Sayfalar
31 Aralık 2010 Cuma
BİR YIL DAHA GEÇİP GİDERKEN ÖMÜRDEN...
İşte buradayız yine. Hayali bir çizgi ile bir senenin bitip yenisinin başlayacağı yepyeni bir günde. Daha dün gibi 2010'a girdiğimiz anlar sanki. Ama ha pazartesi oldu, hadi cuma olsun da eve gidelim diye diye yedik bitirdik yine koskocaman yılı.
Tatlı başlamadı benim için 2010. Çoğunuzun bildiği gibi daha senenin 2. haftasında geçirdiğim o talihsiz kaza beni neredeyse 4-4,5 ay kadar tek bacaklı yaptı. Hastane, fizik tedavi, ilaç, doktor döngüsünde geçti o dönemim. Ama şükretmesini biliyorum...Şükürler olsun, geçti...Hala sızısını her gece hissettirse de çok şükür diyorum.
İyi başlamayan 2010, iyi bitiyor ama.. İçimde bugüne kadar hiç hissetmediğim kocamaaannn bir umut var. İçimde bir can var. Oğlum !!! Şimdi onu bekliyorum büyük bir merak ve hevesle. Yeni yıldan tek beklentim ise onun sağlıklı bir şekilde doğması ve ailemize katılması.
Sevgili dostum Sinem bir mim yayınlamış, beni de dahil etmiş.. Bu satırlarla sanırım bunlara da cevap vermiş oldum.
Tüm bunlara ilave olarak 2010 yılında yapmak isteyip de yapamadıklarımızı ve yaptıklarımızı sormuş ...
Ben bu soruya arkama bakmadan cevap versem... Sanırım en çok yapmak istediğim şeyin olduğunu belirtmem en doğrusu olacak :) Yapamadıklarımız için de hala geç değil, 2011'e yapacak bir şeyler kalsın :)
Bu vesile ile tüm Yemekbahane okurlarının yeni yılını en güzel dileklerimle kutluyorum. Sağlık bedeninizde, huzur ve mutluluk ruhunuzda, bereket evinizde ve cüzdanınızda, sevdikleriniz hep yanınızda, afiyet damağınızda olsun ....
Bu güzel çizim için Sevgili Şuşu'ya çok teşekkür ediyorum :) Unique bir yılbaşı kartım oldu sayesinde :))
Afiyetle & sağlıkla,
********** MUTLU SENELER !! ********
30 Aralık 2010 Perşembe
2011 YILBAŞI KURABİYELERİ & KAKAOLU KURABİYE
Geçtiğimiz hafta evde çocuklarına yılbaşı partisi verecek arkadaşıma hediye etmek üzere kurabiye yapmaya karar verdim. Ama itiraf ediyorum baya paslanmışım. Koca göbeğimle 30 kurabiyeyi süsleyene kadar hayli yoruldum. Halbuki çok da basit modeller seçtim özellikle ama yoruldum işte :) Ama olsun, herşey çocuklar gülsün diye ... O güzel gözleri ışıldasın diye...
Kurabiyelerin hamurunda Yasemin'in sıkça kullandığı tarifi uyguladım bu sefer. Genellikle ya sable ya da zencefilli kurabiye hamuru ile yapıyordum, kakaolu olarak bu tarif hayli hoşuma gitti.
Kakaolu Kurabiye
Malzemeler:
- 250 gram tereyağı (oda sıcaklığında)
- 1 yumurta
- 1 su bardağı pudra şekeri
- 4 yemek kaşığı kakao
- 4 su bardağı un (Hepsini bir anda koymuyoruz)
- ½ su bardağı buğday nişastası
- 1 çimdik tuz
- 1 çay kaşığı karbonat
Yapılışı:
- Yağ ile pudra şekerini krema kıvamına gelinceye kadar çırpıyoruz. Yumurtayı da ilave edilerek çırpılmaya devam ediyoruz.
- Kakao hariç, karbonat, tuz, nişasta ve yalnızda 3 bardak unu beraber eleyerek yumurtalı karışıma ekliyoruz. Biraz bütünleşmesini sağladıktan sonra kakaoyu ekliyoruz.
- Son 1 bardak unu hamurun kıvamına göre yavaş yavaş ilave ediyoruz. Orta yumuşaklıkta bir hamur elde edeceğiz.
- Hamur hazır olduktan sonra buzdolabından en az 30 dakika dinlendiriyoruz.
- Dinlendirdikten sonra merdane ile açarak istediğimiz şekildeki kalıplarla keserek 175 derecede önceden ısıttığımız fırında en fazla 10-12 dakika pişiriyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,
27 Aralık 2010 Pazartesi
PİRİNÇLİ KARİDES SALATASI
Yılbaşı sofraları için şık bir öneri ...
İglo ile pratik lezzetler workshopunda yaptığımız bu salatayı tamamladığımızda aklıma gelen ilk şey bu oldu.. Rengarenk dokusu ve sıradışı lezzeti ile tam da yılbaşı sofralarına göre..
Salatanın yapımında üç aşama var. Birincisi karideslerin hazırlığı. Başlıbaşına bir öğün niteliğinde olan bu aşamayı sadece salatanın tarifi dahilinde bir adım olarak değerlendirmemenizi öneririm. Zira bu hali ile çok şık bir meze olarak ikram edebilirsiniz.
Limon Soslu Karides Sote
Malzemeler:
- 1/2 adet kuru soğan
- 2-3 diş sarımsak
- 2 yemek kaşığı tereyağ
- 1/2 çay bardağı beyaz şarap* (konulmasa da olur)
- tuz - karabiber - tarhun* (konulmasa da olur)
- 1/2 limon suyu
- 1 paket İglo Karides
- bir tutam ince kıyılmış dereotu
- Tavamıza tereyağını koyup çok ufak doğranmış soğan ve sarımsakları soteliyoruz. Soğan ve sarımsaklar yumuşayınca şarap, tuz, karabiber ve tarhunu ilave ediyoruz. Bu karışıma karidesleri de katarak birlikte yaklaşık 4-5 dakika kadar pişiriyoruz.
- Ocaktan aldıktan sonra limon suyunu ilave edip karıştırıyoruz.
Tek meze olarak ikram edilecekse dereotunu da ilave edip servis tabağına alıyoruz.
Salatanın ikinci aşaması sosunu hazırlamak. Yediğim en değişik soslardan biriydi ve hakikaten çok lezzetli olduğunu söylemem lazım. Bunu tüm salatalarınıza uygulayabileceğinizi belirtmem lazım. Belirli bir miktar hazırlayıp buzdolabınızda muhafaza ederek bir kaç gün kullanmanız da mümkün. Sadece yapmanız gereken kullanmadan önce sakladığınız kavanoz / şişe vb herneyse çalkalamanız olacak.
Narenciye Sosu:
- 1 su bardağı zeytinyağı
- 1 adet portakalın suyu
- 1 adet limon suyu
- 2 tatlı kaşığı nar ekşisi
- 1 çorba kaşığı balsamik sirke
- 1 su bardağı nar tanesi
- tuz, karabiber
Tüm malzemeyi blenderda çekip hazırlıyoruz.
Salata malzemeleri:
- Çeşitli yeşillikler (marul, akdeniz marulu, kıvırcık salata vb)
- 3-4 yemek kaşığı haşlanmış pirinç
- 3-4 yemek kaşığı nar tanesi
- cherry domates taneleri
- limon sosla pişirilmiş karidesler
- narenciye sos
Hazırlanışı:
- Salata tabağımıza yıkanmış ve kurutulmuş yeşillikleri elimizle gelişigüzel kopartarak koyuyoruz. Cherry domatesleri ikiye bölerek serpiştiriyoruz.
- Karideslerden salatamızın üzerine yayıyoruz.
- Narenciye sosu salatanın üzerinde (gerektiği kadar) gezdiriyoruz.
- Salatanın üzerine pirinç ve nar tanelerini döküp servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,
25 Aralık 2010 Cumartesi
İGLO İLE PRATİK LEZZETLER
Yılbaşı arifesinde tam bir yılbaşı hediyesi niteliğinde bir mail aldım Sevgili Tijen'den. Ne zamandır şöyle atölye çalışmalı herhangi bir aktiviteye katılamamış olmanın verdiği heyecanla hemencecik kabul ettim davetini ve günleri saymaya başladım. O gün, yani geçtiğimiz hafta cuma gecesi gelip çattığında Hobimle Mutluyum Lezzet Okulu'nun kapısından içeri girdiğimde başıma gelecekleri aslında az çok tahmin ediyordum. Bilmediğim tek bir şey vardı ya da farkında olmadığım, bir markanın neyi, neden temsil ettiğiydi. O gün İglo'nun davetlisiydim ve o gün İglo ile resmen tanışmış oldum.
O mutfakta 4 saate yakın, İglo ile neler yapabileceğimize dair son derece pratik, lezzetli, şık, gözü dolduran, damakta şölen yaratan ve en önemlisi de sağlıklı reçeteler uyguladık. Evet burada altını çizmemiz gereken önemli bir sıfat var ki, altını kalın kalın çizmeden olmaz.. Sağlıklı ...
Önce bir dondurulmuş gıda firmasının nasıl sağlık imajını koruyabildiğini düşündüm ama sonrasında edindiğim tüm bilgiler, bu imajı ne kadar hak ettiklerini düşündürdü bana.
Tijen'den o gün dinlediğimiz, İglo'nun internet sitesinde de yer alan bilgi şöyle :
PAZARDAN TAZE DİYE ALDIĞINIZ BİRÇOK SEBZE EN AZ 4 GÜNLÜKTÜR
Pazardan taze diye aldığınız birçok sebze en az 4 günlüktür. Bu 72 saat evvel toplanmış demektir. Toplanıp yükleme, yola çıkma: 1 gün, yol:1 gün, halde satış:1 gün, manava veya pazara gelip rafa, tezgaha çıkma: 1 gün. Yani en az 4 günden bahsediyoruz.
Bu zaman içinde nakliye ve depolama sırasında besin, değerini kaybetmeye hızla devam eder ve bozulmaya başlar. Siz belki gözle fark etmezsiniz ancak ürün ezilmiş ve çoktan çürümeye, bozulmaya başlamıştır.
Gıda güvenliğinde zaman en önemli unsurdur. İglo’nun dondurma işlemi sonrasında gıdalar için adeta zaman duruyor. Gıda güvenliğinde zaman öyle önemli ki, örneğin bezelyenin içerdiği şeker, toplandığı andan itibaren 2.5 saat sonra nişastaya dönüşerek özelliğini yitirmeye başlıyor. Gıdaların tazelik ve besin değerini korumak için zamanla yarışan İglo bu nedenle tesislerini tarım alanlarının ortasına kuruyor. Deniz ürünleri ise yüksek teknoloji içeren yüzer fabrika gemilerde, soğuk denizlerde avlandıktan hemen sonra hızla fileto yapılıp en fazla 2 saat içinde donduruluyor. Böylece İglo, tarım ve deniz ürünlerini toplandığı ilk dakikalardaki tazeliği ve doğallığıyla dondurarak size ulaştırıyor.
İglo’nun dondurma işlemi ürünün içindeki suyun donması ile gerçekleşir. Bu nedenle katkı maddesi gerekmez. Dondurmak doğanın en doğal koruyucusudur. Dondurulmuş gıdanın tazeliği gıdanın ilk dondurulduğu andaki tazeliğiyle ilgilidir.
Bu son derece faydalı bilgileri edinirken tabii ki boş da oturmadık, şeflerimizin önderliğinde birbirinden güzel yiyecekler hazırladık ve afiyetle de yedik :) Bizim pıtırın bir haftalık omega ihtiyacı da bir güzel karşılanmış oldu :)
Neler yaptık nelerrr... Sizlerle bunların tariflerini paylaşmaya çalışacağım bir sonraki yazılarımda..
- Balık çorbası
- Karidesli enfes bir salata (narenciye soslu)
- Sebzeli Somon & Fesleğenli Noodle
- Limonlu helva
Bunların yanında karidesler, levrekler, mezgitler de uçuştu durdu.. Yani İglo sağolsun biz o gün balığa doyduk...
Sonunda sertifikalarımızı da keyifle alarak o enfes geceyi sonlandırdık.. Haaa gece bitti ama sürprizler bitmedi, bu hafta içerisinde bir de bunun üzerine İglo'dan iki kutu da hediye geldi.. Şimdi o tarifleri evde uygulamak ve pıtırcığa sağlıklı yiyecekler yedirmek de bana düşüyor elbette..
Teşekkürler İglo !
Fotoğraflar : Tijen Aktay
24 Aralık 2010 Cuma
ISPANAKLI KİŞ - KİŞ HAMURU 2
Daha önce de kiş hamuru tarifi paylaşmıştım sizlerle. Bu tarifi uzun zamandır kullanıyorum aslında ama geçenlerde Münevver Ablacığımdan yediğim o muhteşem kiş geldi aklıma ve kaldırdım göbeği :) mutfağa girdim. Ve elbette o bilir kişinin kiş tarifi beni benden aldı :) Şimdi içerisine ne koyduğunuz hiiiiççç mühim değil, ister sadece peynir koyun ister tavuk ister pırasa ister sebzelerden bir buket... Hamurunuz iyiyse sonuç her zaman muazzam olacaktır. Kiş benim için cici bir pizza gibi sanki :) Cici pizza ne dediniz dimi , sosyetik pizza :) Ev işi ve daha aromalı bir yapısı var. O yüzden hem çay saatlerine yakıştırıyorum hem de bir ara sıcak niteliğinde görüyorum aslında kişi (orjinali kisch) Eğer evde muffin kalıplarınız varsa tek tek porsiyonlar halinde pişireceğiniz kiş, yanında şık bir salata ile hoş bir ara sıcak olacaktır. Yılbaşı sofranız için düşünün derim. Yapımı da gözünüzü hiç ama hiç korkutmasın. Hele evde mutfak robotunuz var ise ya da hamur yoğurma aparatlı bir mikseriniz atın içine yoğursun sizin yerinize :) Yoksa elinizin hamuru ile işe girişme vaktidir.İşte hamur için ölçüler geliyoooorr...
Kiş Hamuru Malzemeleri:
- 1,5 su bardağı un
- 60 gr oda ısısında yumuşak tereyağ
- 1 adet yumurta
- 2 çorba kaşığı süt
- Çay kaşığının ucu ile (yaklaşık yarım çay kaşığı) kabartma tozu
Tüm malzemeleri fazla yoğurmadan biraraya getirerek bir hamur elde ediyoruz. Ben yukarıda da bahsettiğim gibi mutfak robotuma tüm malzemeyi koyup bir kaç dakika çalıştırıyorum. Hamurumuz hazır olunca 30 dk kadar buzdolabında bekletiyoruz.
İç malzeme olarak ben ıspanak kullandım. Buzluğumda daha önce kavurduğum ıspanağım vardı. Onu çözdürdüm ve onu kullandım.
Ispanaklı İç Harç Malzemeleri:
- 1/2 kg iyice yıkanmış ve ufak doğranmış ıspanak
- 1 adet küçükboy kuru soğan (ufak ufak doğranmış)
- 2-3 yemek kaşığı zeytinyağ
- tuz
Tenceremize yağı koyup , ufak yemeklik olarak doğradığımız soğanlarımızı kısık ateşte hafifçe kavuruyoruz. İyice yıkadığımız ve doğradığımız ıspanakları soğanlara ilave edip, karıştırıyoruz.
Tencerenin kapağını hiç kapatmadan ıspanaklar sularını salıp sonra çekene kadar kavuruyoruz, tuzunu ayarlayıp soğumaya bırakıyoruz.
Kişin Sos Malzemesi:
- 2 yumurta
- 1 paket krema
- 1/2 su bardağı rendelenmiş parmesan peyniri (sıcakken hemen tüketecekseniz taze kaşar da kullanabilirsiniz, kaşar çabuk sertleştiği için ben parmesan kullanmayı tercih ettim.)
- tuz
Ispanaklı Kiş'in yapılışı:
- Tart kalıbımızı veya pişireceğimiz fırın kabını margarin ile yağlıyoruz.
- Buzdolabında beklettiğimiz kiş hamurumuzu un serptiğimiz tezgahta tart kalıbımızın büyüklüğünü biraz aşacak şekilde açıyoruz.
- Hamuru kalıbımıza yerleştirip (kenarlarını yüksek olarak bırakacak, iç malzemenin yerleşeceği bir havuz modeli vereceğiz.) fazlalıklarını kesiyoruz.
- Kavurduğunuz ıspanaklı harcı ya da arzu ettiğiniz iç malzemeyi (peynir, tavuk, pırasa vb) hamurumuzun içine eşit olarak yayıyoruz. Üzerine rende parmesanı serpiyoruz.
- 2 yumurta ve kremayı tuz ilave ederek bir kasede çırpıyoruz ve iç harcımızın üzerine döküyoruz.
- Önceden 180 derecede ısıttığımız fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,
22 Aralık 2010 Çarşamba
MAKARNA SALATASI
Son Dakika Misafirlerine Pratik İkram ...
Yani en azından benim için öyle oldu... Geçen hafta gelecek konuklarıma son dakikada evde birşeyler hazırlamaya karar verince yaptım makarna salatasını. Çok sık yaptığım bir şey değildir aslında. Ama gelinen saat yemek saatine denk gelince Enginin de yiyebileceği bir şey olsun istedim. Elbette bu ancak makarna olabilirdi. Hamileliğim ve evdeki malzemelerin yetersizliği nedeniyle garnitüründe çok çeşide gidemedim ama siz içerisine, sosis, kırmızı biber, dilimlenmiş zeytin, belki dereotu vb. gibi alternatifler de ilave edebilirsiniz.
Yapımı çok basit bu salatayı özellikle acemi mutfak şefleri için kayıt altına almak istiyorum.
Malzemeler:
- 1/2 paket makarna (Ben düdük makarna, tırtıl makarna ve mantı makarnayı yakıştırıyorum)
- 1 su bardağı mısır
- 1 kase kornişon turşusu (ufak doğranmış) (Ev yapımı turşu için Süheyla'ya özel teşekkür)
- 1,5 su bardağı yoğurt
- 3-4 yemek kaşığı mayonez
- Tuz
- Kotanyi İtalyan Otları Çeşnişi (Lezzet vermesi adına kullandım, tercihe bağlıdır)
- Kotanyi Tuzlu Sarımsak Çeşnisi (Lezzet vermesi adına kullandım, tercihe bağlıdır)
- Makarnayı tuzlu suda yumuşayıncaya kadar haşlayıp, süzdükten sonra soğuk suyla yıkıyoruz.
- Derin bir kasede yoğurt, mayonez, tuz ve çeşnileri karıştırıp sos hazırlıyoruz.
- Makarnayı ve diğer iç malzemeleri sosa ilave edip iyice karıştırıp servis edeceğimiz tabağa alıyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,
21 Aralık 2010 Salı
KIYMALI BEZELYE YEMEĞİ
Bezelyeyi çok severek tüketiyorum.Her yaz, mevsimi biterken pazardan bezelye alıp, ayıklayıp derin dondurucuda kışın değerlendirmek için muhakkak stokluyorum. Eminim bir çoğunuz yapıyorsunuzdur.Ama üzülmeyin, eğer yapmadıysanız IGLO'nun bezelyesini gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Geçtiğimiz cuma günü düzenlenen IGLO workshopunda edindiğim bilgi ve deneyimleri sizinle bu hafta içerisinde paylaşıyor olacağım ancak şunu şimdiden söylemem gerekiyor ki IGLO'nun ürünleri toplama biçimi, işleme sokma yöntemi ve saati bizim kendi evimizde yaptığımız bu hazırlıkları dahi gölgede bırakacak şekilde sağlıklıymış. Bu nedenle sanırım önümüzdeki yaz evdeki kış hazırlıklarının bir kısmını yapmıyor olabilirim :)
Daha önce sizlerle zeytinyağlı yemeğini ve nar ekşili salatasını paylaştığım bezelyenin bu sefer kıymalı şeklini paylaşmak istiyorum. Bizim evde parça et tüketimi değerli yemek seçer eşim tarafından pek hoş karşılanmadığı için ben daha ziyade kıymalısını pişiriyorum. Ancak sizler kuşbaşı et (kuzu olursa daha lezzetli olacaktır) ya da kırmızı et sevmiyorsanız tavuk eti ile de aynı tarifi uygulayabilirsiniz elbette.
Yanına pişireceğiniz tereyağlı pirinç pilavı ile de mönünüz tamamdır.
Malzemeler:
- 1 kg bezelye (burada kastettiğim ayıklanmamış bezelye kilosudur, ayıklanmış olarak değerlendirmek gerekirse 1/2 kg yeterli olacaktır)
- 1 adet kurusoğan
- 150-200 gr yağsız dana kıyma (tercihen kuşbaşı et ya da tavuk da kullanılabilir)
- 1/2 su bardağı domates püresi (bu da yaz sonunda yaptığım hazırlıklardan, eğer yoksa 2 adet domatesin rendesi kullanılabilir)
- 1 tatlı kaşığı biber salçası
- 1 tatlı kaşığı domates salçası
- tuz - karabiber
- 3-4 yemek kaşığı mısırözü yağ
Yapılışı:
- Tenceremize yağı koyup kıymayı kavuruyoruz. Kısık ateşte kıyma renk değiştirip pişene denk bu işleme devam ediyoruz.
- Kuru soğanı çok ufak şekilde doğrayıp sotelenen kıymaya ekliyoruz ve bir müddet de beraber pişiriyoruz.
- Sonrasında salçalar ve domates rendesini ilave ediyoruz. Bu şekilde 2-3 dakika pişirip baharatını ayarlıyoruz.
- Bezelyeleri katıp üzerini hafif geçecek şekilde sıcak su ekleyip tencerenin kapağını kapatıyor, kısık ateşte pişmek üzere bırakıyoruz.
Yaklaşık 25-30 dk pişirmemiz yeterli olacaktır. Eğer suyunu çok çekerse, arada sıcak su ilave edebiliriz.
Afiyetle & sağlıkla,
20 Aralık 2010 Pazartesi
SÜTLÜ PATATES ÇORBASI
Sütlü Sebze Çorbası'nda olduğu gibi, yediğim çorbanın vitamin değerlerini arttırmak amacıyla pişirdiğim bu çorba davet sofraları için de güzel bir alternatif oldu. Özellikle yılbaşı sofranızda başlangıç olarak çorbadan vazgeçmeme yönünde karar aldıysanız klasik çorbalardan farklı bu tarifi deneyebilirsiniz.
Malzemeler:
- 4 adet orta boy patates
- 1 adet küçük boy kuru soğan
- 2 diş sarımsak
- 2 yemek kaşığı tereyağ
- 1 tepeleme yemek kaşığı un
- 2 su bardağı süt (süt yerine krema da kullanabilirsiniz, çorbanız daha da lezzetli olacaktır)
- su
- tuz, karabiber, kimyon
- 1 adet Maggy tavuk bulyon (tercihe bağlı olarak kullanmayabilirsiniz)
Yapılışı:
- Patatesleri soyup küp şeklinde doğrayıp tencemize koyuyoruz. Soğan ve sarımsakları da ufak ufak doğrayıp patateslere ilave ediyoruz. Üzerlerini geçecek kadar su ekleyip patatesler yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz.
- Sebzeler pişince sıcakken blenderdan geçirerek krema kıvamına getiriyoruz.
- Diğer bir tencerede tereyağını eritip unumuzu kavuruyoruz. Unun kokusu çıkınca sütü ilave ediyoruz.
Not: Bu aşamada sütün çok soğuk olmamasına ve hızla karıştırmaya özen göstermemiz gerekli)
- Hazırladığımız ve blenderdan çektiğimiz patateslerimizi de ekleyip, kıvamını sıcak su ilavesi ile ayarlıyoruz. İçerisine bulyonu, arzu ettiğimiz miktarda tuz, karabiber ve bir çay kaşığının ucu ile kimyonu ekleyerek kısık ateşte 5 dk kadar kaynamaya bırakıyoruz.
- Tereyağ ve kırmızı biberle hazırladığımız sosla servis ediyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,
17 Aralık 2010 Cuma
YILBAŞI SOFRALARI İÇİN SEVİMLİ SERVİS TABAKLARI
çok şeker bir kaç model satışa sunmuş, fiyatları da piyasaya göre bana gayet makul geldi.
Bu tabaklarda sunacağınız kanepeler, renkli kurabiyeler ve küçük ikramlar hem ailenizin fertlerinin, hem konuklarınızın özellikle de çocuklarınızın çok ilgisini çekecektir eminim.
İyi hafta sonları diliyorum,
Afiyetle & sağlıkla,
16 Aralık 2010 Perşembe
ARMUTLU KEK
Kış mevsiminin meyvelerinden bir uygulama. Evdeki yumuşamaya yüz tutan armutları değerlendirmek için denediğim bir tarif oldu ama çok beğenildi. Tarifi buradan aldım ancak bazı değişikliklerim oldu.
Malzemeler:
- 3 Yumurta
- 200 gr.oda ısısında yumuşamış margarin (ben Teremyağ kullandım)
- 1,5 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1,5 su bardağı esmer şeker
- 1 paket vanilya
- 1 tutam tuz
- 1 çay bardağı ince çekilmiş fındık
- 1 çay bardağı damla çikolata
- 2-3 adet orta boy armut
Fırını 175 derecede ısınmaya bırakıyoruz.
Yapılışı:
- Margarini, şeker, vanilya ve tuz ile çırpıyoruz.Yumurtaları bu karışıma tek tek ekleyerek çırpmaya devam ediyoruz.
- Bir kaba un, kabartma tozunu eliyoruz. Bu karışıma fındık ve çikolatayı ilave edip yumurtalı harca tüm malzemeyi tahta kaşıkla karıştırarak yediriyoruz. Çok akışkan bir hamurunuz olmayacak.
- 20 cm kelepçeli kalıbımızın dibine yağlı kağıt yerleştiriyoruz. Kek karışımımızı kalıbımıza döküp kaşıkla eşit şekilde yayıyoruz. Armutlarımızı soyup orta boy küp şeklinde doğrayarak kek karışımımızın üzerine serpiştiriyoruz.
- Kekimizi fırına verip üzeri kızarana ve ortası pişene kadar pişiriyoruz.(Kürdan testi ile kontrol edebilirsiniz.)
- Soğuyan kekimizi kalıptan çıkartıp servis ediyoruz.
Arzu ederseniz üzerine pudra şekeri serpebilirsiniz.
Afiyetle & sağlıkla,
15 Aralık 2010 Çarşamba
PEYNİR TOPLARI
Yılbaşı sofranıza renkli, pratik ve lezzetli bir ikram önerisi ...
Cumartesi günkü toplantımızın menüsünün belirlenmesi esnasında karar verdim peynir toplarını yapmaya. Yapılışı son derece pratik ama sunumu şık bu ikram aperatif olarak yanında sunduğumuz krakerlerle hayli beğenildi.
Ancak söylemem lazım ki ben peyniri biraz tuzlu seçmişim sanırım, siz hazırlarken buna dikkat ederseniz daha iyi olacaktır ya da peyniri bir süre suda bekletmenizi tavsiye edebilirim.
Malzemeler:
- 1/2 kg sert beyaz peynir
- 1 paket krem peynir (Pınar Beyaz kullandım)
- İnce kıyılmış maydanoz
- İnce kıyılmış akdeniz marulu
- Kırmızı pul biber
Yapılışı:
- Beyaz peyniri derin bir kaseye rendeliyoruz. İçerisine pınar beyazı ilave edip iyice yoğuruyoruz.
- Ufak parçalar alıp yuvarladıktan sonra marul, maydanoz ya da pulbibere bulayıp servis ediyoruz.
Peynir toplarını kavrulmuş susam, çörekotu, ince kıyılmış dereotu ya da taze soğana da bulayabilirsiniz.
Afiyetle & sağlıkla,
14 Aralık 2010 Salı
YILBAŞI PARTİSİNDE BLOGGER RUHU
Söze nereden başlayacağımı bilemediğim bir yazı yazma hazırlığı içerisindeyim. Çünkü nasıl tarif etsem, nasıl anlatsam bilemiyorum. Tek bildiğim hayatımda gördüğüm en güzel yılbaşı hazırlığına şahit oluşumdur.Artık belirli bir düzene sokmayı başardığımız blog dostları görüşmemizde, Aralık ayını Nesli istemekte meğer ne kadar haklıymış.Yani kimse darılmasın, gücenmesin ama ben bundan sonra her Aralık ayını Nesli'ye verelim diyorum :)
Size o günü ve öncesini şöyle anlatayım.. Haftalar öncesinde başlayan menü belirleme yazışmalarımız heyecanıma heyecan katmıştı zaten. Emailler onu yap, bunu ben yapıcam diye dönerken midemin her toplantımızda olacağı gibi bayram edeceğini bilerek başladım güne yani herşey gayet normaldi. Ben de yılbaşı ruhuna uygun bir tercih yaparak, topladım tasımı tarağımı düştüm yollara. Bu sefer elimde payıma düşen ikram, heyecanımı körükleyen hediyeleşme seramonimiz için aldığım hediyem ve Nesli'ye gidiyor olmamın gereği olarak ev ayakkabılarım vardı. Nesliciğim her zaman elinde şık ayakkabıları ile geldiği için ona ben de aynen bu şekilde ziyarete gitmeyi uygun gördüm :)
Kapıdan içeri girdiğimde ise beni yani bizi nelerin beklediğini gözümün ucuyla görmem dahi yetti. O eve yılbaşı gelmişti ve gelmekle kalmamıştı, tüm ruhu ile bizi içine almaya hazır bekliyordu. Neye bakacağımı şaşırır durumda öylece kalakaldım. Acele ile mutfağa geçip bozulmasın diye orada şekillendirmek istediğim peynir toplarını bir an önce yuvarlamak ve fotoğraf makinama gözümü dayayıp herşeyi ama herşeyi pozlamak istiyordum. Peçetesi, isim kartları, tabakları, çatalı, bıçağı, ağacı, sandalyesi, tavandan sarkan süslemeleri, sözün özü herşeyi ile yılbaşı vardı o evde.
Mutfakta peynir toplarını yuvarlarken kendime de bir aferin verdim:) Bu masaya yakıştı aferini :) Sonra teker teker kızlar gelmeye başladı ve aynı sahneyi tam 11 kere yaşadık :) Her içeri giren sevinç naraları, heyecan nidaları, coşku çığlıkları atıyordu. Heryer süslüydü ve herkesin elinde gelen mamalarla süsün içine lezzet akıyordu...
İşte bu dedim.. Okuyucularım da bu yazıdan faydalanacak.Hem masa dizaynı olarak hem de yapılan ikramlar anlamında. Sizlere de ilham vereceğini düşündüğüm bu toplantımızın menüsü şöyleydi:
- Ev sahibimiz Nesli'den süper bir Yılbaşı Salatası ... Çam ağacı kalıbı ile şekillendirilmiş ve müthiş dekore edilmiş bir patates salatası
- Adaş şekerimden meşhur Karaköy Böreği
- Pınarımın Peynirli Poğaçaları (Annemin tarifi ile olduğu için daha da bir özeldi) :)
- Fadime'den Zeytinyağlı Yaprak Sarma
- Dilek'ten Elmalı Muffin
- Esra'dan Yoğurtlu Havuç Salatası
- Ayşem'den Çikolaya Bişiy :) (Adı böyle kaldı, tadı da damağımda kaldı)
- Münevver Ablamızın meşhuuuuuur makaronları (Blog camiası bir kaybın içinde, geri dön Münevver Ablam!!!)
- Yaso'dan günün anlam ve önemine yakışır sürprizli Kütük Pasta (içine sultani lokumu sarmak sadece onun aklına gelebilirdi)
- Ve bendenizden kraker eşliğinde peynir topları ... (Bunun yapılışını paylaşıyor olacağım)
Hepsinden çifter çifter yedim sanırım , en azından tüm tuzlularda iki tur attığıma eminim :)
Misafirperverlikte tavan yapan Nesli'nin hamişleri masaortasına konumlandırmayı dahi akıl ettiği bu muazzam sofrada bir de Pannetone (İtalyan Yılbaşı Keki) vardı. İçi oyulmuş, nar, mumlar ve çamdalları ile süslenmiş bir şekilde büfede yerini almıştı.
Dedim ya herkes elinde bir hediye ile geldi diye. Heyecan dorukta bekliyoruz. Çünkü kime hediye aldığımızı bilmiyoruz :) Çekiliş yapıcaz ve hediye alıp vericez. İşte o çekilişi bile kuru bir kağıtla yaptırmadı bize Nesli. Sırf bu çekiliş için dilek kurabiyelerinden pişirmiş, içine de tek tek isimlerimizi yazmış. Çekilişimizi de yapınca tam oldu. Gözümüz, midemiz, ruhumuz bayram etti anlayacağınız.
Ben daha ne diyeyim bilemedim, buyrun diğer fotoğraflara buraya bakabilirsiniz.
Afiyetle & sağlıkla,
11 Aralık 2010 Cumartesi
YEŞİL ELMALI SALATA
Kendime inanamıyorum ... Vitaminperver bir insan oldum çıktım :) Tamam her zaman severim otu, sebzeyi falan da meğer pıtırın ne hatrı varmış. Bilseydim böyle sağlık totemi olacağımı önceden çağırırdım pıtırı...5. aydayım ve 2 kilo vermiş şekilde devam ediyorum pıtırlı yolculuğuma, meğer keramet ondaymış :)
Bu salata da bir akşam yemeği menümden. Ben pek elmasever bir insan değilimdir. Yani elmayı severim de kurabiyenin, tartın içinde :) Öyle katur kutur yiyemem elmayı, içim bir fena olur. Ama dedim şöyle bir salatanın içine doğrayayım belki kaydırırım :) İyi ki de yapmışım, elim alıştı sürekli bu salatadan yer oldum , bu vesile ile de elma tabii ki.
Bugün sofranızı farklı bir salata ile renklendirmek isterseniz, muhakkak deneyin derim. Ayrıca rejimdeyseniz süper tok tutuyor bu da ayrı bir güzelliği. Ben oca bir kaseyi tek başıma bir öğün niteliğinde yiyorum çok da güzel gidiyor vallahi.
Malzemeler:
- İnce doğranmış kıvırcık yaprakları (marul ya da göbek salata da kullanabilirsiniz)
- 1 adet yeşil elma
- 3-4 yemek kaşığı konserve mısır
- 1 kase rendelenmiş gravyer peyniri (farklı bir peynir de kullanabilirsiniz; hafif tatlımsı bir tadı olduğu için gravyer elmanın ekşiliğini dengeledi)
- Tuz
- Zeytinyağ
- Limon
Not :Siz daha da çeşitlendirebilirsiniz evdeki malzemelerinize ya da arzunuza göre.
Yapılışı:
- Elmaları soyup minik küpler halinde doğruyoruz.
- Salata kasemize ince doğradığımız kıvırcıkları, üzerine elma ve mısırı koyuyoruz.
- Zeytinyağ-limon ve tuz ile soslandırıp son olarak rendelenmiş peynirimizi serpiyoruz.
Afiyetle ve en önemlisi sağlıkla,
8 Aralık 2010 Çarşamba
SÜTLÜ SEBZE ÇORBASI
Yemem diyene yedirten çorba :)
Evet aynen oldu, ben bunları yemem diyen Enginciğe, gayet güzel yedirtti.Hatta bir tabak yetmedi, ikincisi istendi.
Bu aralar vitamin alma peşindeyim :) Pıtırcık kuvvetli beslensin, sebzeyi meyveyi seçmeden yemeyi daha uzaklardayken öğrensin diye sapı sapana katıp karıştırıp pişirip duruyorum. Bu çorbayı da tamamen kendime yapmıştım aslında pardon, bana ve pıtıra :) Engin nasıl olsa içmez diye ona sormayı düşünmedim bile. Eve geldiğinde tencerenin kapağını açıp, "bu ne çorbası?" diye sorunca direk cevabım, "sen yemezsin, sebze çorbası" oldu. Ama sonuna çorbaya olan methiyelerimi direk sıralamayı ihmal etmedim tabii. Şöyle güzel, böyle lezzetli falan filan. O gün bizimki uysaldı sanırım :) tek dediği "eee koy içelim bari" oldu. Daha önce içinde ne olduğunu söylemediğim Kerevizli Mercimek Çorbasının da sonucu olumlu olmuştu ama bu sefer işim daha da bir kolay oldu sanki :)
Neyse ... Ben çorbayı ısıttım, küçücük bir kaseye biraz koydum ki çorbacığım ziyan olmasın :) Çok eminim ya içmeyeceğinden. Çünkü bizimki onu yemem, bunu yemem dışında tek bildiği makarna yerim, pilav yerim durumunda :)
Başladı içmeye... Güzelmiş dedi ilk fırtta. Sonra baktım tabağı sıyırdı ve ne dedi ? "Bir tabak daha versene"... Ağlamak istiyorum :) Bu lafı duydum ya, inanılmaz :) İşte bu çorbanın hikayesi de budur :) Yemem demelerine bakmayın siz yine de bir sorun, ikram edin :)
Malzemeler:
- 1 adet patates
- 1 adet kurusoğan
- 1 adet kereviz
- 5-6 adet kereviz yaprağı
- 1 adet kabak
- 1 adet havuç
- 2 diş sarımsak
- Su
- 1,5 su bardağı süt
- tuz
- karabiber (Kotanyi Tane Karabiber kullandım)
- 1 çay kaşığının ucu ile kimyon
- 3-4 yemek kaşığı zeytinyağ
- 1 adet Maggy Tavuk bulyon (ilave edilmese de olur)
Tüm sebzeleri soyup orta irilikte doğrayıp üzerlerini geçecek kadar su ekleyerek, yumuşayıncaya kadar haşlıyoruz. Sebzeler yumuşayınca zeytinyağını ilave edip blender ile sebzeleri iyice eziyoruz. Tuz, bulyon ve diğer baharatlarını ekleyip, süt ve kıvamına göre sıcak su ilave ederek kısık ateşte bir taşım kaynatıyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,
7 Aralık 2010 Salı
ZEYTİNYAĞLI YERELMASINDA GÜNCELLEME VAR...
5 Aralık 2006'da yayınlamışım tarifini. Fotoğrafın tozunun alınmasının gerekliliğini söylememe bile gerek yok :) Ben de hazır kış gelmişken, severek yediğim bu yemeği pişirip fotoğrafında güncelleme yapmaya karar verdim. Buyrun 2010 model yerelması karşınızda :)
Yılbaşı sofrasında da iyi gidebilir sanki.. Yorumu size bırakıyorum :)
Afiyetle & sağlıkla kalın,
6 Aralık 2010 Pazartesi
PEYNİRLİ WRAP - 2011 YILBAŞI İKRAM ÖNERİSİ
Yeni yıl sofralarında benim her zaman tercihim sofraya geçmeden evvel orta sehpaya kondurulmuş minik atıştırmalıklardan da hazırlamak yönünde. Böylelikle herkesin gelmesini beklerken hem açlıktan gözü dönenleri :) bir nebze idare etmeye birebir hem de alternatif sunumlarla şıklık yaratıyor. Geçen seneki davetimde de yine bu fikirle Deniz Mahsullü Kanepeler hazırlamıştım.
Sinem de yine yılbaşı konseptli açık büfe sofrasında Somon ve Avokadolu Minik Dürümlerle sofrayı renklendirmişti.
Kanepe ve minik dürümleri istediğiniz malzeme ile çeşitlendirmeniz mümkün.Örneğin daha önce sizlerle tarifini paylaştığım Çeşnili Tereyağını jambon, gravyer peynir ve minik bir cherry domates ile harika bir atıştırmalık haline getirebilirsiniz. Ben sizler için yılbaşı renklerinden yeşil-kırmızı-beyaz uyumunu beyaz peynirli-salçalı ve maydanozlu wrapler (dürümün alengirlisi) :) ile denedim. Sonuç gayet lezzetli ve pratik. Bunu kahvaltılarda da yapmalı.
Marketten alacağınız dürüm ya da tortillaların arasına domates ya da acılı biber salçası sürerek peynir ve maydanoz ile çeşitlendirip dürüm şeklinde sarıyoruz. Tek lokmalık dilimler şeklinde kestikten sonra servis etmeye tamamen hazırlar.
İyi haftalar,
Afiyetle & sağlıkla,
4 Aralık 2010 Cumartesi
2011 YILBAŞI SOFRASI ÖNERİLERİ
Önümüzdeki günlerde yeni tarifler de deneyerek paylaşıyor olacağım ancak arşivde kalan tariflerden de sofralarınız için ipuçları vermek istiyorum.
Öncelikle servis tipinizi belirlemenizi tavsiye ediyorum. Kalabalık bir ev partisi niteliğinde sadece açık büfe bir davet veriyor olacaksanız burada servis etmesi ve yemesi kolay çeşitleri tercih etmelisiniz. Davetli sayınız masada oturtabileceğiniz kadar kişi ile sınırlı ise daha özgürsünüz. Ancak her iki durumda da ana yemeğiniz ile uyumlu olacak başlangıçlar yapıyor olmalısınız. Örneğin tavuk ya da hindi servis edecekseniz başlangıçlarda yine beyaz et kullanmak sıradanlık yaratabilir.
Bugün sizlere önerebileceğim meze ya da zeytinyağlı sınıfındaki çeşitler şunlar olacak :
Yeşil - kırmızı görüntüsü ile Tavuklu Semizotu Salatası
Yoğurtlu Havuç Salatası
Taze Otlu Lor Peynir Dolgulu Kırmızı Biber
Yine devam edeceğiz ....
Afiyetle & sağlıkla,
3 Aralık 2010 Cuma
AJANDA İLE YILBAŞI..YEPYENİ SAYIMIZ YAYINDA
Zamanın hızla geçişine mi üzülsek, tüm coşkusu ile yeni yıl zamanı geldi diye mi sevinsek? Kederi, üzüntüyü bir kenara bırakıp, bu renkli ayın tadını çıkartmaya ne dersiniz? Hoşgeldin sevimli Aralık ayı ! Bize renkli bir dünya getirdin. Her yer şimdiden cıvıl cıvıl olmaya başladı bile. Vitrinlerde, sokaklarda, elimize aldığımız gazete ve dergilerde kendini göstermeye başlayan yeni yıl coşkusu içimize işlemeye başladı.
Bu yılbaşında yepyeni bir şey var hayatınızda.. AJANDA... Ve size yılbaşında her yönüyle bilgi vermeye, yardımcı olmaya, yönlendirmeye hazır yepyeni sayısıyla yayında.
Kuracağınız sofralardan, alacağınız hediyelere, gideceğiniz yerlerden, izleyeceğiniz filmlere kadar dopdolu bir içerikle sizin için hazır Ajanda Aralık sayısı.
Neler mi var, buyrun okuması tamamen ücretsiz ... Ajanda'yı online okuyabilir ya da PDF olarak masaüstüne indirebilirsiniz.
Bu arada bir de yılbaşı sürprizi hazırladık sizler için... Merak mı ettiniz? Hepsi , hepsi , hepsi Ajanda'da
Mutlu Seneler değerli Ajanda okurları.. Yeniyılda da bizimle kalın, yeniyılda bize katılın.