ...Bakalım kaç sıra gidecek ? En yakın sayıda sıra koparmış olan hediyeyi kapacak :) Ben baştan kaybettim yani :(

9 sıra tuvalet kağıdına en yakın olan iki kişi çıktı..Sinem eşitlik durumunu da düşünmüş.Yanında bir çift zar :) Büyük atan bir havlu kazandı :)

Üçüncü oyun.. Baby Bingo :)

Bildiğiniz tombalanın bebek malzemeleri ile hazırlanmış olanı yani :) Sinem üşenmemiş birbirinden farklı farklı bir sürü bingo kağıdı hazırlamış tam 5 sıralı ...

Emzik, dönence, biberon,taytay, oto koltuğu, mama, hoppala, sterilazatör, telsiz, önlük.. daha neler neler...

Tombalayı Doruk'un müstakbel dedesi çekti.. 1. çinko, 2. çinko, 3. çinko, 4. çinko ve TOMBALA :)

Yine hediyeyi kaptılar , ben kazanamadım :(

Benim gördüğüm son oyun ise HEDİYE ÇALMACA...

Sinem bir masaya tam 6 adet irili ufaklı, paketlenmiş hediyeler koydu. 15 dk süre içerisinde herkes zar artmaya başladı. 6 atan ortadan bir hediye aldı. Hediyeler bitti ama süre devam ediyor.Zarlar atılıyor.6 atan başkasında beğendiği hediyeyi çalıyor.Sıradaki 6 atarsa o da çalıyor..Süre bitince hediyeler kimde kalırsa onun oluyor :) Paketlerden biri çok büyüktü.Meğer tuzakmış.Büyük diye onu alan içinden 4'lü kağıt havlu çıkınca çok güldük :)

İşte böyle...

Baby Shower yapacaklara belki bir fikir verir diye tüm ayrıntıları ile yazdım güzel geçen bu günümüzü..

Küçük Doruk..Seni tüm heyecanımızla bekliyoruz !!!

Afiyetle,

6 Haziran 2008 Cuma

PALYAÇO PASTALAR

Aylin ile son dönemde iki tane palyaçolu pasta yaptık.

Bazı çocuklar korkar palyaçolardan. Neden korkarlar acaba ? O trajikomik yüzleri onları rahatsız mı ediyor bilinmez.. O kadar boyanın, alacalı bulacalı kılığın içinde nedense yine de hüzünlü gözükür bana o sevimli kahramanlar...

Ben çok sevdim palyaçolu pastaları, bakalım sizler beğenecek misiniz ?






Bu haftasonu benim için çok özel birinin Baby Shower partisine katılacağım.Bu özel partiye özel hazırlıklarım olacak tabii.. Müge bu haftasonu mutfakta :)

Afiyetle,

4 Haziran 2008 Çarşamba

MANTARLI & MISIRLI PİLAV



İlk mutfağa ne zaman girdiğinizi hiç düşündünüz mü? Yada mutfakta kendinizi ne zaman keşfettiğinizi? Ben kendimi bildim bileli hep mutfakta olmayı sevdim. En sevdiğim oyuncaklarım tencereler, en sevdiğim oyun televizyonda yemek programı sunduğum oyundu..Bu oyunu çok severdim ve oynarken çok eğlenirdim.Tek çocuk olmanın verdiği hazin durum işte :) Karşımda kamera varmış gibi mutfağa girer , yemek yaparken anlatırdım..

"Evet.. malzemeleri tekrarlayalım efendim.. 2 adet yumurta, bir kase (kaseyi göstererek) un, falan filan " :) Arada bir kameraya da bakıyorum tabii :) Bazen konuğum bile olurdu :)

Aslında hep düşünmüşümdür.Keşke bir gün gerçekten bir yemek programına katılsam diye.Bloglardan arkadaşlarım var çıkan..Neden ben de çıkmayayım?

Dur Müge ..Sen bunu bir araştır bakalım :0)

Yemek yapmak benim için bir terapi, bir rahatlama biçimi..Bir yenilenme metodu adeta.Ahh bir de tüm bu özelliklerin karşılığında canım kocacım yemek seçmeyen bir koca oluverseydi :(

Ama malesef.. Her türlü radikal durumu (içimi bulandırmadığı ve önce gözüme hitap ettiği sürece) büyük bir tecrübe fırsatı olarak değerlendiren bendenizin içinde yakında salçalı makarna, pilav ve top köfte ağacı çıkacak, haberiniz olsun !

Hep diyorum "yemek yapmak" benim için bir sanatsal eylem ve sen bana sürekli makarna ,hem de sadece ya salçalı ya da sade , yaptırıyorsun :)

İşte bu yüzden bulduğum her platformu değerlendiriyorum. Geçen cumartesi günü çikocum Sıla, gelecek misafirlerine değişik (???!!!!) (YAŞASIIINNN!!) bir şeyler yapmamı isteyince "Hadi Müge, yap o ne zamandır yapmak istediğin pilavı" "Pirincin yanlızlığına bir son ver, kaynaştır onu yakışan otla, sebzeyle" düşüncesi ile dalıverdim mutfağa !

Pilavı yaptım ve demlenmeye bırakıp mekandan büyük bir hazla ayrıldım. O nedenle fotoğraf sadece tencereden , artık kusura bakmayın. Geribildirimler "OLUMLU" "OLUMLU" "OLUMLU" ...

Ben evde yapamıyorum ama siz denemek isterseniz buyrun malzemeler :

7-8 kişilik

  • 2,5 su bardağı pirinç
  • 2 adet orta boy soğan
  • 1 paket dolmalık fıstık
  • 1 kutu konserve mantar
  • 1 kutu konserve mısır
  • 1 kase ince kıyılmış dereotu
  • 2 çay kaşığı tarçın
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 2 çay kaşığı tuz (konserveler tuzlu olabilir, tadıp koymakta fayda var)
  • 4 adet kesme şeker
  • 4,5 su bardağı sıcak su
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ

Soğanları çok ufak şekilde küp küp yemeklik doğrayalım. Tenceremize sıvıyağı ve soğanları koyup, kısık ateşte yaklaşık 10 dk kadar soğanları iyice kavuralım. Daha sonra dolmalık fıstıklarımızı ilave edip kavurmaya devam edelim.İyice yıkadığımız ve süzdüğümüz pirinci ekleyip pirinçler tane tane oluncaya kadar kavuralım. Tüm baharatları, mısırı, mantarı ve dereotunu ekleyelim ve suyunu ilave edelim.Kapağını kapatıp, orta kuvvetteki ateşte suyunu çekene kadar pişirelim.Yaklaşık 20-25 dk kadar demlenmeye bırakalım.

Afiyetle,

2 Haziran 2008 Pazartesi

TUZLU KURABİYE - 2

Tuzlu Örgü Kurabiye


ALTIN ŞANS

Bir haftasonu daha geldi ve geçti.. Zaman bence hızlandı.Ben artık buna kesinlikle inanıyorum.Zamanın ne derece göreceli bir kavram olduğunu hep düşünmüşümdür zaten.Gelin bir kez daha beraber düşünelim..


Şimdi çok istediğiniz bir şey yapacağınızı düşünün. Önünüzde günler belki de haftalar var.O zaman geçmek bilmez.O gün gelmez bir türlü.


Ama bir de kendinizi üniversite sınavında hayal edin ya da benim yaptığım gibi o güne şöyle bir gidin ve düşünün.O 180 dakika değil sanki 20 hadi bilemedin 30 dk gibi geçen siz kolunuzdaki saate baktıkça göz bebeklerinizin büyüdüğü o güne..Nedir bu şimdi? Görece değil mi bunun açıklaması..


O zaman neyin koşturması bu? Hayatın normal gidişatı sadece artık.Hayatın kendisi...


O yüzden bir bakıyoruz cuma olmuş bir bakıyoruz pazartesi.Bir bakıyoruz Mayıs bitmiş bir bakıcaz yılbaşı gelmiş.İşte bu akıp giden zamanın içinde tutunmaya çalışmak daha da zorlaşıyor her geçen gün..Ama yine de bünyemiz sanırım alıştı.Gıkımız çıkmıyor.Zaman hızlandıkça biz de daha hızlı asılıyoruz yaşamın küreklerine.

Şimdi başlık "tuzlu kurabiye" , alt başlık "altın şans" , yanda bir film posteri ..konu neden zamana geldi dayandı ? Efendim burası bir iç dökme platformu değil mi? Müge'nin içi kabarmış ..Anlatıverdi öylesine :)

Altın Şans dün akşamın DVD keyfine konuk oldu.. Pazar akşamları genelde yaptığımız bir aktivite DVD seyretmek.Son derece keyifle seyrettik.Özellikle Florida ve Bahama sahillerinde yapılan çekimleri ile beni büyülemeye yetti de arttı.Bütün gece "karpuz kabuğu denize düştü? biz ne zaman düşücez?" diye sayıkladım durdum :) Hoş vakit geçirmek , ince espirileri ile tebessüm etmek isterseniz seyretmenizi tavsiye ederim.

Eee...DVD keyfi yaramazlık yapmadan çıkmıyor.. Çerez yetmez... Çayın yanına da bir şey olsun diye hemencecik bir şeyler yapıverdim mutfağa girip. Tuzlu kurabiyeleri ben çok seviyorum.Bu sefer aklımda Lezzet dergisinin Nisan sayısında gördüğüm bir tarifi denemek vardı.

Aslında benim sıkça yaptığım tarife benziyor ancak içinde yoğurt olunca sanki daha da başarılı bir sonuç elde ettim.

Malzemeler:


  • 250 gr oda ısısında yumuşamış tereyağ ya da margarin (ben Alba yağ kullandım)

  • 4 su bardağı un

  • 1 tatlı kaşığı tuz

  • 1 tatlı kaşığı mahlep

  • 1 paket kabartma tozu (Dr. Oetker susamlı-mahlepli kabartma tozu kullandım)

  • 2 çay kaşığı toz şeker

  • 1 çay bardağı sıvıyağ

  • 1 çay bardağı yoğurt

  • 1 yemek kaşığı sirke

  • üzerine sürmek için 1 yumurta sarısı

  • susam - çörek otu - haşhaş tohumu (hangisi tercih edilirse)

Margarini (ya da tereyağını) küp küp doğruyoruz. Un ile küp doğranmış margarini parmak uçlarımızla hafifçe yopurup, yavaş yavaş birbirine yediriyoruz. (Tuzlu hamuru fazla mıncıklanmaya gelmez derdi Sefa Ustamız) Daha sonra diğer malzemeleri de (şeker,tuz,mahlep,kabartma tozu,yoğurt,sıvıyağ,sirke) ekleyip yumuşak kıvamlı bir hamur elde ediyoruz. Bu hamuru buzdolabında yaklaşık 1 saat kadar bekletiyoruz. 1 saat sonunda arzu ettiğimiz şekli verip (ister benimki gibi saç örgüsü, ister kandil simidi gibi ya da başka) yağlı kağıt serili ya da yağlanmış fırın tepsisine diziyoruz. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp istediğimiz şekilde susam-çörekotu ya da haşhaş tohumu serpip önceden 180 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 15 dk pembeleşinceye kadar pişiriyoruz.
Herkese güzel bir hafta diliyorum..

Afiyetle,

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails