31 Ekim 2011 Pazartesi

6 AYLIK TECRÜBELİ ANNE BİLDİRİYOR

Daha dün gibi size çılgınca yaptığım body alışverişlerimi anlatışım :)
Işık hızı ile akan giden zaman bugün sizlerin karşısına beni "6 aylık" bir tecrübe ile çıkarttı bile. Küçük kuzum Aras'ın doğumunun üzerinden günler, haftalar ve hatta mevsimler geçtikten sonra arkama baktığımda ufak ufak yükselen bir kuleye benzetiyorum çıkarımlarımı ve deneyimlerimi.
Annelik ne okumayla, ne dinlemeyle, ne görmeyle edinilir denir ya "yaşamak gerek" deyimi tamamen yerinde diyorum sadece.
Şimdi bugün filmi başa sarsam ne olurdu ;
Hahahahah daha çok mu body alırdım :) Sayısını bilmem o tüketim çılgınlığıma bağlı olarak değişir ama ben...






  • Çocuğun ayına göre kıyafet almazdım. Aras mı büyük bir çocuk bilmiyorum ama hiç ayının kıyafetleri rahat rahat olamadı :( Annemin deyimi ile "kıspet" gibi giydi yavrucak. Zaten kısa olan giyim ömürleri iyice kısaldı. Elde etiketli ürün bile kaldı, tıpkı bir çoğunuzun olduğu gibi. Biz şimdiden 12 ay giyiyoruz :)



  • Bebek arabası alırken başka başka şeylere bakardım ... 5 noktadan kilit, sıfır şekilde yatması, 360 derece dönen tekerlek ... Eee bunlar çoğunda var ... Bakacağım şeyler, açıkken asansörümüze sığıyor mu, alttaki sepeti geniş mi (allahtan benimki çok geniş), kapandığında kapladığı yer ne kadar, güneşliği ne kadar örtüyor, yanlardan çocuk korunaklı mı gibi...



  • Bağcıklı ayakkabı almazdım. O tombik ayaklara cırt cırt daha iyi oluyormuş meğer...



  • Yine çanta alacak olsam Okiedog alırdım..Allahım ne rahat çanta diyorum her sırtıma taktığımda :)


  • Tülbent.. tülbent..tülbent.. Yazın çocuk mu doğurdunuz? Ter bezi yapın, güneşlik yapın, battaniye yapın, havlunun içine koyup fazla suyunu alın, arabanın içine yayın sırtını terlemekten koruyun... Yaşasın evdeki 10 tane tülbentim :)


  • Sağlık sigortası limitini daha yüksek tutardım.. Çocuk bu , her ay doktorda, yok reflüdür, alerjidir.. belli olmuyor.. Yüksek tutun benimkisi gibi zınk diye bitmesin :(


Bunlar sadece bir kaç tanesi elbette...



Elde birikiyor tüm deneyimler yavaş yavaş...



Çok güzel bunları biriktirmek, unutmayayım diye de bana yazmak düştü elbette. Deftere yazmadım, size yazdım.



Fena mı etmişim :)



Afiyetle & sağlıkla,

26 Ekim 2011 Çarşamba

TARHANA ÇORBASI

Tarhana Çorbası


Hiç yakışmadı ama yapacak bir şey yok.

Yemekbahane'nin 6. yılını tarhana çorbası ile tamamlayan bendenize ne derseniz yeridir. Ama biliyorum demezsiniz :) Siz anlarsınız beni.

Yazma .. yazma diyen bünyeme inat yok yazıyorum.

Domatesi doğrayıp peynire katık etsem yazıcam artık :)

Bu çorba da o misal ... Tarhananın yapılışını anlatırmışım, orta yerimden çatlamak için :)

Eveeetttt şimdi o çok güldüğüm televizyon programları gibi yapayım. 5 dk'da yemek yapamayan ama her yaptığına harika diyen hanım gibi :)

Marketten itina ile tarhana alıyoruz.. Yok biz marketten almıyoruz, yengecik yapıyor :) Aslında ondan öğrensem ya, tembelim tembel ....

Neyse ... Biz ailecek severiz tarhanayı.
Hatta tekerlemesini bile söyleriz.
Tarhana tartar, boğazımı yırtar, baklava kardeş gel beni kurtar..
Bu çorbayı çocukken aynı tencereyi kaşıkladığım canım kuzenim Duduşka'ya adıyorum :)

Malzemeler:

Her bir porsiyon için 1 su bardağı su ve 2 kaşık tarhana
Yani 5 kişilik yapmak için;


  • 3-4 yemek kaşığı sıvıyağ

  • 2 yemek kaşığı domates salçası

  • 5 su bardağı su 10 yemek kaşığı tarhana

  • 2 adet Maggy tavuk bulyon ***isteğe bağlı olarak konmayabilir

  • tuz

Yapılışı:



  • Salçayı sıvıyağda bir müddet pişiriyoruz.

  • Üzerine oda ısısındaki suyu ve tarhanayı koyup sürekli karıştırarak pişiriyoruz.

  • Koyulaşmaya başlayınca bulyon ve tuz ile tatlandırıyoruz.

  • Tereyağında kızartılmış bayat ekmek dilimleri ile servis ediyoruz.

Başta da dediğim gibi ...


Yemekbahane 6 yaşını tamamladı. Benimle olduğunuz için çok teşekkür ederim.


Afiyetle & sağlıkla,

18 Ekim 2011 Salı

AKŞAM OLSUN EVE GİDELİM ANNESİ



Her pazartesi zordur çalışanlara, okula gidenlere... Ama dün herhangi bir pazartesiden daha zordu benim için. 6 aydan sonra ofise dönmek, hem de Aras'ı evde bırakarak... Aman tanrım hiç bu kadar zor olacağını düşünmemiştim.Evet, şanslıyım, evet, gözüm arkada kalmıyor..Anneannesi bakıyor kuzuma ama tüm içsel telkinlerime rağmen tutamadım kendimi. Akşam evden içeri ilk girdiğimde, yüzünü ilk gördüğümde hıçkırıklara boğuldum, oğlumu tekrar içimde taşımak, canımdan ayırmamak istedim.

Çocuk da yapar, kariyer de "bünyem" sarsıldı. Darmadağınım...

Geçecek Müge ! Herkes bırakıyor, böylesi daha iyi, ona daha kaliteli bir süreç yaşatırsın falan filaaannn hepsi boş geliyor şu anda.

Telefonumdaki tüm fotoğraflara, videolara bakmaktan çalışamıyorum.

Saatler geçmiyor, yol bitmiyor...

Alışacağım elbet ama canım şu anda çok acıyor... İtiraf ediyorum, gizlice ağlıyorum laptopa kapanıp. Sesini duyarsam diye telefon bile etmek istemiyorum, Allahtan anneciğim SMS atmayı biliyor.

Offfffff ! Mutsuzum !!!!

14 Ekim 2011 Cuma

BAŞIM SEBZE ÇORBASI İLE DERTTE!

Kendimi bildim bileli mutfakta olmayı hep sevdim. Onu buna katmayı, şunu şuna bulamayı pek severim. Hep aynı şeyleri pişirmekten sıkılırım ve yenilik ararım. Şimdi soruyorum size a dostlar nedir benim bu talihim :)
7 yıldır makarna sever , onu bunu yemez, ne önüne gelse önce koklar beğenmez bir adamcağız ile evli olan bendenizin şimdi de başı 6 aylık oğlu ile dertte :)
Hepsi öyle yaparmış, o tatlı tombalak dilleri kaşıkta ne varsa geri iter, yüzüne gözüne bulaştırırmış ama bizimkinin ağzını açtıramıyoruz ki o dil itsin geriye. Sevmedi, sevemedi... yok sevecek, az kaldı derken 3 haftadır, her gün bir kase çorba hooopp çöpe :(
Sevgimi kattım, kerevizin dalını, ıspanağın yaprağını, elmanın suyunu her bir şeyleri kattım olmadı.
Büyük sebze çorbası meydan muharebesi her gün saat 14:00 de bizim evde :) Ne kargaların gak demesi, ne postacıların selam etmesi, ne mini mini bir kuşun donup penceremize misafir oluşu, hiç bir değerli güfte kar etmiyor :)
Bizim armudu görünce ağzını kocaaammmaaannn açan Aras Paşa benim mis gibi çorbalarıma asma kilidi takıyor.
Soruyorum size, ne zaman biter bu çile...??
Bunlar baba oğul beni mutfaktan soğutmadan bana bir akıl verin :)

Afiyetle & sağlıkla,

6 Ekim 2011 Perşembe

HAVUÇLU KEK

Havuçlu Kek



Şimdi burnumun direği sızladı yazmaya başladığımda. Yalova'da akşamüzeri çay saati için yapmıştım ve şu anda orada olmayı istedim, hem de nasıl...
Daha önce başka bir tarif paylaşmıştım ama bu son yaptığım keki daha çok beğenince sizlerle de paylaşmak istedim.

Malzemeler:





  • 3 adet yumurta

  • 1 su bardağı toz şeker

  • 1 su bardağı süt

  • 1 su bardağı sıvıyağ (yağ miktarını arzuya göre azaltabilirsiniz)

  • 1 adet büyük boy havuç

  • 1 kase iri dövülmüş ceviziçi

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1 paket vanilya

  • 2,5 - 3 su bardağı un

  • 1 tatlı kaşığı tarçın

Yapılışı:



  • Fırınımızı 180 derecede ısınmaya bırakıyoruz.

  • Yumurta ve şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz.

  • Havucu rendeliyoruz. Yumurta-şeker karışımına süt, sıvıyağ ve havuç rendesini de ilave ediyoruz.

  • Kabartma tozu, vanilya ve 2,5 su bardağı unu da ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. (Kıvamı sulu olursa un ilave edebilirsiniz)

  • Tarçın ve cevizi de ekleyerek, kek karışımını, margarinle yağladığımız kek kalıbımıza döküyoruz.

  • Yaklaşık 40 dk kadar pişiriyoruz. İçinin pişip pişmediğini kürdan ya da bir bıçak saplayarak kontrol edip fırından alıyoruz.
Afiyetle & sağlıkla,

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails